Ordu'da "Torun ve Sorun" Sorunsallığı...
Belediye Başkanı Torun, Kaldırıma ve yola usulsuz park yapan araçlara "Ceza keser/ Yaptırım uygularken", şikayet ettiği kurumlara karşı neden ve gerektiği gibi ceza kesmiyor.
Başkanlık makamının "Şikayet etme makamı" olmadığını "bilmeyince" ya da aklındaki "Politik/Stratejik Manevra" gereğince kendisinin yetki ve sorumluluk alanındaki bölgelerde çalışma yapanları da "Halka şikayet "ediyor...
Doğalgazcılar ve diğer kurumlara yüklenen "Başkan Torun", "Yollarında ekonomik ömrünü tamamladığını" ifade ederken, kendi zamanında yeni yapılan asfaltların da söküldüğünü hatırlamaktan kaçınıyor.
Zübeyde Hanım ve Süleyman Felek Caddeleride bu yolların en şansızlarından ikisi olarak arşivlerimizde boy gösteriyor.
2004' ten bu yana bu kentin anahtarı verilen Torun, Kent'te "Yönetim beceri ve Kabiliyeti açısından" Sorun olarak gündemde yer almaya devam edyor..
2012 Yılında Belediye Meclisince -Yasal gerekçelerle- İkram/ ağırlama, vs için, Yetkisine/Harcamasına sunulan 1Milyon 300 binden fazla paranın hesabını kamuoyuna aktar/a/mayan (?!)Torun, başkalarını şikayet etmeye "devam etmemeli"..
Şikayet değil icraat makamındaki Başkan Torun, üstü kapalı ifadelerle değil, rakkamlar , Firma/Kurum'lara yazdığı yazı ve cezalarıda açıklamalıdır; Varsa şayet !?..
Nevzat AKATA
Başkan Torun "Tık Etti"
Belediye Başkanlığının Yaptığı İki açıklamayıda aşağıda aynen yayınlıyoruz...
14 Kasım Çarşamba günü bir yerel gazetemizde AKP İl Başkanı kaynak gösterilerek Belediye Değil DSİ yapıyor başlığı ile bir haber yayınlanmıştır.
Durugöl Mahallemizde yapımı devam eden ve haberde konusu olan tesis Ordu Belediyesinin AB hibe fonlarından yararlanarak yapılan Atıksu Arıtma Tesisi Projesidir. Bunun yanında Ordu Belediyesinin DSİ işbirliği ile yürüttüğü proje ise çok farklı bir çalışmadır. Habere kaynak gösterilen resim Durugölde değil Şahincili mahallemizde çalışma yapılan 15.000 m3 lük su deposu inşaatının resmidir.
Kullanılan resim ve konusu da tamamen gerçekten uzak olan bu haber kamuoyunu da yanlış bilgi sahibi edeceğinden aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.
İl başkanı tarafından yanlış bilinen ve gazete tarafından yazılan bu proje ve kentimizin gelecekteki su ihtiyacını karşılayacak kadar önemli bir projedir. Tesisle ilgili yapılan bu açıklama doğruları içermediği gibi siyasi polemik malzemesi yapılmayacak kadar da önemli bir olaydır. İki önemli resmi kurum tarafından karşılıklı anlaşmalar ve protokollerle yürütülen bu çalışmalar sen yaptın ben yaptım gibi sığ bir düşünce ile kamuoyumuzun gündemine taşınıyor olması ciddiyetten uzak yaklaşımdan başka bir şey değildir.
Hazırlık çalışmaları yıllar önce başlayan ve Ordu Belediyesi ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında 2007 yılında yapılan protokol sonucu geçtiğimiz aylarda başlayan bu çalışma internet sayfamızda yayınlanan bir haberle de kamuoyuna duyurulmuş Ordu Belediyesi ve DSİ ile ortaklaşa yürütüldüğü açıklanmıştır.
16.07.1968 tarih ve 12951 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Ankara, İstanbul ve n nüfusu 100.000 den” yukarı olan şehirlerde, içme, kullanma ve endüstri suyu temini” hakkında kanunun 10.maddesinde, “Bakanlar kurulu kararı alınmak ve bütçe imkanları müsait olmak şartı ile nüfusu 100.000 i aşan şehirlerin, içme, kullanma ve endüstri suyunun temini için 6200 sayılı kanunun 37. Maddesindeki limitler dahilinde gelecek yıllara sari taahhütlere girişmeye Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığına bağlı DSİ Genel Müdürlüğü yetkilidir” denilmektedir.
Kentimiz Ordu’nun 2000 yılı genel nüfus sayımı sonucu nüfusu 113100 olduğu göz önüne alınarak, yukarıda zikredilen kanun kapsamında Ordu İçme, Kullanma ve Endüstri suyunun DSİ Genel Müdürlüğü marifeti ile yaptırılmasına ve bu konu ile ilgili her türlü taahhütte bulunmaya ve protokol imzalamak üzere 5393 sayılı Belediye Kanununun ilgili maddeleri gereğince Belediye Başkanına yetki verilmesi 03.05.2006 tarihli Belediye Meclis toplantısında oy birliği ile karar verilmiştir.
Alınan bu karar doğrultusunda DSİ yetkilileri ile görüşülüp çalışılarak bir protokol ortaya çıkarılmış bu protokol doğrultusunda çalışmalar başlatılmış ve birbirine bağlantılı olarak, içme suyu arıtma tesisi, su depoları, isale hattı yapım çalışmaları gibi inşaatlara başlanmış ve halen devem etmektedir.
DSİ Genel Müdürlüğü ile ortaklaşa yapılan bu protokolde inşaat maliyet bedellerinin Ordu Belediyesi Tarafından nasıl ve ne şartlarda ödeneceği ayrıntılı olarak çıkarılmış bu doğrultuda her iki kurumumuzda üstüne düşen sorumluluk doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedir.
İlgili protokolün 11. Maddesinde aynen şu ifade kullanılmaktadır: Geri ödemeler (DSİ)’nin tebliğ tarihinden başlamak üzere Ordu Belediyesi tarafından aşağıda açıklanan koşullarda yapılacaktır denilmektedir.
Her iki kurumun karşılıklı anlaşmalar doğrultusunda kentimizin gelecekteki 50 yıllık su ihtiyacını karşılamak üzere hazırlanan projenin gelişme aşamaları tüm açıklığı ile ortada iken AKP il Başkanının çarpıtarak ve özellikle eksik bilgilerle kamuoyumuzla paylaşılması ayrıca düşündürücüdür.
Ordu Belediye Başkanı olarak bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da kentimizi geleceğe taşımak ve halkımızın sorunlarla karşılaşmadan yaşamını sürdürmesi için gerekli çalışmaları imkanlarımız ölçüsünde yapacağız ve imkanlarımızın el vermediği durumlarda ilgili kurum ve kuruluşlarımız ile işbirliğine giderek ortadan kaldıracağız.
Sorumluluk mevkiinde bulunan insanların yapmış olduğu açıklamalara biraz daha özen göstermesi her iki kurumumuz arasında yanlış anlaşılmaya neden olacak beyanatlarda bulunması doğru bir davranış değildir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BELEDİYE BAŞKANI
Torun Yönetiminin İkinci Bülteni Aşağıda
Sevgili Ordular,
Bu şehrin büyüme ve gelişme yolundaki yol arkadaşların, kıymetli hemşehrilerim…
Değerli basın mensupları,
Her kurumla uyumlu çalışıyoruz…
Sizlere hizmet etme şansını yakaladığım günden bu yana, zengin-fakir, köylü-kentli, yerli-göçmen demeden, kimseyi hiçbir şekilde ötekileştirmeden, siyasi ayrım yapmadan bu kent için ekip arkadaşlarımla birlikte çalışıyorum. Sizler de görüyorsunuz ki hükümete bağlı kurumlarla da birçok ortak proje yürütmekteyiz. Kentimizi halkı mutlu ve bölgesinde güçlü, lider bir kent yapma yolunda oldukça da yok aldık.
Özverimiz kötüye kullanılıyor…
Belediyecilik zor bir görevdir ve bunu bilerek bu görevi üstlendik ve bu yolda birçok derdimizi sizlerle paylaşmıyoruz. Ancak şehir için yollarımızın durumu artık bu konudaki gerçekleri sizlerle paylaşmamızı gerektirmektedir.
Bizler halkımızın bir an önce doğal gaza kavuşmasını ve düzenli bir şekilde kullanmasını istiyoruz. Bunun için doğal gaz firmasının süresi içinde bitirilemeyen çalışmalarına tahammül gösterip çalışma programlarımızı bunu göre düzenlemeye çalıştık. Ancak, geldiğimiz nokta halkımızın beklentisinin karşılanması bir yana günlük yaşantısını da etkilemeye başlamış,ulaşım başta olmak üzere Belediyi hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde verilmesini de engelleyerek artık halkın zararına olmaya başlamış ve kamu vijdanı da bu konudan rahatsız olmaya başlamıştır.
Başka kurumların yollarımıza kanser gibi bulaşmış, söküp atamadığımız çalışmaları var…
Ordu kentimizin şehir içinde birçok yol artık ekonomik ömrünü tamamlamış bulunmaktadır. Bu nedenle birçok yolu yenilemek için yatırım programına alıyoruz ve yenileme çalışmaları yapıyoruz. Aynı zamanda büyüyen kentimizde yeni yollar açıyoruz. Bütün bunları yatırıım planlarımıza göre takvimlendiriyor ve bütçelendiriyoruz. Eskinin yükünü ve geleceğin umudunu taşıyacak maddi ve teknik imkânlara sahibiz. Ancak bildiniz gibi yollarımıza kanser gibi bulaşmış, yollarımızdan bir türlü söküp atamadığımız bir türlü bitmeyen başka kurumların da çalışmaları devam etmektedir.
Protokolü yok sayıyorlar…
Bu inşaatların büyük kısmı doğal gaz hattı inşaatıdır. Doğalgazın halk arasında kullanımının yaygınlaşmasını her Ordulu gibi ben de çok istemekteyim. Bunun için bu inşaatların büyük bir bölümünü kapsayan doğal gaz hattı inşaatını yatırımcı ile her yıl yenilediğimiz protokol doğrultusunda çalışmasına izin vermekteyiz. Şu anda 03.07.2012 tarihli son protokolümüz geçerlidir.
Bu protokole göre açılan ve bozulan yollar firma tarafından en geç 21 gün içerisinde onarılmak zorundadır.
Peki uygulamada nasıl oluyor? Bunu bütün ordu halkı görüyor. Yollar açılıyor ve bir daha kapatılmıyor. Onarım malzemeleri yollar, kaldırımlar. Halkımız kentin içinde gölcüklerden kaçarak, taşlardan sekerek yürümek zorunda bırakılmaktadır. Doğal gaz hattı döşendikten sonra 2-3 ay kapatılmayan yerler bırakılmaktadır. Halkın günlük hayatında yaşam kalitesini düşüren bu durum karşısında belediye olarak devreye girmekteyiz. Denetimlerimizde tespit edilen, onarımı sorumlu firmalar taradından yapılmayan yerlere ekiplerimiz girmekte, ceza işlem uygulamakta, onarımı yapmakta ve masrafını firmadan tahsil etme yoluna gitmekteyiz. Ancak bu sefer de firmalarla mahkelerde uğraşmak zorunda kalıyoruz. Yatırım programımız aksatılıyor…
Bu küçük gibi görünen sorun göründüğünden de büyük sonuçlara neden olmaktadır. Yolları ekonomik ömrünü doldurmuş ve büyüyen bir ilde, yolları yenilemek ve yeni yollar açmak için yaptığımız planların zaman zaman aksamasına neden olmaktadır. Kendi yatırım programımızı sürekli olarak yarım bırakıp doğal gaz hattı inşaatının peşinde dolaşmak zorunda kalmaktayız. Basit gibi görünen, artık kasten ve Ordu halkını cezalandırmak için yapıldığını düşündüğümüz bu durumu sizlerle de tüm açıklığı ile paylaşmanın zamanı gelmiştir.
Şu anda Ordu’da Şahinceli Mahallesi, Düz Mahalle ve Bucak Mahallesi başta olmak üzere toplam 2 ana cadde ve 24 sokakta inşaat sonrası yolların onarımı protokol süresini aşmış bulunmaktadır. Bu rakama ara servis yolları ve kaldırımlar dâhil değildir. Ara yolların %90’ı da bu şekilde bırakılmıştır.
Halkımızı yok sayıyorlar
Halkımızın yaşam kalitesinin artmasını sağlayacağını düşündüğümüz doğal gazın evlere bir an önce girmesi için gösterdiğimiz maddi ve siyasi özverinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Ordu yollarında Gerekirse halkımıza gazı belediye olarak biz götürüz ama şu bilinsin ki Ordu halkına zarar veren firmaların işi Ordu’da işi olamaz.
Halkın sıkıntısını fırsat görüyorlar…
Yollarımızda halkımızın üzerine sıçrayan çamuru üzerinde hissetmeyen ve bu yükün altında ezilmeyen insanların bu şehirde siyaset yapmayı haketmediklerini düşünüyorum.
Hatta halkın ve belediyenin bu ızdırabını fırsat gibi gören ve pamuk ellerini ovuşturan siyasetçileri de artık bu sorunu görmezden gelmemeye çağırıyorum.