Barış Derneği 1 Eylül Dünya Barış gününde, "Barış için direniş" başlığıyla bildiri yayınladı. Bildiride Suriye geriliminin son bulması, Hatay'dan silahlı çetelerin sınır dışı edilmesi ve Kürt sorununda silahların susması için kalıcı ateşkes talep edilerek mücadeleye, barış için direnmeye çağrı yapıldı.
Barış Derneği 1 Eylül bildirisi yayınladı: Barış için direniş
Barış Derneği, "Barış için direniş!" başlığıyla 1 Eylül barış bildirisi yayınladı. "Bir kez daha, 1 Eylül Dünya Barış Günü savaşın soluğu altında kutlanıyor" denilen bildiride, Suriye'yle gerilime son verilmesini ve Kürt sorununda silahların susmasını talep ederek tüm emekçileri ve barıştan yana güçleri bu çerçevede mücadeleye, barış için direnmeye çağırdı.
Barış Derneği yayınladığı "1 Eylül Barış Bildirisi" içerisinde şu tespitlerde bulundu:
* Türkiye, emperyalizmin Suriye'ye dönük saldırısının üssü haline getirilmiştir.
* Bu amaçla çokuluslu şeriatçı silahlı çeteler ülkemizin barış kültürü açısından en gelişkin illerinden birini, Hatay'ı fiilen işgal etmiş durumdadır.
* Suriye'de emperyalist beslemesi bu çeteler aracılığıyla Ortadoğu'ya yönelik bir mezhep çatışmasının, bir tür bölgesel iç savaşın birinci perdesi açılmak üzeredir. Komşu ülkede Nusayri-Alevi kesimler katliam tehdidi altındadır.
* Bu gelişme zorunlu olarak Türkiye Aleviliğini de hedef tahtasına yerleştirmektedir. Dolayısıyla Türkiye için bölgesel bir iç savaşın sınırların ötesinde kalmaması riski büyüktür.
* Barış mücadelesinin yükünü arttıran bir diğer faktör AKP iktidarının Kürt sorununda yıllardır sürdürdüğü çözüm demagojisini büsbütün bırakması ve kanın önündeki setlerin kaldırılmasıdır. AKP, Suriye'nin Kürt bölgesindeki gelişmeleri ve Baas-PKK işbirliği iddiasını içeride ve dışarıda militarizmi yükseltmek için istismar etmektedir.
* Hükümetin dış politikası Türkiye'yi neredeyse istisnasız bütün komşularıyla karşı karşıya getirmiştir. Bu dış politikanın AKP'nin emperyalizme hizmet çılgınlığının ürünü olduğu açıktır.
* Geride kalan aylarda Ankara Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki demagojiden de geri çekilmiş, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını kullanmasını savaş çığırtkanlığının gerekçesi haline getirebilmiştir.
* AKP liderliğinde inşa edilmekte olan İkinci Cumhuriyet yaşama hakkının tepesinde bir kılıcın sallandırılması anlamına gelmektedir. İkinci Cumhuriyet rejimi barışa düşmandır.
Bu ürkütücü tablonun bütünü emperyalist-kapitalist sistemin savaş üretme kanununa tabi olduğunu belirten Barış Derneği, savaşa karşı çıkmanın ayrılmaz koşulunun, emperyalizme, gericiliğe ve kapitalizme karşı durmak olduğunun altını çizerek tüm emekçileri ve barıştan yana güçleri bu çerçevede mücadeleye, barış için direnmeye çağırdı.
Suriye'den elinizi çekin!
Barış Derneği “bahar” adı verilen sürecin, estiği bölge ülkelerinde gericiliği iktidara taşıdığı ve bu İslamcı akımın ABD emperyalizminin en önemli ortağı haline geldiğini ifade ettiği metinde, bu durumun tartışmasız bir gerçeklik olarak algılanması için, daha önce yaşananlar yetmediyse, Suriye'de olup bitenin çoktan yetmesi gerektiğini belirtti. Bildiride, "Ne yazık ki, gerici-emperyalist saldırının üssü olarak kullanılan ülkemizde, çatışmaların kaynağının Esat olduğu düşünülebilmektedir. Ana akım medyanın kirli propagandasında, Suriye'nin toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunları, gerici saldırının üstünü örtmek için istismar edilmektedir" denilerek şu şekilde devam edildi:
Hatay'da silahlı çetelerin üsleri derhal kapatılsın
"Suriye halkının kendi geleceğini belirleme hakkı dokunulmazdır. Dış müdahale ve kışkırtıcılığın herhangi bir mazereti olamaz. Hatay'da mülteciler için oluşturulduğu söylenen kampların silahlı çetelerin üssü olduğu ana akım medyada bile ortaya konmuştur. Barış Derneği bu üslerin derhal kapatılması, silahlı saldırganların kovuşturulmasını, geldikleri ülkelere gönderilmek üzere sınırdışı edilmelerini, Türkiye sınırının Suriye'ye karşı askeri amaçla kullanılmasına son verilmesini talep etmektedir.
"Suriye'de mevcut otorite boşluğunun sonucunda şekillenen Kürt özerk bölgesi de bir dış müdahalenin gerekçesi olamaz. Barış Derneği tüm bölge hakları gibi Kürt halkını da emperyalizme karşı ilkeli tutum almaya çağırır. AKP hükümeti ise komşu ülkelerdeki gelişmeler üstünden gerilim çıkartmaya son vermelidir."
Kürt sorununda silahlar sussun!
Kürt sorununda akan kanın acilen durdurulmasını talep eden Barış Derneği, "İçinde bulunduğumuz konjonktürde çatışma ve ölümlerin bir kez daha dayanılmaz boyutlara çıkmış olması AKP'nin emperyalizmin bölgesel savaş senaryolarına angaje olmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Sınırlarının ötesine yayılmacı emellerle yaklaşan bir hükümet kendi içinde barış adımı atamaz. Gaziantep'deki patlamayı bir hükümet yetkilisinin “bu bomba bizim elimizi güçlendirdi” biçiminde yorumlaması, bu söyleneneni bir “genel doğru” olmanın ötesine taşımıştır. Ölüm mevcut hükümet için basit bir enstrümandır!" açıklamasında bulundu.
Kürt sorununda kalıcı ateşkes çağrısı
Silahların susması talebinin her şeyin önüne geçmekte olduğunu ve patlayan silahların yakın geçmişteki başka olayların üstündeki sis perdesini kalınlaştırmaya da yaradığını belirten Barış Derneği, Uludere Katliamı'nda sorumluluğu sabit olana hükümetin hesap vermekten kaçabildiğini vurguladı. Açıklamada, "MİT-PKK görüşmelerinde nereye varıldığı ve hangi noktada tıkanma yaşandığı kamuoyundan ısrarla gizlenmektedir. Öcalan'ın statüsü hakkında söylenenler ve tartışılanlar bir sonuca bağlanamamaktadır. Kürtçenin kullanılması ve öğrenilmesinin nasıl güvence altına alınacağı ve özgürleştireceği de tartışılamamaktadır... Sonuç olarak, silah, Kürt sorununun açıkça tartışılmasının yerine halkların birbirine düşman kılınması demektir. Barış Derneği 1 Eylül 2012'de kalıcı ateşkes çağrısı yapmaktadır" denildi.
"Düşman değil komşu!"
AKP'nin “komşularla sıfır sorun” sloganının bir diğer çöken demagoji olduğunu hatırlatan Barış Derneği, AKP'nin İran'la çatışmayı güncel hale getirdiği, Ermenistan'la yaşanan milliyetçi didişmenin Ermenilerin rehin alınması biçimine büründüğünü belirtti. Ayrıca Kıbrıs'taki askeri varlığa son verilmesi gerektiğini belirten Barış Derneği, Türkiye'deki ABD ve NATO üslerinin kapatılması ve bu ortaklığın son bulmasını istedi.
Barış Derneği, "Türkiye'nin sınırları bataklık haline gelmektedir" diyerek şöyle devam etti:
* Bölgesel gerginlik ve Ankara'nın komşularının içişlerine durmaksızın karışması İran'la bir çatışmayı güncel hale getirmiştir.
* Aynı durum Rusya ile gerginliğin tırmanması demektir.
* Ortadoğu'daki gelişmeler ülkemizin göçmen yolu özelliğini güçlendirecek, belki Türkiye göçmenlerin insanlık dışı yaşam koşullarında doldurulduğu bir dizi yeni kampa ev sahipliği edecektir.
* Ermenistan'la yaşanan milliyetçi didişme ve kısır tarih tartışmaları, Türkiye toplumunun bir parçası olan veya iş bulmak için Türkiye'ye gelen Ermenilerin rehin alınması biçimine bürünmektedir...
* Kıbrıs sorunu bunlar arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. AKP hükümeti, kartların yeniden karıldığı bir ortamda Kıbrıs'ın üçte birinden geniş kesiminde 38 yıldır sürdürülen fiili durumu bir koz olarak elde tutmayı tercih etmektedir. Türkiye'nin Kıbrıs'taki askeri varlığı AKP'nin KKTC'nin içişlerine müdahalede sınır tanımayan tutumuyla sürmektedir. Barış Derneği Kıbrıs'taki askeri varlığa son verilmesini, bunun yanısıra Türkiye'nin yurtdışındaki tüm askerlerinin geri çağrılmasını talep etmektedir. Ortadoğu'ya müdahalede kullanılan, adadaki Britanya üsleri derhal kapatılmalıdır. Her türlü hukuk normlarına aykırı olarak Kuzey Kıbrıs'ta sürdürülen ve adanın toplam nüfus yapısını değiştirerek sorunu içinden çıkılmaz hale getiren iskan politikası durdurulmalıdır. Bu yolla Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin ortak dileği olduğu görülen iki toplumlu iki bölgeli federasyonun önü açılmalıdır.
*Türkiye'deki ABD ve NATO üsleri barışın karşısındaki en büyük tehdit kaynaklarını oluşturmaktadır. Üsler kapatılmalı, yeni inşa edilen füze sistemi iptal edilmelidir. Ülkemizde Soğuk Savaş yıllarından beri gizli nükleer bombalar bulunduğu bilinmektedir. Türkiye hükümetlerinin denetiminin tamamen dışında ve ABD'nin tasarrufundaki nükleer bombaların bilgisi kamuoyuna açıklanmalı ve bunlar sökülmelidir.
Türkiye'nin NATO'dan ve Barış İçin Ortaklık programından çıkmasını savunan Barış Derneği, bu adımların ülkemizin emperyalist ittifaklardan ayrılmasının, bağımsız, başka devletlerin içişlerine karışmamayı ve halklarla dostluğu temel alan bir dış politika geliştirmesinin başlangıç noktasını oluşturacağını ifade etti.
Barış Derneği'nin yayınladığı Barış için Direniş bildirisine http://www.barisdernegi.org/1-eylul-2012-baris-icin-direnis adresinden ulaşılabiliyor.
Emek Partisi Ordu İl Başkanı Hükmet Poyraz:
BARIŞ MÜCADELESİNDE BİRLEŞELİM
Hükümetin Ortadoğu ve Türkiye politikalarını eleştiren Poyraz, Suriye’ye yönelik işgal hazırlıkları yapıldığını iddia etti
1 Eylül Dünya Barış Gününü savaş ve çatışmaların ortasında kutluyoruz.
“Alman ordularının Polonya’yı işgal ettiği ve II. Paylaşım Savaşının başladığı gün olarak kabul edilen 1 Eylül 1939, aynı zamanda barışın egemen olduğu bir dünya mücadelesinin de simgesi olan bir tarihtir.
Barış ihtiyacı, savaşın yıkıcı sonuçlarını yaşayan ülkemiz ve bölgemiz başta olmak üzere, bütün dünya halkları açısından yakıcılığını sürdürüyor.
İnsanlığı baskı, sömürü ve zulüm çarkları arasında ezen emperyalist, kapitalist sistemin yarattığı savaşlar ve bu savaşların yol açtığı yıkım sürdükçe, barış mücadelesi de önemini koruyacak.
ABD’nin başını çektiği emperyalist güçler, yer altı zenginliklerine ve enerji kaynaklarına el koyma ve enerji koridorlarını denetim altına almak üzere Ortadoğu’yu yeniden dizayn ederken, bütün bir bölgeyi de kan gölüne çevirmektedir. Irak ve Afganistan’daki emperyalist işgalin ardından önce Libya, bugün de Suriye emperyalist planların hedefindedir. Bu planların daha sonraki hedefinin İran olduğu son derece açıktır.
Bu emperyalist saldırıların Ortadoğu ve Arap coğrafyasındaki destekçilerini ise, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye oluşturuyor.
Füze rampaları ve üsler ne için?
ABD emperyalizmine sınırsız destek veren AKP iktidarı, Malatya Kürecik’i Füze Kalkanı Projesi kapsamındaki radar üssü için açarken, son olarak da Suriye sınırında yeni bir NATO radar üssünün hazırlığı gündeme gelmiştir. Antakya Kisecik radar üssünden sonra, Türkiye-Suriye sınırının sıfır noktasına uydu sistemli yeni bir radar üssü kurulması, Türkiye’nin komşumuz Suriye ve diğer bölge ülkeleri ile zaten kötüye giden ilişkilerini daha da olumsuz etkileyeceği açıktır. NATO tarafından kurulduğu söylenen radar üssünün ABD askerleri tarafından kullanılacağı, Suriye, İran, Irak ve Ortadoğu’yu izleme dinleme görevlerini gerçekleştireceği belirtiliyor.
AKP Hükümeti açısından muhtemelen “stratejik derinlik” politikasının bir gereği olan böylesi bir adım, Türkiye’yi Ortadoğu’da yeni bir İsrail durumuna getirmekten başka bir şeye hizmet etmeyecektir. Komşularıyla sıfır sorun iddiasında olan AKP Hükümeti komşularıyla sorun yaşamayı amaç haline getirdi.
Türkiye 1 Eylüle komşularla böyle bir tablo içinde girerken, ülke içinde de Kürt sorununda çözümsüzlüğün derin sonuçlarını yaşamaktadır. Uludere katliamının sorumluları henüz açığa çıkarılıp yargılanmış değildir. Antep’te meydana gelen ve ölümlere yol açan patlama, iktidarın Kürt sorunu ve Suriye politikasının dolaylı bir sonucu olmuştur. Öyle gözükmektedir ki, hükümetin içeride ve dışarıda savaşa endeksli politikası sürdükçe, böyle gelişmelerin benzerlerinin yaşanması da sürpriz olmayacaktır.
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle barışın ve kardeşliğin egemen olmasını diliyoruz.”
TKP: ‘1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu olsun’
Türkiye Komünist Partisi 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada yarın tüm İstanbul’da barış bildirisi dağıtacağını duyurdu.
TKP (Türkiye Komünist Partisi) Örgütü, “İnsanlıktan çıkmamak, savaşlara dur demek için, 1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu olsun” başlıklı açıklamasında :
“İNSANLIKTAN ÇIKMAMAK, SAVAŞLARA DUR DEMEK İÇİN
1 Eylül Dünya Barış Günü Kutlu olsun.1 Eylül Dünya Barış Günü'nde tüm İstanbul'da bildiri dağıtacağız, halkımızı bölgemizde savaş naraları atan emeperyalizme ve AKP ye karşı barışı ve halkların kardeşliğini savunmaya çağıracağız. Dostlarımızı 1 Eylül günü yapacağımız yaygın “barış propagandası” çalışmamıza katılmaya çağırıyoruz.
Ülkemiz Suriye'ye dönük saldırının merkez üssü haline getiriliyor. Emperyalizm beslemesi silahlı çeteler Hatay'ı işgal ediyor, yine bu çeteler bölgemizde mezhep çatışmalarını körüklüyor. Ülkemizde Aleviler hedef tahtasına yerleştiriliyor, Kürt sorunu militarizmin bilinen gerekçesi olarak işleniyor.
Suriye'de adım adım savaşı örgütleyen emperyalizme, onun işbirlikçisi AKP'ye, ülkemizden sağlanan bütçe ile çocuk ve kadınları katleden şeriatçı silahlı çetelere karşı sözümüzü söyleyeceğiz. TKP olarak tüm üye ve dostları ile mahallelerde, ilçe merkezlerinde bildiri dağıtımları düzenleyeceğiz.
Emperyalizmden, AKP'den ve mağduru oynayan şeriatçı silahlı çetelerden hesap soracağız, insanlığımızı ayakta tutacağız, barışa sahip çıkacağız.
Tüm dostlarımızı bize katılmaya çağırıyoruz.”