3 MART

Ne yazık ki, ulusal mücadeleyi örgütleyen ve kazanan yüce meclis çatısı altında bugün; çağdaş toplum yapısını tesis eden bu yasaların içeriği birer birer boşaltılmaktadır. Yapılan karanlık planlarla, tekrar ayrılıkçı ve gerici eğitim sistemine dönüş pla

 

 3 MART

Atatürkçü Düşünce Derneği Ordu Şube Başkanı  Av Haluk TÜRKMEN yaptığı açıklamada;Değerli dostlar, saygıdeğer basın mensupları  87 yıl önce 3 Mart 1924’te yani bu gün, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran devrimci Meclisimiz, çıkardığı 3 yasa ile; Cumhuriyet’in niteliklerini sağlamlaştıran bir adım atmıştır!

      Bunlar: 429 sayılı “Şer’iye  ve Evkaf ve Erkanı Harbiye-i Umumiye Vekaletlerinin kaldırılmasına dair kanun”; 430 sayılı  “Eğitim Birliği Kanunu” ve 431 sayılı Hilafetin kaldırılması kanunlarıdır.  

     429 sayılı kanun ile; Şeri’ye ve Evkaf Bakanlığı kaldırılmış, din işleri ile devlet işlerinde ayrıştırma başlatılmış; böylece, laik devlet düzenine geçişin temelleri atılmıştır.

     430 sayılı kanun ile; Cumhuriyet’ten önceki ulusal nitelik ve bilimsellikten uzak, eğitim kurumları kapatılmış; bugünkü anlamıyla liseler çağdaş eğitim sistemine göre yapılandırılmış ve de yabancı dilde eğitim yapan kolejler ve azınlık okulları MEB’in denetimine alınmıştır. Kısacası eğitim kurumları tek çatı altında birleştirilmiş, çağdaş bir yapıya kavuşturularak laik eğitimin yolu açılmıştır.

     431 sayılı kanunla teokratik devletin simgesi halifelik tarihe karışmış; Ulusal Kurtuluş savaşını, hain bir başkaldırı olarak niteleyen Osmanlı hanedanın son mensupları sınır dışı edilmiştir.  

     Ne yazık ki, ulusal mücadeleyi örgütleyen ve kazanan yüce meclis çatısı  altında bugün; çağdaş toplum yapısını tesis eden bu yasaların içeriği birer birer boşaltılmaktadır. 

     Yapılan karanlık planlarla, tekrar ayrılıkçı ve gerici eğitim sistemine dönüş planlanmakta; kabul edilen vakıflar yasası ile mazlum uluslara örnek teşkil eden İstiklal Savaşı’mızın taçlandırıldığı ‘Lozan Antlaşması’ rafa kaldırılmak istenmektedir.

     Tüm bu aşındırmalar yetmiyormuş gibi, kuvvetler ayrılığı prensibi yürütmenin hegomanyası altına alınarak başta “yargı” olmak üzere yasamanın iradesi yürütmenin diktası altına alınmak istenmektedir. Ne yazık ki “yetmze ama evet”çilerin desteği ile yargıyı yürütmenin denetimine sokan yapılandırmaların önü açılmıştır.

     Siyasi irade, yapıp etttiklerine, toplumda yarattığı tahribata, iç  ve dış dünyada ülkemiz saygınlığına düşürülen yakışıksız hal ve tutumlara, emek sömürüsüne, insan hak ve özgürlüklerinin gasp edilesine, derelerin ‘Hes’lerle işgal edilmesine,  sigortasız ve güzencesiz işçi çalışıtırılmasına dönük sermayenin çıkarına yaptıklarına, hiç kimsenin ses çıkarmadığı dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istemektedir.

     Bu gidiş iyi değildir. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğinden endişe duyuyoruz. Çünkü, yer altı madenlerinden, yer üstü  kaynaklarına, derelerine kadar her varlığı hırs ve para uğruna, çok uluslu şirketlerin insafına terk edilmiştir. Özellikle yurdun her tarafında HES’ler ve  siyanürle altın çıkarma yöntemleri ile ekolojik sisteme büyük zararlar verilmiş daha da verilecektir.

     Dileğimiz odur ki Cumhuriyet devrim ve ilkelerini, ülkenin kaynaklarını, doğasını, kültür ve tabii varlıklarını savunmakla, korumakla ödevlendirilmiş tüm toplumsal kesimlerimiz, özellikle de gençlerimiz gerçek görevlerini hatırlasınlar, dedi.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri