EĞİTİM-İŞ UĞUR MUMCU’YU TÜRKÜLERLE ANDI

EĞİTİM-İŞ UĞUR MUMCU’YU TÜRKÜLERLE ANDI

Uğur Mumcu kalemini, diplomasını, emeğini toplumun aydınlanması yoluna bağışlamış bir aydındır. O bilgisini paraya ve şöhrete çevirmeyi yeğleyen züppe entelektüeller karşısında Gerçek Aydının nasıl olması gerektiğini bizlere göstermiştir." PALA, yaptığ

 

EĞİTİM-İŞ UĞUR MUMCU’YU TÜRKÜLERLE ANDI

 

Eğitim-İş Ordu Şubesi,24 Ocak 1993 tarihinde Ankara'da aracına yerleştirilen bombanın patlatılmasıyla, karanlık bir cinayete kurban giden, Uğur Mumcu'yu "Türkülerle Uğur Mumcu" gecesi düzenleyerek andılar.

Anma törenine CHP Ordu Milletvekili İdris YILDIZ, Ordu Belediye Başkan Yardımcısı Özer KARADAĞ, ADD Şube Başkanı Haluk TÜRKMEN ve siyasi parti temsilcileri katıldılar.

Eğitim-İş Ordu Şube Başkanı Hikmet PALA, açılış konuşmasında şunları söyledi;

"24 Ocak 1993 tarihinde henüz 50 yaşında ve araştırmacı gazetecilik mesleğinin en verimli çağlarında bir beyaz Ankara gününde aracına konan bombayla aramızdan aldılar onu.

21131

Uğur Mumcu ölümünün üzerinden geçen 20 yıla rağmen neden hala anılıyor, neden hala yaşatılıyor? Örneğin Turgut Özal’ın, Celal Bayar’ın ölüm yıldönümlerinde Türkiye’nin dört bir yanında anma toplantıları yapılmıyor da her 24 Ocak geldiğinde her şehirde Uğur Mumcu anılıyor? Çünkü Uğur Mumcu’yu bu anlamda ayrıcalıklı yapan önemli özellikleri vardı.

 

Ben kendi adıma, halktan, aydınlanmadan, çağdaşlıktan, eşitlikten, adaletten kısacası insanlıktan yanaysam bunu en başta Uğur Mumcu’ya borçluyum. Bana yapılmayan bir haksızlığın karşısında durmanın bir insanlık görevi olduğunu o öğretti; “Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız.”

Uğur Mumcu kalemini, diplomasını, emeğini toplumun aydınlanması yoluna bağışlamış bir aydındır. O bilgisini paraya ve şöhrete çevirmeyi yeğleyen züppe entelektüeller karşısında Gerçek Aydının nasıl olması gerektiğini bizlere göstermiştir."

PALA, yaptığı konuşmada aydın sorumluluğuna dikkat çekerek;

 "Toplumumuzun değerlerini gerici bir kaftan giydirilmiş ahlaksız bir kapitalist anlayışa teslim etmeye çalışanların karşısına çıkma zamanı gelmiştir!

Aydınlarımız, gazetecilerimiz öldürüldü, sendikacılar, yazarlar tutuklandı, “ya sıra bize gelirse” diye korktuk ve kendi dünyamıza çekildik. Oysa korkunun ecele faydası yoktur ve sıra bize gelecekse korkmakla bunu engelleyemeyiz. Bizler suskun kaldıkça, karşımızdakiler kendilerini daha güçlü hissetmektedirler." demiştir.

      Konuşmasını "Biz Cumhuriyet sevdalısı öğretmenler, "Vatanı Olmayanın Sendikası Olmaz" diyerek Eğitim-İş'i kurduk. Uğur Mumcu da, Cumhuriyet, Vatan ve Emekten yana bir aydınımızdı. Bu nedenle O, bizlerin öğretmeni, bizlerin yolunu aydınlatan ve yol gösteren büyük bir düşünce ve eylem adamıydı. O bizlere, aldığımız diplomayı kişisel çıkarlarımız için değil bu ülke halkının hizmetine sunmamız gerektiğini öğretti. Aradan geçen 20 yıla rağmen Onu öldüren karanlık odaklar ve bağlantılar henüz tam olarak ortaya konulmadı. Karanlık bir el hala katilleri koruyor. Çünkü Uğur Mumcu, Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmek isteyen ABD'nin Türkiye'deki maşaları sayesinde çevirdiği büyük oyunu ortaya çıkartacak delilere ulaşmıştı. Susurluk Çetesinin, devletin fabrikalarında üretilen silahları PKK'ya ve Ortadoğu'ya gönderdiğinin belgelerine ulaşmıştı.

            Uğur Mumcu'nun katili, Ortadoğu'yu tekrar şekillendirmek, devletleri bölmek, rejimleri yıkmak isteyen ABD'dir. Bu cinayette bombayı patlatan ise ABD taşeronu Türkiye'deki derin güçlerdir.

Bu ülkede her kim ki ABD taşeronluğuna soyunmuştur, Uğur Mumcu'nun katili odur.

              Bizler, Uğur Mumcu'yu anmakla, vatansever, halktan, emekten, Cumhuriyetten yana büyük bir aydının fikirlerini toplumla buluşturuyoruz.

              Uğur Mumcu öldürüldüğünde henüz doğmamış gençler bile Onu ve fikirlerini tanıyorlar. Ama darbeci generaller, şahsi çıkarlarını sağlamak için ülkeyi dünya egemenlerine satan politikacıların adları unutuldu gitti. Bu Uğur Mumcu'nun izlediği yolun doğruluğunu gösterir.

Ancak bizler, Uğur Mumcu'yu ve fikirlerini yaşatmanın yanında, bu topluma geçmişte ve günümüzde ihanet edenleri de ortaya koymak zorundayız. Halkımız, gençlerimiz hem Uğur Mumcu'yu, hem de vatanın, toplumun, emeğin düşmanlarını bilmelidir."diye sürdüren Hikmet PALA, katılımcılara teşekkür etmiştir.

Daha sonra Eğitim-İş üyelerinden oluşan “GRUP 657”, solist Melek GÖKŞEN’in söylediği türkülerle katılımcılara duygu dolu anlar yaşatmıştır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum