Siyasilerin ve Devleti Yönetenlerin Açıklayamadığı
TERÖRÜN ARDINDAKİ GÜÇ : KGM
Doç. Dr. Birol Ertan
Türkiye, uzun zamandır kanlı terör belasıyla birlikte yaşıyor. Ülkenin gencecik insanları kalleşçe biçimde teröre kayıp veriliyor, vatan hizmeti yapan hayatının baharındaki masum insanlar canlarını kaybediyor, sakat kalıyor, bazıları da psikolojik travmalarla yaşamlarının geri kalanını sürdürmek zorunda kalıyorlar.
Gencecik evlatlarını vatan savunması için askere gönderen anneler kan ağlıyor, babalar acılarını kalplerine gömüyorlar. Ülkenin kıt kaynaklarının bütün vatandaşlara adil biçimde dağıtılarak ekonomik kalkınma ve refah toplumu yaratılması beklenirken, ülkede silahlanma, terör ve Güneydoğu’da düşük yoğunluklu savaş atmosferi yaşanıyor. Bunun adını koymak, sorunun çözümü için atılmış bir adımdır.
Bütün bunlar yaşanırken, ülkeyi yönetenler ve siyasetçiler, terörün arkasındaki Kanlı Eli görmezden gelmeyi yeğliyorlar. Sorumlu oldukları halka, terörün ardındaki küresel gücü açıklamaya çekiniyorlar. Belki de korkuyorlar.
Bu yazımızın konusu, Türkiye’nin yaşadığı terörün arkasındaki Küresel Güç Merkezi’ni (KGM) açıklamaktır.
Bir ülkeye ve bölgenin en güçlü silahlı kuvvetlerine karşı on yıllardır süren bir terör savaşını yürütebilmek, bunun için gerekli mali kaynağı, uygun ortamı, yaşam alanını, korunmayı, en gelişmiş silahları, gizliliği sağlayabilmek; güçlü bir küresel güç odağının desteği olmaksızın asla imkânsızdır.
Terörün ardındaki gücü, emperyalist küresel güç merkezini (KGM) bulabilmek için somut olaylar temelinde hareket edeceğiz. Öncelikle, terörün nerede yaşam alanı bulduğunu, nereden mali kaynak sağladığını, nereden beslendiğini, nereden yönlendirildiğini açıklıkla ortaya koymamız gerekir.
Terörün askeri üs merkezi, Kuzey Irak bölgesindeki kamplar ve kandil Dağı’dır. Bu terör merkezlerinden planlanan terör, Türkiye’ye sınırlardan geçerek ve içerdeki ihanet odaklarından beslenerek eylemlerini planlıyor. Peki, Kuzey Irak terör kampları ve Kandil, kimin denetimindedir?
Terörün üs olarak kullandığı bölge, Amerikan işgalindeki Irak’tır. Amerikan işgalindeki Irak’ta kendi elimizle yarattığımız Kürt Yönetimi, terörün üs merkezi konumuna gelmiştir. Irak’ta Saddam Hüseyin’in devrilmesi ve Kürt bölgesinin korunması amacıyla ülkemizden yönetilen Çekiç Güç, bugün terör üssü konumunda olan Kuzey Irak Kürt Yönetimi bölgesini yaratmıştır. Bu açıdan, terörün üs merkezini, kendi ellerimizle yaratmış olduk.
Bu açıklama, terörün kaynağını göstermek açısından çok anlamlıdır. Teröristler, Amerikan işgalinde bulunan ve Kuzey Irak Kürt Yönetiminin kontrolünde bulunan bölgede üslenmişlerdir. Peki, Amerikan yönetimi ve Kuzey Irak Kürt Yönetimi, terör örgütünün faaliyetlerine niçin izin vermektedir? İzin vermenin de ötesinde, niçin yardım etmektedirler? Türkiye’nin terör üslerine askeri harekât yapmasını niçin engellemektedirler?
Terörün mali kaynağı ve silah kaynağı konusuna gelince, işin rengi daha açık biçimde ortaya çıkıyor. Terör örgütü, mali kaynağını nereden sağlıyor? Avrupa ülkelerinde yapılan uyuşturucu ticareti kimin denetimindedir. Bu trafiği yönetmesi karşılığında terör örgütüne hangi kolaylıklar sağlanmaktadır? Dünyadaki uyuşturucu trafiğini denetleyen güç neresidir? Uyuşturucu üretim merkezi olan Afganistan, şu an hangi güçlerin işgali altındadır? Bu sorulara verilecek yanıt, küresel güç merkezinin neresi olduğunu da yanıtı olacaktır.
Yukarıdaki soruları yanıtlarsanız, KGM’ne ulaşırsınız. Küçücük Avrupa ülkelerinde teröre destek için televizyon istasyonları kurulmasına izin veren, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminde terör irtibat ofisleri açılmasını sağlayan, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde para toplayabilen, merkezler açabilen, Avrupa ülkelerinde açık propaganda yapabilen bir terör örgütünü kim destekleyebilir? Bu güç, küresel, emperyalist güçlerce desteklenmediği koşullarda bu faaliyetlerini yürütebilir mi? Demokratik olduğunu iddia eden Avrupa ülkelerinde yakalanan teröristlerin göz göre göre serbest bırakıldığı bir ortamda, bu ülkeleri bu konuda baskı altına alabilecek küresel güç kim olabilir?
Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’de emperyalist güçlerin cirit attığı bir ortam yarattıklarının farkına varmadıkları sürece, teröre karşı ciddi bir mücadele verilemez.
Terörün ana üs merkezi, Türkiye’yi yönetenlerin beslendiği merkezler olursa, Türkiye’de yönetim makamlarına gelebilmek için terörün üs merkezi süper güçlerden icazet alınması gerekirse, terörün önlenmesi söz konusu olabilir mi?
Terörün kaynağı ve merkezi, emperyalist küresel güç odağıdır. Bugün dünyayı yöneten, dünya mali piyasalarını denetleyen, ülkeler işgal eden, hükümetler deviren, darbeler yapan, haritalar çizen bu küresel güç merkezi, dünyanın neresinde bir terör hareketi varsa, onun kaynağı ve yönlendiricisidir.
Terör örgütü liderini paketleyip Türkiye’ye veren, vermeden önce de yaşama garantisi alan, geçmişte terör örgütü liderine istediği ülkede yaşama imkânı sağlayan, pasaportlar sağlayan da küresel güç merkezi değil midir?
Dünyada her türlü kara para kaynağını denetleyen, uluslararası silah kaçakçılığını organize eden, terör üslerini koruyan da küresel güç merkezidir. Irak’ı işgal eden güç de aynıdır, Afganistan’da uyuşturucu trafiğini denetleyen de aynı güçtür, AB içindeki teröre yaşama olanağı sağlayan da aynı ellerdir, Kuzey Irak’ta terör üslerini yaratan ve koruyan da aynı merkezdir, Türkiye’de terörün destekçileri de aynı küresel kaynaktır : Emperyalist güçlerin kontrolündeki Küresel Güç Merkezi.
Küresel Emperyalizm, gerektiğinde ülke işgal etmekten, gerektiğinde ülkeleri savaşa sokmaktan, gerektiğinde ülkelerde darbeler yapmaktan, gerektiğinde terör örgütleri ile ülkeleri istikrarsızlaştırmaktan ve parçalamaktan, ambargolar koymaktan, geri bırakmaktan ve bildiğiniz her türlü şeytanice planı yapmaktan geri durmuyor. Bu güç merkezinin planlarını anlamadan, ne teröre karşı mücadele edebilirsiniz, ne de başarılı olabilirsiniz.
Şimdi anladınız mı, terörün kaynağı neresidir? Daha açıkça anlatmaya gerek var mı?