SAKAT BELGE
ABDULLAH AYDIN
Abdaydin52Qoutlook.com
Kendi kendimize kötülük yapmakta bize kimse yetişemez. Karanlıkta bir tiyatro oyunu sahneledik ve üstümüze kara, kalın bir örtü çektik. İstenen değişiklikler uygulama alanına sokulursa, bu kara örtünün altında kimin kimi gırtlaklayacağı hesap dahi edilemez.
Demokrasi, çeşitli ayaklar üzerine oturan Hukuk ve Hukuka dayalı meşruiyet rejimidir. Toplum ve Devlet yaşamının, yurttaş Devlet ilişkisinin her alanı yazılı normlarla belirlenmiş, iki taraflı görevler ve sınırlar çizilmiştir.
Türkiye’nin son dört ayı yeni Anayasa tartışması ile çalındı. Avara kalmış bir siyasinin (Devlet Bahçeli) suça kılıf bulma anlamı görüntüsü veren önerisiyle, kimler tarafından ve nerede hazırlandığı bilinmeyen, Tek Adama dayalı Anayasa değişikliği önerisi gündeme geldi.
Bir ülkede yaşayan her yurttaşın en ufak noktasına kadar hak ve pay sahibi olması gereken tek şey, o ülkenin anayasasıdır. Anayasada paylar kişiye, zümreye, inanca, kökene, güce göre dağıtılmaz. Dolayısıyla, bu ortaklığın oluşumunda herkesin fikirsel katkısına da ihtiyaç vardır. Ki; bireyler gelecekte bu ortak bildirgeyi sahiplensinler, korusunlar, kurallarına uysunlar.
Önerilmesinden başlamak üzere, halktan saklanarak hazırlanması, Mecliste oldu-bitti yöntemiyle kabulü, propaganda dönemi, oy kullanım ve sayım süreci skandallarla doludur.
Meclis’in böyle bir öneriyi kabul ederek kendi varlık nedenini ortadan kaldırması ve Demokratik sisteme son vermenin yolunu açması skandaldır, suçtur.
Tarafsızlık üzerine yemin etmiş Cumhurbaşkanı’nın, Parti işaret, flama ve söylemlerini kullanırken, Devlet imkânlarını acımasızca kullanması skandaldır, suçtur.
Başbakan’ın propaganda döneminde Devlet olanaklarını Partisinin istekleri doğrultusunda kullanması skandaldır, suçtur.
‘Evet’ toplantılarına Öğrencilerin, Öğretmenlerin ve Memurların katılımını sağlamak için okulların tatil edilmesi, Belediye çalışanlarının, Devlet Memurlarının bir nevi takip altına alınarak zoraki toplantı alanlarına taşınması skandaldır, suçtur.
Kimi Valilerin, Kaymakamların, Muhtarların kamu hizmetlerini baskı aracı olarak kullanıp, ‘evet’ doğrultusunda yurttaşı yönlendirmeye çalışmaları skandaldır, suçtur.
Sandık başlarındaki görevlilerin görüntülerdeki davranışları skandaldır, suçtur.
Olağanüstü Hal durumundaki bir ülkede, Meclis mutabakatı olmadan, Parti çoğunluğuna dayanarak, Rejimi değiştirecek kapsamda bir Anayasa hazırlayıp halkoyuna sunulması skandaldır, suçtur.
Cumhurbaşkanının ve Başbakanın, Propaganda döneminde ‘Hayır’ diyecek yurttaşlar için ötekileştirici, hakaret edici, suçlayıcı bir dil kullanmaları, Devlet adamlarına yakışmayacak ölçüde skandaldır, suçtur.
Yüksek Seçim Kurulunun, özellikle başkanının oy kullanma sürecinde ve sonrasında yaptığı konuşma ve açıklamalar, YSK üst bir Hukuk kurumu olmasına rağmen Hukuk ve adaletle çelişmektedir. Başkanın beyanları skandaldır, suçtur.
TRT’nin yaptığı tek taraflı, hatta kasıtlı yayın ve yönlendirmeler kasıtlıdır, skandaldır, suçtur.
Yaşadığımız bu Hukuki temeli olmayan siyasi dramatizasyonda, zamanın nasıl işleyeceği konusunda şüpheler ve korkular var. Tek kişilik sistemlerin toplumlara yeterince hizmet üretmediği gibi, kişisel ve toplumsal hakların kısıtlanıp gasp edildiği örneklerle doludur. Oynanan bu karanlık oyun ülkenin ufkunu açamaz.
Çeşitli oyunlar içinde oylanan ve kabul edildiği söylenen bu Anayasa belgesi sakat doğmuştur. Ülkemizin bu sakatlığı kaç yılda tedavi edebileceği ise tahmin edilememektedir.
Türkiye’nin Yüz yıllık deneyimleri kişisel ihtiraslara kurban edilmemeli, toplum adımlarını geleceğe dönük atmalıdır. Bu ülke birilerinin değil, hepimizindir!