AKP’nin Gözaltı Düzenine Boyun Eğmeyeceğiz!
Gözaltına Alınan Arkadaşlarımız Derhal Serbest Bırakılsın!
KESK Dönem Sözcüsü Ahmet SÜNGÜ yaptığı açıklamada: AKP’nin “ileri demokrasisi” her gün yaşanan gözaltı ve tutuklama furyası ile devam ediyor. Ancak otoriter, faşizan rejimlerde rastlanabilecek, emek ve demokrasi düşmanlığı üzerine inşa edilen, bu sözde “ileri demokrasiye” muhalif her ses, farklı olan her düşünce baskı ve gözaltı uygulamaları ile susturulmak, sindirilmek isteniyor.
Yarattığı korku imparatorluğunun gölgesinin ulaşmadığı hiçbir alan bırakmamakta kararlı olan AKP, insanca bir yaşam ve demokratik bir ülke isteyen herkesi hedef tahtasına koymuştur. Bunun için sendikal barajlarla örgütlenmelerinin önüne yeni engeller çıkarılan işçiler, “grev yasaklı tek sendika rejmine” karşı insanca bir yaşam mücadelesi veren kamu emekçileri, eşitlik mücadelesini yükselten kadınlar, gerçeğin peşinde koşarak kalemini ve onurunu satmayan basın emekçileri; parasız, bilimsel, demokratik ve anadilinde eğitim isteyen öğrenciler; emek ve demokrasi mücadelesi yürütenlerin savunma görevini üstlenen avukatlar, doğa katliamlarına karşı sesini yükselten çevre hakkı savunucuları… Kısacası siyasi iktidarın dikta düzenine karşı sesini yükselten herkes gözaltına alınmakta, tutuklanmaktadır.
Bu çerçevede Konfederasyonumuza ve bağlı sendikalarımıza yönelik baskıların sürekli olarak arttığı tüm kamuoyunca bilinmektedir. KESK olarak, ne zaman haklarımızı, özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelere, saldırılara karşı emek ve demokrasi mücadelemizi yükseltesek karşımızda korku imparatorluğunun mimarı AKP dikilmektedir.
Üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla, geliştirmekle görevli her sendikanın, her konfederasyonun yapması gereken sendikal faaliyetlerimiz özellikle son bir yıldır ardı ardına yapılan operasyonlarda sorgulama konusu haline getirilmiştir. Sendikal örgütlenme faaliyetlerimiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz eylem ve etkinliklerimizin “suç” olarak gösterilmesi sonucunda haklarında hukuktan yoksun iddia-nameler hazırlanan toplam 59 yönetici ve üyemiz bugün demir parmaklıklar ardındadır.
Ancak ülkemize” dünyada hapisteki sendikacıların en fazla olduğu ülke” utancını yaşatanlar bununla da yetinmek istememektedir. Her türlü baskıya rağmen sesini yükselten, kamu emekçilerinin vicdanın sesi olmaya devam etme kararlılığından ödün vermeyen, KESK ve bağlı sendikalarını tamamen saf dışı bırakmak için Türkiye’nin dört bir yanında üye ve yöneticilerimize yönelen keyfi gözaltı ve tutuklamaları olanca hızıyla sürdürmektedir.
Son olarak dün sabah erken saatlerde, 28 ilde gerçekleştirilen operasyonlarda, içlerinde konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın yönetici ve üyelerinin de bulunduğu toplam 167 kişi gözaltına alınmıştır. Aralarında KESK Eğitim- Örgütlenme Sekreterimiz Akman Şimşek ve eşi Mehtap Şimşek’in de bulunduğu, çok sayıda üye ve yöneticimiz daha önce defalarca tanık olduğumuz görüntüler eşliğinde gözaltına alınmıştır. KESK Genel Merkezi ve bazı sendikalarımızın şubeleri yine didik didik aranmıştır.
“Soruşturmanın gizliliği” gerekçe gösterilerek tarafımıza bilgi verilmediği için gözaltına alınanların kaçının bağlı sendikalarımızın yöneticisi veya üyesi olduğu konusunda henüz net bir bilgiye sahip değiliz. Elbette bildiğimiz şeyler de var. AKP’nin kendisine muhalefet eden herkesi bazen varlık nedenlerini oluşturan en doğal eylem ve etkinliklerini suç sayarak bazen de suç yaratarak itibarsızlaştırılma konusunda “ustalaştığını” biliyoruz. KESK olarak kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesine dahi göz koyanlara karşı sesimizi yükselttiğimiz, ülke genelinde başlattığımız örgütlenme kampanyasının birinci gününde gerçekleştirilen bu operasyonun daha önecekiler gibi kesinlikle tesadüf olmadığını da çok iyi biliyoruz.
Her zaman olduğu gibi bu sabah gerçekleştirilen operasyon hakkında da ortalığı spekülasyonları ile bulandırmak isteyenler yine görev başındalar. Buradan bir kez daha bir gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmeyi borç biliyoruz. Kim ne derse desin, hangi yalana inanmak isterse istesin, gerçek gün gibi ortadadır. Bu operasyonun tek bir adı vardır. O da örneklerini daha önce defalarca yaşadığımız “Emek ve Demokrasi Güçlerini Sindirme” operasyonudur.
Diğer taraftan son dönemde örneklerini sıkça görmeye başladığımız bu tür operasyonlar, baskınlar 12 Eylül’le, 28 Şubat’la hesaplaşma iddiasında olanların maskesini bir kez daha düşürmüştür. Demokratikleşme söylemlerinin de, hazırlandığı söylenen “yargı paketlerinin” de kof bir iddiadan ibaret olduğunu göstermiştir. Emek mücadelesi karşısında darbe dönemi yönetimlerini bile gölgede bırakacak baskıcı politikaların altına imza atanların demokrasiden, özgürlükten ne anladığı görülmüştür.
Bizler biliyoruz ki; sömürü ve yağmaya karşı emeğin hakkını, savaşa karşı barışı, emperyalizme karşı bağımsızlığı, ırkçılığa ve şovenizme karşı hakların kardeşliğini kararlılıkla savunduğumuz, baskı ve sömürü düzeni üzerine kurulu bu köhne düzene karşı her koşulda direneceğimizi ifade ettiğimiz için bu tabloyla karşı karşıyayız.
Her zaman söylüyoruz, görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, yazmayan kalemlere inat bir daha ifade ediyoruz. Bizler, bu topraklarda gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin de ağır olduğunu biliyoruz. Ancak "hak verilmez mücadeleyle alınır" şiarını ilke edinen, baskılara mücadeleyi daha da yükselterek cevap veren, "acıyı bal eyledik" diyen bir gelenekten gelen KESK asla yılmayacaktır.
Bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamaların karşısında geçmişte olduğu gibi, bugün de sesiz kalmayacağımız bilinmelidir. KESK olarak tüm demokratik muhalefete, üye ve yöneticilerimize yönelik yıldırma ve sindirme uygulamalarına son verilmesini, gözaltına alınan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.
Bilinmelidir ki, KESK ve dostları emek ve demokrasi mücadelesini yükselterek her türlü hukuk dışı uygulamanın karşısında olmaya, emek ve demokrasi güçleri için her geçen gün kararan bu tabloyu ortadan kaldırma mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir.
Gözaltına alınan, tutuklanan üyelerimizin haklarını her zeminde koruyup savunmaya devam edeceğiz. AKP hükümetinin faşizan politikalarına karşı duracak, zulmün ve zorbalığın efendileri önünde asla boyun eğmeyeceğiz, dedi.