Adnan YILDIZ:Acaralıların Ordu’da İskanı

Acaralıların M. Ö 7-3 yüzyıllarda Kafkasya’nın güney batısında yaşayan Kolhi halkı olduğunu daha sonra buraya gelip hükümdarlık eden Ağaçeri Türklerince “Acari” olarak adlandırıldıklarını ve Ağaçeri Türklerinin bu halkın arasında kaynaşarak eridiğini iler

Acaralıların Ordu"da İskanı

Acaralılar yaklaşık 2500 yıllık bir süreçte farklı milletlerle yaşamış bir halktır.

Kökenleri hakkında bugüne kadar birçok görüş ileri sürülmesine rağmen bu bilgiler de kesinlik yoktur. Bu konuda görüş ileri sürenlerden biri de bölgeyle ilgili bir çok çalışma gerçekleştirmiş olan Zeki Velidi Togan"dır.

 Togan, Acaralıların M. Ö 7-3 yüzyıllarda Kafkasya"nın güney batısında yaşayan Kolhi halkı olduğunu daha sonra buraya gelip hükümdarlık eden Ağaçeri Türklerince “Acari” olarak adlandırıldıklarını ve Ağaçeri Türklerinin bu halkın arasında kaynaşarak eridiğini ileri sürmektedir.

Acara bölgesi tarih boyunca birçok milletin hakimiyetinde bulunmuştur.

Bu milletlerden Gürcülerin bir kolu olan Kartveller M.S 7-8 yüzyıllarda Acaristan"ı işgal ederek Acaralılara büyük etki yapmışlardır.

 Daha sonra burası Hz. Osman döneminde İslam ordularınca kuşatılmış (645-646) ve Gürcülerle bir anlaşma yapılmıştır. Acaralıların birçoğunun Müslüman olmalarının bu dönemde gerçekleştiği ileri sürülmektedir.

Bundan sonra bölge Abbasilerin kontrolüne girmiş ve Abbasi ordusunda görev alan birçok Türk bu dönemde Gürcistan topraklarına yerleşmişlerdir. 1086 yılında ise Selçuklu Sultanı Melik Şah bölgeyi kontrolü altına almış, 11. yüzyılın sonlarından itibaren Acara bir süre bu devletin idaresi altında yer almıştır.

Bu dönemden sonra uzun bir süre Moğollar ile Timurlular tarafından isgal edilen Gürcistan, Osmanlının hakimiyetine girdiği yıllara kadar birçok ülkenin yönetimi altına girmiş bulunmaktaydı.

Osmanlının Gürcistan topraklarını hakimiyeti altına alması 1590 yılında İran"la yapılan anlaşma sonrasında olmuştur. Bu dönemde Acaralıların “Macakhel” dedikleri Acaristan bölgesi, Acara-i Süfla (Aşağı Acara) ve Acara-i Ülya (Yukarı Acara) adıyla iki sancağa ayrılarak Çıldır (Ahıska) Eyaletine bağlanmıştır.

Bu yıllardan sonra Acaralılar, gerek din gerek kültür bakımından Osmanlıyla tamamen kaynaşmış ve devlet kademelerinde çok önemli görevler üstlenmişlerdir.

Hicri 1293 yılında gerçekleşmesinden dolayı 93 Harbi olarak adlandırılan 1877-1878 Osmanlı-Rus harbini Rusların kazanmasıyla, Acara bölgesi de Rusların hakimiyetine geçmiştir. Bu savaşta Müslüman Acaralılar Osmanlının yanında Hristiyan Gürcülere ve Ruslara karşı gönüllü milisler kurarak çarpışmış ve büyük yararlıklar göstermişlerdir.

Savaşın sonunda 3 Mart l878'de Yeşilköy (Ayestefenos) anlaşması imzalanmıştır.

