VARLIĞINI 12 EYLÜL’E BORÇLU OLANLAR
12 EYLÜL’ LE HESAPLAŞAMAZLAR
Eğitim-İş Ordu Şube Başkanı Hikmet PALA yaptığı açıklamada : 12 Eylül 1980’de ülkemizde gerçekleştirilen ABD güdümlü askeri darbenin ardından 32 yıl geçmiş bulunmaktadır. Her geçen gün darbenin arkasındaki sis perdesi aydınlanmakta; darbenin asıl mağdurları ile darbenin yarattığı yeni düzenden kimlerin beslendiği bir bir ortaya çıkmaktadır.
Çalışanların yoksullaşmasına neden olan 24 Ocak kararları bu dönemde daha sıkı uygulanmış, emeğin örgütlenmesini engelleyen bir dizi yasaklar getirilmişti. Bunun sonucunda o zamanın en büyük öğretmen örgütü olan TÖB-DER kapatılmış; üyeleri 1402 yasasıyla görevlerinden uzaklaştırılmıştı.
12 Eylül sürecinde Ordu ilinde yaşanları herkes bilmektedir. Fatsa’da Fikri Sönmez liderliğinde ve halkın katılımıyla gelişen, tefecilerin yoksul fındık üreticisini soymasına engel olan bir belediyecilik anlayışı “Nokta Operasyonu” ve devamındaki 12 Eylül işkenceleriyle yok edilmiştir. Sürecin devamında 12 Eylül Generalleri, aynen bugünkü iktidar tarafından yapılmakta olan biçimiyle gençleri “dindar ve muhafazakâr” yetiştirme gayretiyle eğitim sistemini değiştirmişlerdir.
12 Eylül darbesi amacına ulaşmış, sorgulamayan, dayanışma ruhundan yoksun, bireyci, dinin özüne değil şekline önem veren, kul hakkı yememe kuralını unutmuş, kabul eden, hayatını şeyhlerden aldığı fetvalar doğrultusunda yaşayan bir toplum modeli ortaya çıkmıştır.
Bugün ülkeyi yönetenlerin özlemini çektiği ve hedef olarak ortaya koyduğu, biat eden, “kindar ve dindar” gençlik projesi 12 Eylül darbesinin bir sonucudur ve 4+4+4 Kesintili Zorunlu Eğitim Yasası ile de hayata geçirilmiş bulunmaktadır. Hatırlanmalıdır ki 12 Eylül 1980 hükümeti de zorunlu öğretim yaşı başlangıcını 5 yaş olarak kanunlaştırarak uygulamıştı.
12 Eylül 1980’den önce ülkemizde iki buçuk milyon sendikalı işçi varken, bugün ileri demokrasi naraları atanların döneminde, ülke nüfusu ikiye katlandığı halde, bu sayı sekiz yüz bine düşmüştür. Aynı zamanda özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarıyla çalışanların örgütlenme özgürlüğü engellenmiş, darbe döneminde bile yapılmayan bu dönemde yapılmış, yasa çıkarılarak grev yasaklanmıştır. Kullanılan bir kısım demokratik haklar bile suç sayılarak, kişiler gözaltına alınmakta hatta cezalandırılıp hapse atılmaktadır.
ABD’nin teşvikiyle ve organizasyonuyla, 1980 öncesi ülke silahlı bir çatışma ortamına dönüştürülmüş, 1980 Askeri Darbesi sonrası bu çatışmaların durması ile de halkın gözünde darbe meşrulaştırılmıştır. Bunun bir ABD projesi olduğunu artık herkes görüyor. Ama proje farklı biçimlerde Ortadoğu’da devam ediyor. 12 Eylül Darbesine karşı çıkıyoruz diyenlerin, Suriye’de ABD’nin istediği biçimde davranması yaman bir çelişkidir.
12 Eylülcülerden ancak bu darbenin gerçek mağdurları hesap sorduklarında sorumlular cezalandırılabilir. Varlığını 12 Eylül Askeri Darbesine borçlu olanlar 12 Eylül’le hesaplaşamaz!" dedi.