7 TİP’li Katliamın 34. yılında Anıldı

Bahçelievler’de 7 TİP’li gencin faşistler tarafından katledilmesinin 34. Yıldönümü nedeniyle Ankara’da bugün katliamın yapıldığı apartmanın önünde bir anma gerçekleştirildi. Anmada gençlerin yanı sıra 7 TİP’li gencin arkadaşlarının da bulundukları görüldü

Bahçelievler Katliamı’nın 34. yıldönümünde 7 TİP’li genç Ankara’da katledildikleri evin önünde yapılan basın açıklamasıyla anıldı.

7 TİP’li genç katliamın 34. yıldönümünde katledildikleri evin önünde anıldı

Bahçelievler’de 7 TİP’li gencin faşistler tarafından katledilmesinin 34. Yıldönümü nedeniyle Ankara’da bugün katliamın yapıldığı apartmanın önünde bir anma gerçekleştirildi. Anmada gençlerin yanı sıra 7 TİP’li gencin arkadaşlarının da bulundukları görüldü.

Bahçelievler’de toplanan kitle, “faşizme karşı omuz omuza”, “katil devlet hesap verecek”, ” yoldaşlara sözümüz devrim olacak”, “katiller serbest adalet istiyoruz” sloganlarıyla katliamın yapıldığı apartmanın önüne kadar yürüdüler.

Apartmanın önüne gelindiğinde basın açıklaması 7 TİP’li gencin avukatı Erşen Sansal tarafından yapılırken, daha sonra anmaya katılan kuruluşlar adına ortak bir açıklama okundu.

Anmaya katılanların ellerinde 7 TİP’li gencin yanı sıra faşistlerce ya da devlet tarafından katledilen Doğan Öz, Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Musa Anter, Hrant Dink gibi kişilerin resimlerini de taşıdıkları görüldü.

“Arkadaşlarımızın hedef olarak seçilme nedeni TİP’li olmaları”
Erşen Sansal yaptığı açıklamada katliamın sadece Türkiye kamuoyunun değil Dünya kamuoyunun da nefretle çalkalanmasına sebep olduğunu dile getirerek, arkadaşlarının katliamın hedefi olarak seçilmelerinin nedeninin mahkeme kayıtlarında da bulunduğu üzere Türkiye İşçi Partisi üyesi olmaların olduğunu belirtti.

Katliamın üzerinden geçen 34 yılda çok şeyler yaşandığını vurgulayan Sansal, bu katliamdan söz ederken “kurşunu yiyen kadar o kurşunu sıkan ellerin de şerefli olduğundan söz eden başbakanlar görüldüğünü, bir takım yüksek makamlarda kurulan araştırma komisyonlarının raporlarının kamuoyundan hatta yargıdan bile gizli tutulduğunu belirtti.

“Susurluk’ta Bahçelievler’in planlayıcılarının devletle ilişkileri gözler önüne serildi”
3 Kasım 1996 tarihinde ortaya çıkan Susurluk skandalıyla Bahçelievler Katliamı’nın baş planlayıcısının devletin derinliklerinde kök salmış, önemli mevki ve makam sahipleri ile iş, çıkar ve ülkü ortaklığı içerisinde boyutlar kazanmış olduğunun gözler önüne serildiğini dile getiren Sansal, o tarihten sonra Susurluk’un bütün uğursuz oluşumları simgeleyen bir ad olarak kullanıldığını ve “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dendiğini hatırlattı.

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” denilmesine rağmen zaman içerisinde her şeyin eskisinden bin kat daha beter olduğunu söyleyen Sansal, 3. Yargı paketini hatırlatarak, özel af niteliği taşıyan ve adına yargı reformu denilen bir düzenleme ile Bahçelievler Katliamı’nın katillerinin salıverildiğini vurguladı.

“Gençler faşizmin iğrenç yüzünü bu katliam dolayısıyla tanıdılar”
Genç yaştaki insanların faşizmin ibret verici iğrenç yüzünü bu katliam dolayısıyla tanıdıklarını dile getiren Sansal, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Sevgili arkadaşlarımız Salih Gevenci, Latif Can, Faruk Ersan, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar ve Serdar Alten!

Kısa fakat onurlu yaşamınız, saflarında yer aldığınız onurlu bir mücadelenin bütününü oluşturan çerçevenin içinde belleklerimizdedir. Tarih sizinle birlikte gelecek kuşaklara yarınların aydınlık sayfalarını da açacaktır. O zaman sizleri anma görevini başka insanlar devralmış olacaktır. Sizlerin anılarından yayılan esinlerin gelecek kuşaklara da ışık tutacağını biliyoruz, inanıyoruz.”

Ankara Tabip Odası, Halkevleri, HDK Bileşenleri, ÖDP, TİP’li ve Genç Öncülü Yoldaşları, TKP, TTB ve Devrimci 78’liler Federasyonunun ortak basın açıklamasını ise ÖDP’den Haydar İlker okudu.

“Katillerle dayanışma geleneği sürdürülüyor”
Katillerle dayanışma geleneğinin sürdürüldüğünün belirtildiği açıklamada Sivas katliamcılarının zaman aşımından kurtarılmasına “hayırlı olsun” diyen Başbakan’ın Bahçelievler katliamcılarının hapisten çıkarken “pişman değilim, görevimi yaptım” demesine zemin hatırladığı belirtildi.

“Katliamcıları yargı yoluyla affetmek yeni katliamların çağrıcılığını yapıyor”
“AKP ile birlikte katillerin serbest bırakılmasına katkısı olan anlayışların da karşısındayız” denilen açıklamada katliamcıları yargı yolu ile affetmenin yeni katliamların çağrıcılığını yaptığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

“Bu işler her soydan ve her boydan Türk İslam sentezcisi faşistin işbirliği ile kotarılıyor. Bu gelişmeler, Roboski katliamının sorumluları hala adalet önüne çıkartılmamışken, Hrant Dink’in katillerinin, Zirve Yayınevi Katliamı’nın katillerinin ne zaman ve ne tür bir hukuki düzenleme ile bırakılacakları sorusunu sordurtuyor.”


 

34 Yıllık Kısa Kronoloji

8 Ekim 1978'de 7 TİP'li gencin faşist katiller tarafından öldürüldüğü Bahçelievler Katliamı'nın üzerinden 34 yıl geçti, ama katliamın hesabı sorulamadı. Katillerin çoğu korundu, kollandı ve AKP'nin son yargı paketiyle diğerleri de salıverildi.

7 TİP'linin katledilişinin yıldönümü: Bahçelievler Katliamı AKP'yle devam ediyor!

Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 gencin Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi faşistlerce katledildiği “Bahçelievler Katliamı”nın üzerinden 34 yıl geçti. 8 Ekim 1978’de 7 devrimciyi katleden katiller 34 yıldır korundu, kollandı ve kalan katiller de AKP’nin son yargı paketiyle salıverildi.

Efraim, Faruk, Hürcan, Latif, Osman, Salih, Serdar...
8 Ekim 1978 günü silahlı faşistler Ankara’nın Bahçelievler semtinde 15. sokaktaki eve geldiklerinde ODTÜ Elektrik bölümü öğrencisi Serdar Alten, Ankara Devlet Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses, Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümü öğrencisi Latif Can ve Osman Nuri Uzunlar evde bulunuyordu. Silahlı faşistler beş genci bayılttıktan sonra eve gelen iki devrimci Faruk Erzan ve Salih Gevence ile birlikte 7 TİP’li genç o gün faşistlerce katledildiler.

8 Ekim 1978…
Devrimcileri vahşice öldüren faşist katil Haluk Kırcı, daha sonra anılarında pişmanlık duymadığını belirteceği, “o gecenin yaşanması gerekiyordu” diyeceği Bahçelievler Katliamı’nı 1980 yılında verdiği ifadesinde şöyle anlatıyordu:

“Kapı açılır açılmaz içeri girdik, hepsini yere yatırdık. Ne yapacağımız konusunda talimat almak için Abdullah’a (Çatlı) birini gönderdik. Abdullah eter ve pamuk verip, “Hepsini teker teker bayıltıp öldürelim” demiş. Dışarı çıkıp arabada bekleyen Abdullah’la konuştum. ‘Evde öldürmek zor olacak, ikişer ikişer götürüp öldürelim’ dedim, ‘olur’ dedi. İki kişiyi büyük reis’in arabasına bindirip Eskişehir yoluna götürdük. Müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp üçer el kafalarına ateş ettik. Geri döndük. Böyle zor olacağını anlayınca Abdullah, ‘tek tek boğalım bunları’ dedi. Bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmek de zor olacaktı. Arkadaşları gönderdim. Sonra da sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsini boşalttım. Silahı da götürüp Abdullah’a verdim.”

İdam kararı tahliyeleriyle bozuldu
Görgü tanıklarının ifadelerinin incelenmesinin ardından Duran Demirkan yakalandığında dava süreci başladı. Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı ve İbrahim Çiftçi gibi faşist katiller açılan dava sonucu idama mahkum edildi, ancak 26 Nisan 1991’de “hesabın yanlış yapıldığı” gerekçesiyle karar bozuldu ve katiller salıverildi.