Bu anlaşmanın 19. maddesinin ikinci kısmına göre sınırlar tesbit edilmiş ve 21. maddesinde de Rusya'ya terk edilen topraklardaki ahalinin geleceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre," Rusya'ya bırakılan yerlerin halkı başka yere gidip oturmak istedikleri takdirde, mülklerini satıp çekilmekte serbest olacaklar ve bu hususta kendilerine sözleşmenin tasdiki tarihinden itibaren üç sene mühlet verilecek, söz konusu sürenin bitiminde ise mülklerini satıp memleketten çıkmamış olanlar, Rus tabiyetinde kalacaklardır” şeklindeydi.

 13 Temmuz 1878'de Yeşilköy anlaşmasının yerini Berlin anlaşması almış ancak anlaşma maddelerinde önemli bir değişiklik olmamıştır. 8 Şubat 1879'da Rus ve Osmanlı heyetleri tekrar bir araya gelmişlerdir. Burada imzalanan anlaşma ile göç süresi uzatılmış diğer hususlar aynen kalmıştır.

Osmanlı orduları Batum'dan çekilirken, Acaralıların Rusya'nın insafına terk edilmemesi için azami gayret sarfedilmiştir.

Batum"da bulunan askeri birliklerle beraber göçmenlerin de eşya ve hayvanlarıyla Trabzon'a sevki için vapur istenmiş; fakat İstanbul'dan gönderilecek vapurların gelmesinin zaman alacağı düşünülerek, Batum'da bulunan “Muhbiri Sürûr” ve “Kayseri” vapurlarından yararlanılarak, göç etmek isteyen Acaralıların yeni yurtlarına sevkiyatları başlamıştır.

Bu arada muhacirlerin yerleştirilme işlemlerine yönelik komisyonlar kurulmuş çalışmalarına başlamışlardı. Muhacirler, Ordu, Adapazarı, Bolu, Balıkesir, Bursa, Sinop başta olmak üzere birçok yere yerleştirilmişlerdir. İskan edilenlerin önemli bir yekünü ise Ordu topraklarına yerleştirilmiştir.

Arşiv belgelerinden öğrendiğimize göre, Ordu"da gerçekleştirilen yerleştirme işlemlerinin 1886 tarihine kadar olan kısa bir süre içerisinde önemli bir miktarının gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Ordu"ya yerleştirilen muhacirlerin çoğunluğunu Batum ve Çürüksu civarından gelenler oluşturmaktaydı. Ordu bilindiği üzere bu yıllarda Trabzon vilayetine bağlı bir kaza idi.

Belgelerden elde ettiğimiz bilgilere göre bu dönemde Trabzon vilayetine toplam 5534 hane gelmiştir.

 Bunlar önce geçici olarak vilayet dahilindeki yerlere yerleştirilmişler ve daha sonra ise kesin iskanları gerçekleştirilmiştir.

Ordu kazasında bulunan görevlilerin gayretli çalışmaları sonucunda önce toprak tahsisleri gerçekleştirilerek köyler oluşturulmuş bu köylerde evler inşa edilerek cami, medrese, mektep, değirmen gibi ihtiyaçları da çok kısa sürede tamamlanmıştır.

Köylerin mevkileri ve sınırları defterlere kaydedilmiştir. Bu şekilde 26 yeni köy oluşturulmuş ve 1034 hanenin kesin iskanı gerçekleşmiştir. Acaralı muhacirlerin yerleştirildiği köylerden bazıları şunlardır: Küşadiye, Hayriye, Hamidiye, Refahiye, Fethiye, Şefikiye, Cihadiye, Burhanettin, Orhaniye, Sultaniye, Şecaiye, Şerefiye, Gorika, Hussuban, Nuriye, Kuzağzı, Osmaniye, Selimiye, Bahadır, Salahiye, Bahariye"dir.

