Eğitim İş Ordu Şube başkanı Hikmet Pala yaptığı açıklamada "Ülkemizde son günlerde önemli değişim ve dönüşümler yaşanmaktadır. İktidarın yapmış olduğu düzenlemelerle en başta ülkemizin aydınlanmaya, bilime ve halkçılığa dayalı kurucu felsefesi, yerini gericiliğe ve vahşi kapitalizme terk etmektedir.

     Bugün  ülkemizde Ulusal mücadelemizin simgesi olan bayramların toplumsal yaşantımızdaki rolü bilinçli olarak azaltılmaktadır. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptalinden sonra şimdi de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramının yerelde kutlanması çeşitli bahanelerle yasaklanmıştır. Bu durumu cumhuriyeti savunma görevi olan biz eğitimciler kabul etmeyeceğiz.

     Kurtuluş  Savaşında direnerek elde edilen değerlerimizin yanında kamu emekçilerin kazanımları da yok edilmektedir. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kamu çalışanları maaş zammı almadan yeni bir yıla girmişlerdir.

       İktidar partisinin egemen çoğunluğuyla istediğini yapan Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilleri kendi maaş düzenlemelerini bir gecede, hızla yaparak, cüzdanları kabartıyorken; ülkemizde çalışan 5 Milyon asgari ücretlinin maaşı 700 TL olarak belirlenebilmekte ve bu hiçbir “Dindarız, Müslümanız” diyen vekilimizin vicdanlarını sızlatmamaktadır. Kapitalist öncelikler artık dini hassasiyetlerin önüne geçmiştir.

     Yine aynı iktidar 3 Milyon memurun, yalanda olsa toplu sözleşme düzenlemesini aylardır yapmamış ve memurlar 2012 de maaş zammı alamamıştır.

     10 yıldır yaptığı uygulamalarla, kamu çalışanlarını  açlık sınırına yakın bir ücretle yaşamaya mahkûm eden iktidar 2012 bütçesinde ilk altı ay için belirlenen yüzde 3 sadaka zammını bile emekçilere çok görmüştür.

     Anlaşılan o ki hükümet, Türkiye’nin yaşadığı krizin faturasını tekrar yoksul halka, 5 Milyon Asgari Ücretliye ve 3 milyon kamu emekçisinin sırtına yüklemek istemektedir. Asgari ücretin açlık sınırının altında 700 TL olarak belirlenmesi, dolaylı vergilerin artırılması, sağlık primlerinin ve giderlerinin sosyal devlet devre dışı bırakılarak yurttaşların üzerlerine yıkılması temel tüketim mallarına yapılan zamlar, bu durumun önemli göstergeleridir.

     Anayasa değişikliği üzerinden 16 ay geçmesine rağmen toplu sözleşmenin yasal alt yapısı hazırlanmadığı gibi, geçici bir maaş  zammı oranı konusunda da herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Ama bunun yanında pek çok konuda, kamu çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarını gerileten kanun hükmünde kararnameler çıkartılabilmiştir. Kamu çalışanları geleceklerini yakından ilgilendiren bu düzenlemelerde, ne yazık ki taraf olamamışlardır.

     Konfederasyonumuz toplu sözleşme ile ilgili yasal düzenlemenin bugüne kadar yapılmamasının temel nedenlerini aylar öncesinden görmüş, kamuoyunu ve ilgili tarafları uyarmıştı. Konfederasyonumuzun gerçekleştirdiği 15 Ağustos 2011 Ankara mitingi bu bağlamda bir uyarı niteliği taşımaktaydı. Ancak Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nda bir fazla kişiyle temsil edilebilmek için birbirleriyle yarışan bugünün etkili ve yetkili(!) konfederasyonları, o günkü uyarılarımızı görmezden gelerek böyle bir durumun ortaya çıkmasında sorumluluk sahibi olmuşlardır.

Eğitim-İş olarak;Toplumsal muhalefetin en önemli güçleri olan emek örgütlerini, aralarındaki farklılıkları bir yana bırakarak birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.       

     Bize düşen görev, kamu çalışanlarının sesine  kulak vererek,  iktidarın, emeği yok sayan politikalarına karşı birlikte bir eylem ortaya koymak  olmalıdır.

     Bu anlamda siyasi iktidarın kamu çalışanlarını yok sayan, onları  açlık ve yoksulluğa sevk eden politikalarını, bordrolarımızı  yakarak protesto ediyoruz" dedi