Haluk Kırcı: Sayısız cinayette rol aldı, serbest bırakıldı
Türkiye’deki kontrgerilla örgütlenmesinde sayısız cinayeti ya bizzat gerçekleştiren ya da örgütlenmesinde rol oynayan Haluk Kırcı, 1988'de idama mahkûm oldu. 1991 tarihinde Bursa Cezaevi'nden şartlı olarak tahliye edildi, “bir yanlışlık” olduğu anlaşılınca tekrar aranmaya başlandı. 1996'da İstanbul'da yeniden yakalandı ve aynı gün firar etti. 1999'da yakalandı, “Susurluk çetesine üye olmak” suçundan 4 yıl hapse mahkûm oldu. Kırcı bu süreçte de 2 kez “yanlışlıkla” tahliye edildikten sonra en son 2005 yılında Kartal Cezaevine girdi, 28 Mayıs 2010 tarihinde salıverildi.

Abdullah Çatlı: Firar etti, Susurluk'ta öldü
Abdullah Çatlı hakkında “katliamın planlayıcısı” suçlamasıyla 1982’de gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Aldığı cezalardan kaçmayı başaran Çatlı, Fransa ve İsviçre’de uyuşturucu, sahte pasaport suçlarından tutuklu kaldı. 1990’da İsviçre’de tutuklu bulunduğu cezaevinden firar etti, Türkiye’ye sahte pasaportla girdi. Çatlı, 3 Kasım 1996’da Susurluk kazasında öldü.

İbrahim Çiftçi: Ceza almadı, MHP Genel Başkanlığı'na aday oldu
Serbest bırakıldıkları süreç içerisinde faşist katillerden İbrahim Çiftçi savcı Doğan Öz’ü katletti, ceza almadan tekrar bırakıldı, MHP Genel Başkanlığı'na da aday oldu.

AKP'nin yargı paketinden katillere tahliye çıktı
2012 Temmuz ayında AKP’nin 3. Yargı Paketi’yle katliamın sanıkları Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu tahliye edildi. AKP’nin katilleri kollayan yargı paketi sonucu Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 7'şer kez idam cezasına çarptırılmış olan ancak idamın kaldırılmasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen katil Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu hakkındaki cezanın infazının durdurulmasına karar verdi.

Katliam AKP ile devam ediyor
Bahçelievler Katliamı’nı gerçekleştiren katiller ya kazada öldü, ya salınıverdi ya da yakalanamadı. 7 devrimciyi öldüren faşistlerin korunması ve aklanmasıyla devam eden katliam son yargı paketiyle diğer katilleri salıveren AKP ile devam ediyor.

Bahçelievler katliamını konu alan ve titiz bir araştırmaya dayanan "Gecenin Kapıları" adlı romanın yazarı Ozan Özgür, 7 TİP'li öğrencinin katillerinin tahliyesini sormamız üzerine “utanç” kararı şöyle yorumlamıştı:

"Bu adamlar her zaman sermayeye hizmet etmiş adamlardır. Bahçelievler'de bunlar vardı, Maraş'ta da, Çorum'da da. Sermaye de her zaman bu tür adamlarını korumaya özen gösterdi. 12 Eylül ve Özal'la başlayan ve bugüne kadar gelen bütün iktidarlar döneminde, bu katillerin çıkarılmasına, çıkarılamıyorsa cezalarının hafifletilmesine uğraşıldı. İstisnasız bütün iktidarlar, bu adamları kurtarmak için düzenlemeler yaptılar, yasalar çıkardılar. Ceza hukukunda yapılan bütün değişikliklerden mutlaka ve öncelikle faydalandırıldılar. Bunun nedeni, işte sermayeye yaptıklarını söylediğim hizmettir. Sermaye, bu adamların hizmetlerini hiç unutmamıştır, hep mükafatlandırmaya çalışmıştır. Bugün sermayenin göz bebeği AKP de, bu çabayı nihayete erdirmiş oluyor. Katilleri kurtarmış, böylece yaptıkları hizmetlerin bedelini ödemiş oluyor. 7 tane gencecik devrimciyi vahşice öldüren eli kanlı caniler, sokaklara salınıyor. Oysa aynı haktan yararlanmak isteyen sendikacıların talebi reddediliyor. AKP kendisine en yakışanı yapmıştır."

(soL - Ankara)

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri