Ahmet Yavuz Yazdı
Suriyede Tek Yol Bu
ABD’nin müdahalesi sonucu, Irak’ın başına gelenleri gören devlet adamı “ne yapmalı” diye bir soru sorsa; herhalde vermesi gereken ilk yanıt, “ABD’nin Suriye’de aynı şeyi yapmasına asla fırsat verilmemeli” olurdu. Eğer devlet adamıysa!
Ama bizimkiler, olup bitenden hiçbir şey öğrenmemişler gibi müdahaleye teşne oldular. Dolayısıyla bir felaketin kapısını araladılar. Ülkemizi de felaketin Suriye’den sonra ikinci kaybedeni yaptılar. Bu kadar kötü bir dış politika örneği Cumhuriyet tarihinde görülmemiştir.
GELİNEN NOKTADA ORTAYA ÇIKANLAR
-Güney komşumuzla her türden ilişki bozuldu. Suriye parçalandı. Eski yapıya dönüş imkânsız gibi.
- İlk kayıplar ekonomik alanda oldu. Ortadoğu’ya ihracat kapısı kalmadı. Kayıplar büyüdü.
- Mülteci sayısı üç milyona yaklaştı, halkın cebinden harcanan dokuz milyar dolar seviyesine ulaştı.
- Irak’tan ayrılan ABD tekrar Türkiye’nin komşusu oldu. Koridor inşasına girişti.
- IŞİD doğdu, büyüdü, serpildi. Sınırlar kontrol edilemez hale geldi (İktidarın tercihleri bir yana).
GERİDE KALAN KARAR ANI VE KIRILMA NOKTASI
- IŞİD’e zamanında müdahale edilmek bir yana gelişmesine uygun koşullar yaratıldı. Dünya kamuoyuna IŞİD’i destekleyen ülke algısı verildi, kendi Kürtlerimizle gönül bağı zayıflatıldı (Ayn el Arab/ Kobani olayı), Süleyman Şah Türbesi boşaltılarak ABD’ye koridor kapısı açıldı. Böylece PYD ve IŞİD’in hemen güneyimizde güvenliğimizi tehdit eden odaklar olmasına izin verildi…
-IŞİD’e destek; Atatürk Cumhuriyeti sayesinde oluşturulan örnek laik modelin İslam dünyası önünde oluşturduğu örneği ortadan kaldırmak oldu. İslam ile demokrasiyi bir arada yaşatmanın yarattığı örnek yıkılarak İslam’ı da önemli bir kozdan ve açılan yoldan yoksun bırakmış oldu. El Nusra’nın da farklı olmadığını bilelim.
-ABD’nin oluşturmaya çalıştığı koridorun inşası kolaylaştırıldı. Eğer Kobani olayları esnasında, Suriye yönetimiyle örtük bir anlaşmaya varılarak IŞİD’e müdahale edilmiş olsaydı; Süleyman Şah Türbesi takviye edilmiş ve bugün olduğunun aksine Afrin ve Kobani kantonlarını birleştirme girişimi birileri için bir hayale dönüşmüş olurdu. Doğal olarak Fırat’ın batısının kontrolü sağlanmış, böylece Halep’in kuzeyinde yaratılacak “güvenli bölge” sayesinde sınırın ötesinde mülteci akını da önlenmiş olurdu.
- Bu süreç PYD’yi ABD’nin kara gücü yaptı. Yanlış bir hamleyle de İncirlik Üssü ABD’ye açıldı.
HAYATİ BİR HATA: RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ
-Rusya’nın bölgeye müdahalesi öngörülemedi. Bu müdahale yanlış politikaları sonlandırmak için bir fırsat sunmuştu. Bundan da faydalanılamadı.
-Rusya kuzeyden sonra güneyden de komşu yapıldı. Kırım’dan sonra Suriye’ye yerleşmesi jeopolitik sonuçları olan bir hamleydi. Bu adımın, Rusya ile ilişkilerin doğası değişse bile orta ve uzun vadede ülkenin zararına olduğu ileri sürülebilir.
-Rus uçağı bu koşullarda düşürüldü. Tarihi bir hataydı. İki ülke ilişkileri dinamitlendi. Bölge istikrarının daha da bozulmasına neden olundu. Yalnızlaşma arttı. ABD’ye, arayıp da bulamadığı fırsat sunulmuş oldu. Ardından ABD’ye “PYD mi, ben mi” sorusunu sorma noktasına gelindi ki, bu bir acizlik işaretidir.
-Afrin’den Akdeniz’e kadar olan sahanın Rusya tarafından kontrolü, “Amerikan koridoru”nun geleceğini ve bir anlamda Kürtlerin kaderini de etkileyen stratejik bir faktör oldu. Artık koridorun adını değiştirmek gerekmiyor mu?
MEZHEPÇİLİĞE DEMİRLEMEK
- Yalnızlığı gidermenin hamlesi, İsrail’e yanaşma ve Suudi Arabistan’ın önderliğinde(!) mezhepçi orduya katılma oldu. Hem de İran ile ekonomik ilişkilerin büyütülmesi zemininin doğduğu bir ortamda (Nükleer anlaşma koşullarının sağladıkları).
- Mülteci akınını engellemek için NATO’nun Ege’yi kontrol etmesine, böylece Yunanistan ile mevcut ikili sorunların uluslararası boyuta taşınmasına zemin hazırlanmış oldu. Buradan hangi sorunların neşet edeceği meçhul değildir.
Farklı stratejilere aynı anda sahip olmak stratejide temel kuraldır. Seçeneğiniz teke indiyse, elde kalan strateji, strateji olmaktan çıkar. Dolayısıyla mevcut politika bir an evvel tersyüz edilmeyi bekliyor. Suriye ile savaşa değil ama barışa yönelmek hem seçenek yaratmak hem de düşülen kör kuyudan çıkmanın yolunu açar.
Bu adım zorunludur. Hayatidir. Basittir.
Ama Clausewitz’in dediğini unutmadan: "Harpte her şey basittir ama basit olan her şey zordur."
Zor olduğunu biliyorum. Başka çaresi olmadığını da…
Odatv.com
http://odatv.com/suriyede-dusulen-kor-kuyudan-cikmanin-tek-yolu-bu-0303161200.html