İskan işleriyle padişahın yaveri ve aynı zamanda kendisi de Çürüksulu olan Mirliva Mehmet Ali Paşa özellikle ilgilenmiş ve bu iskanı başarılı bir şekilde kısa sürede gerçekleştirmiş olan; Kaymakam Kamil Bey, Ordu İdare Meclisi Azası Şeyhzade Kahraman Ağa, Karaibrahimzade İbrahim Ağa, Salciyan Kiğork Ağa, Mal Müdürü Süleyman Şevki Efendi, Muhacirlerin ileri gelenlerinden Arif Bey ve Aslan Bey ve Ordu"nun ileri gelenlerinden Karaibrahimzade Refik Bey ve Miricyan Mardiros Efendinin padişah tarafından madalya ile ödüllendirilmesini sağlamıştır.

1886 tarihine kadar Ordu kazası ve nahiyelerinde iskan edilen Acaralı muhacirlerle ilgili defterde verilen bilgiler şu şekildedir.

ORDU MERKEZ

Köy: 9

Mevki(mahalle): 21

Hane: 393

Nüfus: 1575

Arazi(Dönüm): 13171

Cami: 3

İlkokul: 9

Medrese: 5

Değirmen:13

PERŞEMBE

Köy: 9

Mevki(mahalle): 41

Hane: 224

Nüfus: 932

Arazi(Dönüm): 19915

Cami: 1

İlkokul: 7

Medrese: 9

Değirmen:9

ULUBEY:

Köy: 2

Mevki(mahalle): 19

Hane: 67

Nüfus: 355

Arazi(Dönüm): 4832

Cami: 0

İlkokul: 1

Medrese: 1

Değirmen:3

GÖLKÖY

Köy: 4

Mevki(mahalle): 7

Hane: 119

Nüfus: 517

Arazi(Dönüm): 9070

Cami: 1

İlkokul: 4

Medrese: 2

Değirmen: 4




BOLAMAN

Köy: 2

Mevki(mahalle): 6

Hane: 231

Nüfus: 875

Arazi(Dönüm): 13900

Cami: 2

İlkokul: 2

Medrese: 1

Değirmen: 4

TOPLAM:

Köy: 26

Mevki(mahalle): 94

Hane: 1034

Nüfus: 4254

Arazi(Dönüm): 60892

Cami: 7

İlkokul: 23

Medrese: 18

Değirmen: 33

Bu yıllarda Fatsa ve Ünye Ordu"ya bağlı olmadığından buralara yerleştirilen muhacirler hakkında elimizdeki mevcut defterde bilgiler bulunmamaktadır. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere bu bilgiler ilk olarak kesin iskanları yapılan nüfusa ait bilgilerdir. Bunun dışında Karadeniz"in değişik yerlerinde 4500 hanenin yani yaklaşık olarak 20.000 nüfusun da en kısa zamanda kesin iskanlarının yapılacağı söz konusu belgede belirtilmektedir. Bu muhacirlerin ise büyük bir çoğunluğunun kısa bir süre sonra Fatsa ve Ünye"ye yerleştirildiği kuvvetle muhtemeldir. Bu günkü Fatsa ve Ünye"de yaşayan muhacir nüfus miktarı bunu doğrulamaktadır.

Acaralı muhacirlerin Ordu"ya ilk yerleştiği yıllarda gerek devletin gerek mahalli idarecilerin onlara gösterdiği ilgi ve iltimas yerli halkta huzursuzluk yaratmıştır. Bu yüzden bölgede muhacirlerle yerli halk arasında bazı çatışmalar yaşanmışsa da uzun sürmemiştir. Çünkü zaten yüzlerce yıldır birçok ortak değerleri paylaşan bu topluluklar birlikte yaşanan yıllar sonunda tamamen kaynaşmışlar ve Türk Milletinin bir parçası olan ""Ordulu"" kimliği içerisinde ayrılmaz bir bütün olmuşlardır. Her ne kadar Acara bölgesinden gelenleri bizler burada Gürcü olarak adlandırıyorsak da, Hristiyan Gürcüler de onlara Türk demektedirler. Tarih boyunca Acaralıların Hrıstiyan Gürcülerle tek ortak özelliği dil benzerliklerinden ibaret olmuştur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri