SIKI DOSTLUKLAR
Bir düşünce, bir plan, bir hayal kırpıntısı var beynimi kavuran… Bir avuç umudun huzra kucak açtığı şu günlerde bir yığın sevda omuzluyorum. Tüy gibi hafif, demir kadar ağır, pamu kadar yumuşak, gözyaşı kadar saf…
Arkaaşlık, dostluk sevdası. Gel denildiğinde beklenen yerde olunan; fakat git denildiğinde ısrarla hayatına dahil olmaktır bu sevda… Gecenin bir yarısı telefonun çaldığında oflamadan açıyorsan gerçek arkadaşlıktır içindeki sevdaya ilave olan. Bir derdin var ve omzunda ağladığın bir insan varsa yanıbaşında; içie çektiğin tütün kokusu gibi özüyorsan delice, onu düşününce göğsüne saplanan bıçakları hançer gibi hissedebiliyorsan dostluk secdasıdır bu yaşadığın… elinden tutup uçuruma sürüklüyorsa seni koşaradım, gözlerini kapatarak koşmalı dost dediğin.
Dost dediğin öyle ufacık şeylere kırılıp surat yapmaz arkadaş. Adam gibi dostluklar kurar. İnsanca yaşar. Zırt pırt her şeye kızmaz, gücenmez. Mantıklıdır dost dediğin. Her söylediğinin arkasında durur, açık sözlüdür, aç gözlü değildir.
Sırf dostun istiyor diye kilometrelerce yol yürümektir arkadaşlık. Öyle düz ayak değil, harbi harbi yokuş çıkmaktır. İçinden deli möiyim diye yüzlerce düşünüp, yok artık saçmalama dercesine az kaldı diyebilmektir. Hemde uzun bir yolun kaldığını bile bile…
Samimiyettir dostluk arkadaş. Surat asmamak, kapris yapmamaktır gerçek dostluk. Yokuş aşağıları gidip, yukarıları es geçmek değildir. Ölüme gitmektir.
Sıkı dostluklar öyle kolay kurulmaz arkadaş. Son raddeye kadar ince eleyip sık dokunur düşünceler. Daha sonra pişman olmamak için yüzlerce kez sınavlardan geçirilir dost adayı…
Sıkı dostluklar emek ister arkadaş. Can-ı gönülden geliyorsa dudaklardan okunan sözler, can-ı gönle taht kurar, söz sahibine taç giydiriverir.
CANAN YÜCEL