Çocuklar salgının kaynağı

BU AÇIKLAMALAR DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ AŞI KAMPANYASINDA BULUNAN GÖRÜMCEM DR. NEDRET EMİROĞLUNA AİT OKUYUN KENDİNİZ KARAR VERİN, SELAMLAR

Selam ve sevgiler. Okuyun kararınızı siz verin. Çernobil'in Karadeniz'i perişan ettiğini unutmayın.                                Emel Sungur Uzman

 

ANLAMAKTA ZORLANIYORUM TOPLUM BİLİMİ BU DENLİ NASIL REDDEDİYOR;

BU AÇIKLAMALAR DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ AŞI KAMPANYASINDA BULUNAN GÖRÜMCEM DR. NEDRET EMİROĞLUNA AİT OKUYUN KENDİNİZ KARAR VERİN, SELAMLAR

EMEL SUNGUR.

Çocuklar salgının kaynağı"

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Tıp dünyasında domuz gribi aşısıyla ilgili farklı görüşler var. Aşıları üreten merkez “Aşı olun”; Prof. Dr. Teoman Sırrı “Kimse kimseyi mecbur edemez” dedi. Yazı dizimizin son gününde ise sadece doktor değil, bir anne olan Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörü"ne kulak verdik

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölgesi Sağlık Programları Direktörü Dr. Nedret Emiroğlu, Kanada"da yaşayan 18 yaşındaki kızına öncelik tanınması için Sağlık Bakanlığı"na baskı yaptığını itiraf etti. Bir konferans için Türkiye"ye gelen Dr. Emiroğlu, tartışılan domuz gribi aşısını da İstanbul"da yaptırdı.

Domuz gribi vakalarının tahmin edildiği kadar yüksek olmadığını belirten Dr. Emiroğlu, “Tek amacımız, bir an önce risk gruplarını aşılamak. Korunan sayısını artırarak salgını en az düzeyde hastalık yükü ve ölümle geçirmek istiyoruz” dedi. Emiroğlu, domuz gribiyle ve aşıyla ilgili merak edilen sorularımızı cevapladı.

Avrupa"da aşıyla ilgili tartışmalar neler?
Herkeste kafa karışıklığı ve gereksiz bilgi bulanıklığı var. Geçen hafta bazı seçilmiş ülkelerin sağlık bakanlarıyla toplantı yaptık. Hepsi İsveç, Norveç örneğini gösteriyor. Bu ülkelerde hasta sayısı artmadan önce aşı yaptırmak isteyenlerin oranı yüzde 20"lerdeydi. Bir hafta içinde hastaneye yatanların sayısı artınca, aşı olmak isteyenlerin oranı yüzde 70-80"lere çıktı. “Herkes aşı istiyor, yetiştiremiyoruz” diyorlar.

Türkiye, 43 milyon doz aşı anlaşması yaptı. Hepsi uygulanabilecek mi sizce?
İddiaya girerim, hepsi bitecek. Türkiye"nin elinde 43 milyon doz olursa, endişem kalmayacak. İngiltere, Fransa, İsveç, İzlanda, Danimarka gibi ülkeler, aşıyı üç yıl önce sipariş etti. Kuş gribinden sonra da, pandemi (salgın) olacak hesapları vardı. Bu ülkeler olası bir pandemide üretilecek aşının ilk dozlarını bloke ettiler. Türkiye"nin o ülkelerle aynı anda aşı almasının ne büyük bir avantaj olduğunu anlamayıp, sorgulayanlara çok üzülüyorum açıkçası.

Aşı yaptırmak istemeyenleri nasıl ikna etmeli?
İnsanlar neden aşı yaptırmak istemiyor, anlamıyorum. Aslında, “Şanslıyız” diye düşünmeleri lazım. Bu kadar kısa zamanda aşı geliştirildi, bu çok önemli bir şey. Bana her gün Avrupa"daki bakanlardan rica geliyor, “Ne olursunuz aşı bulun” diye. İnsanların sağlıklarını ciddiye alıp, doğru bilgiye ulaşmak için çabalaması lazım. Güvenilir kaynaklara, otoritelerin söylediği sözlere bakılmalı. Güven çok önemli.
Türkiye"de çok ciddi bilimsel kurullar tarafından tutarlı bilgiler veriliyor. Dünyada kimse kafasına göre karar almıyor. Kimse, insanların sağlığını tehlikeye atacak bir şeyin altına imza atmak istemez. Toplu ölümler olsa, sorumluluğunu kim alacak? Dünya çapında bize danışmanlık yapan uluslararası aşı danışma kurulu var. Dünyadaki birçok aşıyla ilgili immunolog, epidemiyolog, virolog ve mikrobiyologlardan oluşan geniş bir grup tamamen bağımsız görüşleriyle WHO"ya önerilerde bulunuyor. Bu aşıyla ilgili 3-4 kez toplandılar. En son ekim ayında aşının güvenliğine, etkinliğine, risklerine, hastalığın son verilerine baktılar ve aşıyı önerdiler. Türkiye"de de hem pandemi hem aşı danışma kurulu var. Tamamıyla bağımsız bilim adamlarından oluşan bu ekip, aşının yapılması gerektiğini söyledi.

Yan etkiler için 2-3 hafta beklemek gerektiği söyleniyor. Bu süreyi tamamlayan ülkelerde ciddi yan etkilere rastlandı mı?
Şu ana kadar bize bildirilen ciddi, şiddetli yan etki bildirilmedi, sıfır. Çok ciddi bilimsel kurullar tarafından yan etkiler izleniyor ve önümüzdeki günlerde bunları açıklayacağız.

En çok korkulan yan etki anafilaksi (Ölümcül alerjik reaksiyon) değil mi?
Ben anafilaksiyi açıkçası telaffuz bile etmiyorum. Kişisel olarak da inanmıyorum.

Aşının kısa sürede yapıldığı, yeterince denenmediği endişesine ne diyorsunuz?
Şu an Faz 4"teyiz. Bu, uygulamadan sonra sahada izlemedir. Faz 4"te yapılan çalışmalar aşıların birçoğunda çok kısıtlı rakamlarla yapılır, bazen yapılmaz. Bu aşıda sıkıntımız yoktu. Çünkü mevsimsel aşının üretimine benzer bir teknoloji kullanıldı.

Anne babaların kafası soru işaretleriyle dolu. Büyük bir ikilem var. Ne önerirsiniz?
Okul çağı çocukları, tüm salgınlarda salgının kaynağıdır. Bulaşma kaynağı onlardır. Eğer salgını ve vakaları durdurmak istiyorsak, çocukları aşılamamız lazım. Ölümleri durdurmak için de risk grupları aşılanmalı. Ne kadar çok aşı yaparsak o kadar iyi. Benim yaşadığım Danimarka"da salgın nedeniyle olağanüstü hal ilan edildi. Okullar bir hafta süreyle kapatıldı. Çocukların yüzde 25"inin evde hasta olduğunu biliyoruz.
Çocuğuna aşı yaptırmak istemeyen anne babalar, umarım zamanla kötü deneyimler yaşayıp, fikirlerini değiştirmezler. Bence çocuğunu aşıyla korumamak büyük bir sorumluluk. Herhalde bir şey olsa ben kendimi asla ve asla affedemezdim.

Sizin çocuğunuz aşı olacak mı?
18 yaşındaki kızım Kanada"da üniversitede okuyor. Orada Sağlık Bakanlığı"nda arkadaşım var ve sürekli yazıyorum. “Ne olursun kızıma öncelik tanıyın, erken aşı olsun” diye.

Siz aşı yaptırdınız mı?
Önceki gün Cerrahpaşa Tıp Fakültesi"nde yaptırdım. Çünkü Danimarka"da risk sıralamasına göre ancak aralık ya da ocak ayında aşı yaptırabilecektim.

Türkiye"de doktorlar arasında da aşıya karşı çıkan, yaptırmayı düşünmeyenler var.
Fransa"da karşı çıkanların oranı daha fazla. Çok üzülüyorum. O kadar çok yayın var ki, aşının etkinliğiyle ilgili.


“UKRAYNA"DA ÖLÜ SAYISI 220 OLDU”
Amerika, neden adjuvansız aşı kullanıyor?
Amerika baştan beri teknolojisini değiştirmedi. Adjuvanlı (katkı maddesi) aşı üretmeye başlamak, ek külfet getirecekti üreticiye. Şu anda adjuvanlı aşıya dönmeleri, üretim sürelerini 5-6 ay daha uzatacaktı ki bu mümkün değildi.

Adjuvanlı ve adjuvansız aşının farkı nedir?
İki aşı da etkinlik ve güvenilirlik açısından onay aldı. İkisi arasında fark yok. Hatta adjuvansız aşının biraz daha az etkinliğinin olduğu tartışılıyor. Adjuvanlar her aşıda var. Niye şimdi bu kadar olay oldu anlayamıyorum. Sorgulanan maddelerin hepsi milyonlarca kişiye uygulanan şeyler. Şu an dünyada adjuvanlı aşı tüketimi daha fazla. Avrupa Birliği"nin Avrupa İlaç Değerlendirme Ajansı (EMEA) onaylıyor. Çok ciddi, en ufak detayına kadar standart denetimler, araştırmalar yapılıyor bu birlik tarafından.

Aralık ayında salgın artacak mı?
Gördüğümüz ilk vakalardan sonra o eğri yükselmeye başladı. Sonra iki hafta içinde ciddi şekilde salgın dediğimiz sınırın üstüne çıkıyor. Ondan sonra da güney yarım küreden en az altı hafta yüksek düzeyde seyredip sonra yavaşlıyor. Bu süreç, Türkiye"de de başladı. İki ay daha giderek yükselecek, sonra düşüşe geçecek bir eğri bekliyoruz. Biraz da görerek, yaşayarak öğreneceğiz.

İsteyen her sağlıklı kişi aşı yaptırabilir mi?
Bunun kararını vermek elinizde değil. Ne kadar aşı olduğuna ve öncelik gruplarına ne kadar yapıldığına bakılıp, ona göre verilir. Eğer bir koruyucu madde varsa ve eğer imkan da varsa ben korumayı sağlayan maddenin herkese verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten Avrupa"da birçok ülke, tüm nüfusunu kapsayacak şekilde aşı aldı.

Salgının dünya genelindeki durumu nedir?
Rakamlar daha yükselecek. Şu an Ukrayna"da bir salgın var. 11 kişilik ekibimiz orada. 8 Kasım itibariyle bir milyon vaka, 50 bin hastaneye yatış, 220 ölü var ve rakamlar sürekli artıyor. En önemlisi ellerinde aşı yok. Deli gibi aşı ve ilaç yardımı istiyorlar. Dünya Sağlık Örgütü"nün elinde 178 milyon doz aşı bulunuyor.

İlaç riskli gruplara hemen verilmeli mi?
Antiviral kullanımına ilişkin önerimizi önceki gün değiştirdik. “Doktorun kararına bırakın, hastasının durumu kötüleşirse verin” diyorduk. Şimdi, “Kötüleşmesini beklemeden risk gruplarında hemen antivirale başlayın” diyoruz.

A gribinin yeni hedefi şişmanlar


ESRA TÜZÜN

DSÖ Avrupa Organizasyonları Direktörü Nedret Emiroğlu, "A gribini çocuk ve yaşlılar ağır, hamileler şiddetli geçiriyor. Ölümler açısından tehlikeli. ABD'deki verilere göre, şişmanlar da büyük risk altında" dedi

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Organizasyonları Direktörü Nedret Emiroğlu, geçtiğimiz hafta A gribiyle (domuz gribi) ilgili çalışmaları izlemek için Türkiye'ye geldi. Türk doktor Emiroğlu, üzerinde uzun tartışmalar süren A gribi aşılarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. A gribi aşıları konusunda neden bu kadar polemik yaşandı? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu tepkileri bekliyor muydu?
Sağlıklı insana önlem aldırmak kolay değildir, salgın başlayınca 'Aşı olacağım' diyen insan sayısı yüzde birlerden yüzde 20'lere, sonra da yüzde 80'lere çıkıyor. Biz buna hazırlıklıydık.

TÜRKİYE İYİ ÖNLEMLER ALDI
Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Türkiye'de A gribi için alınan önlemler biraz abartılıyor mu?
Türkiye çok iyi koruyucu önlemler aldı. Aşı üretimi sınırlı olduğu için bu kadar kısa sürede, üstelik bu fiyattan aşı bulması büyük başarı. Biz şu anda aşısı olmayan ülkeler için panik yaşıyoruz. Balkanlar'daki ülkelerin büyük bölümünün aşısı yok ve şu anda grip Ukrayna'da büyük bir salgın oluşturdu, bu tarafa doğru geliyor.

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Bu salgında aşı firmaları çok kar etti. Dünya Sağlık Örgütü aşıların maliyetine üretilmesini isteyemez miydi?
DSÖ böyle bir pazarlığa girmez. Bir Avrupa ülkesi 10 euro ödüyorsa biz 2 euroya alıp bunu ihtiyacı olan ülkelere götürüyoruz o kadar. Dünya Sağlık Örgütü üç firmaya birden virüs dağıtarak tekelleşmeyi önledi.

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Dünya Sağlık Örgütü tüm aşılarda standart isteyemez miydi? Amerika neden adjuvansız aşı kullandı?
'Adjuvansız aşı iyidir, adjuvanlı aşı kötüdür' diye bir şey yok; bunu kafalardan silmek lazım. Çoğu ülkede adjuvanlı aşı kullanılıyor. Amerika ilaç şirketleriyle yıllar önce kuş gribi çıktığında aşı anlaşması yapmıştı, ama o aşılar yetmedi, şimdi onlar da adjuvanlı aşı için Amerikan Sağlık Bakanlığ ı ' n d a n onay istiyor. Ben de Türkiye'deki aşıdan oldum.

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Bu aşıların yeterince denenmeden, piyasaya çıkartıldığı ve aşıları öneren DSÖ'nün güvenilirliğinin zedelendiği konuşuluyor. Ne düşünüyorsunuz?

BU AŞILAR ÇOK GÜVENİLİR
Aşıların bütün çalışmaları tamamlandı. Zaten firmaların kuş gribine karşı ön hazırlığı vardı, yalnızca virüs değişti, bu nedenle aşılar hemen çıkabildi. Dünyanın en güvenilir aşılarından biridir. Yine de en ufak şikayetler bile araştırılıyor. Amerika'da aşı olduktan sonra geri geri yürüdüğü söylenen vaka araştırıldı, aşı ile hiç ilgisi olmadığı kanıtladı.

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Türkiye aşıyı kullanan ilk ülkelerden biri... Sizce denek mi olduk?
Aşı Türkiye'den önce Avustralya, Çin, Kanada ve Amerika'da uygulama başlamıştı. Türkiye'nin denek olmasına gerek yoktu.

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. Risk grupları her geçen gün değişiyor, DSÖ yeni risk grupları belirledi mi?
Küçükler ağır geçiriyor. Yaşlılar zor yakalanıyor ama ağır geçiriyor. Hamileler şiddetli geçiriyor, ölümler açısından tehlikeli. Ölümlerin yüzde 40'ında risk faktörüne rastlayamadık. ABD'deki verilere göre şişmanlar da büyük risk altında.

Tarayıcınız bu resmin gösterilmesini desteklemiyor olabilir. 1976'da grip salgını aşısı felçlere neden olmuş. Bu örnek varken sizce aşı konusunda tereddütlerin olması normal değil mi?
1976 model bir arabayla 2009 model bir arabayı düşünün ve karşılaştırın. Artık teknoloji çok değişti. En ufak bir reaksiyon olduğunda inceliyoruz. Aşılar çok güvenilir. Ayrıca 1976'da ortaya çıkan felç riskinin aşılamadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı çok araştırıldı ve bir sonuç alınamadı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi Sağlık Programları Bölümü Direktörü Dr. Nedret Emiroğlu 1987'den beri dünya genelinde enfeksiyon hastalıkları ve aşılama üzerine çalışıyor. Emiroğlu, Ayçin Noyan'ın H1N1 salgını ve aşıyla ilgili sorularını yanıtladı.

- Noyan: Grip senaryolarında son durum nedir?
Emiroğlu: DSÖ her sene dünyada ağ halindeki referans laboratuvarlarında virüsleri izole ediyor. Senaryolar geliştirip sonraki mevsimde hangi virüslerle ilgili salgın olabileceğini tahmine çalışıyor ve aşı önerilerini sunuyor. Kuş gribiyle birlikte mevsimsel grip virüsünde bazı değişiklikler görülmüştü.

- H1N1 beklediğiniz senaryoyla örtüşüyor mu?
Yayılma hızı ve insandan insana geçme özelliği açısından evet; şiddet açısından hayır. Senaryomuzu en kötüsü üzerine kuruyorduk. Kuş gribi çok ağır seyreden ve çoğu zaman ölümcül bir hastalıktı. Ama bulaşması bu kadar hızlı değildi. Tahminimiz yeni virüsün insandan insana hızlı bulaşma özelliği ile çok ağır hastalıklara yol açacağına ilişkindi. O anlamda şanslıyız.

(Röportajın tamamı Newsweek Türkiye'de) Sağlık Bakanı'nın kamuoyunu ikna etmek için basın önünde aşı olduğu sırada Başbakan'ın aşı olmayacağını açıklaması talihsizlik olarak adlandırılamaz. Bir bütün olarak, tutarlı, sürekli ve güven veren politikalar uygulaması gereken yönetsel erkin kendi içinde bile, ikna edici olamayışı basiretsizliktir ve kaygı vericidir. Böylesi bir durumda bu erkin bir Ulusal Pandemiyi yönetme konusunda ne kadar yeterli olabileceği çok tartışmalıdır.

04.11.2009

TTB NİN AÇIKLAMALARI;

BASIN AÇIKLAMASI


Sağlık Bakanı bu pandemiyi -artık- nasıl yönetecek?

Türkiye'nin bir Ulusal Pandemi Planı bulunmaktadır. Birçok ayrıntıyı içeren bu planda, ilgili otorite olarak Sağlık Bakanlığı'nın yeri tartışılmazdır. En az onun kadar tartışılmaz olan bir diğer husus da söz konusu otoritenin topluma güven veren bir ciddiyetle süreci yönetmesidir.

Ne yazık ki bu süreçte Sağlık Bakanlığı'na yönelik ciddi bir güvensizlik hâkimdir. Özellikle aşılama konusuyla birlikte derinleşen güven sorununun 3 Kasım günü Başbakan'ın aşı olmayacağını açıklamasıyla ulaştığı noktanın telafisi mümkün değildir.

Ulusal Pandemi Planı birçok ayrıntıyı içermekle birlikte özel olarak Başbakan'a ait bir hüküm içermemektedir. Genel bir yaklaşım olarak Başbakan'ların sorumlu bir tutum içerisinde olacakları, ilgili otoritenin önerileri çerçevesinde davranacakları ve onları destekleyecekleri kabul edilmiştir. Ancak böyle olmamıştır.

Sağlık Bakanı'nın kamuoyunu ikna etmek için basın önünde aşı olduğu sırada Başbakan'ın aşı olmayacağını açıklaması talihsizlik olarak adlandırılamaz. Bir bütün olarak, tutarlı, sürekli ve güven veren politikalar uygulaması gereken yönetsel erkin kendi içinde bile, ikna edici olamayışı basiretsizliktir ve kaygı vericidir. Böylesi bir durumda bu erkin bir Ulusal Pandemiyi yönetme konusunda ne kadar yeterli olabileceği çok tartışmalıdır.

Aşının faydası, olası yan etkilerin yol açacağı zarardan çok büyüktür. Halkın Başbakan'a rağmen aşı olmaya devam etmesinin anlamı ise herkes için ve her açıdan ümit verici bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ

MERKEZ KONSEYİ

Bu günlerde tüm dünyada görüldüğü gibi ülkemizde de Pandemik İnfluenza salgını yaşanmakta ve ölümler olmaktadır. Risk altında sayıları milyonları geçen bir popülasyon vardır.12 Kasım 2009 tarihinde İstanbul Tabip Odasında ilk toplantısını yapan TTB – Pandemik Bilimsel Danışma ve İzleme Kurulu aşağıdaki hususların kamuoyuyla paylaşılmasına karar vermiştir:

BASIN AÇIKLAMASI

Ciddiyetle Yönetilmesi Gereken Bir Bulaşıcı Hastalık Salgınıyla Karşı Karşıyayız...

Sağlık çalışanları da bu risk gruplarından birisidir.

Her durumda olduğu gibi bu durumda da konuya bilimsel ve tutarlı yaklaşanlar ve bunu başaramayanlar olduğunu gözlüyoruz. Salgının ciddiyeti sadece ülkemizde değil tüm dünyada ve tüm saygın bilim kurum ve kuruluşlarınca büyük bir endişe ile izlenmekte iken, sorumluluk sahibi olması beklenen kişi ve kuruluşlarda salgının ciddiyetine gölge düşürecek ve toplumsal düzeyde olumsuz sonuçlara yol açabilecek nitelikte “kerameti kendinden menkul” bazı yaklaşımlar gözlenmektedir. Bu konuda yapılan haberlerin, demeçlerin, yorum yazılarının incelenmesi ayrı bir çalışma konusudur.

Hareketli tartışmalardan biri de aşılanma konusunda yaşanmaktadır. Aşıların bulaşıcı hastalıklarla savaşta etkinliği bilimsel olarak tartışma götürmeyecek biçimde kanıtlanmıştır. Aşıların yan etkileri sağlanan yararın yanında ihmal edilebilecek denli azdır. Aşılar toplumsal erişime olanak sağlayan ucuz ürünlerdir.

Yalın bir gerçeği dikkatinize sunuyoruz: Ülkemizde salgın milyonlarca kişiyi etkisi altına alacaktır; sahip olduğu riskler ya da virüsün bazı özellikleri nedeniyle ölümler sayısal olarak binleri aşabilecektir.

Sağlık Bakanı'nın kamuoyunu ikna etmek için büyük bir çaba harcadığı, bu amaçla basın önünde aşı olduğu sırada Başbakan'ın aşı konusunda şüphe uyandıran tavrı büyük bir talihsizliktir. Bu ve benzeri durumlarda, açık, tutarlı, sürekli ve güven veren politikalar uygulaması gereken ulusal sağlık otoritesinin kendi içinde bile ikircikli ve kararsız bir durumla yüz yüze kalması toplum için kaygı vericidir.

TTB, bu güven bunalımında topluma güven vermek, korkularını giderecek bilimsel açıklamalarda bulunmak, aşı konusundaki kafa karışıklığını ortadan kaldırmak ve Pandemik İnfluenza konusunda tüm toplumun güven duyacağı sürekli bir bilgi hattı oluşturma kararı almıştır.

TTB-PandemİK (TTB-Pandemik İnfluenza A H1N1v (Domuz Gribi) Bilimsel Danışma ve İzleme Kurulu) alanında akademik ve klinik alanda önde gelen uzmanlar, sağlık iletişimcileri ve tıp eğitimcilerin bulunduğu bilim insanlarından oluşturulmuştur. Bu grupta yer alan uzmanlar Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji, Viroloji, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Halk Sağlığı, Epidemiyologlar ve Yoğun Bakım branşlarında görev yapmaktadır.

Kurul her 15 günde bir izlem ve değerlendirmeler de bulunacak ve pandemi sonlanana kadar sürekli toplanacaktır. Kurul çalışmaları kapsamında Pandemik İnfluenza"yı bilimsel yönleriyle inceleyecek ve gerekli gördüğü durumlarda da uyarılarını kamuoyuyla paylaşacaktır. ABD, AB, Çin, Avustralya ve diğer ülkeler de pandemiye karşı alınan önlemler incelenecek, aşılar hakkında ayrıntılı bilgi verilecek ve risk grupları saptanarak kimlerin öncelikli olarak aşı olması gerektiği konusunda son bilimsel veriler ışığında açıklamalar yapılacaktır.

TTB - PandemİK (TTB - Pandemik İnfluenza H1N1v/Domuz Gribi) Bilimsel Danışma ve İzleme Kurulu Ön Raporu

1. Dünyadaki ve ülkemizdeki pandemik influenza A virusu ile ilgili son veriler, ciddi bir yaklaşım ile yönetilmesi gereken bir durum ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

2. Bu salgına hazırlık için 2005 yılında hazırlanmış Ulusal Eylem Planımız vardır. Bu planda belirlenmiş önlemler ve eylemler kamuoyu ile paylaşılmalı ve uygulamaya geçirilmelidir. Planda değişiklikler yapılmış ise, bu değişikliklerin neler olduğu ve nedenleri kamuoyuna açıklanmalıdır. Ulusal Eylem Planında yapılacak değişiklikler bilimsel kanıtlara dayalı ve uyum içinde olmalıdır.

3. Yaşadığımız İnfluenza A H1N1v grip salgını mevsimsel gribe kıyasla klinik olarak genellikle daha hafif seyretmekle birlikte hastalanan kişi sayısının çok olması nedeniyle ölümler görece çok görünmektedir. Milyonlarca kişinin bu hastalığa yakalanması riski göz önüne alındığında ölümlerin daha da artmasının beklendiğini anımsatıyoruz. Burada aşılama kadar önemli olan bir konu da, durumu ağırlaşan hastalara yataklı tedavi kurumlarında gerekli bakımın yapılması, ihtiyaç duyulan yoğun bakım yataklarının ayrılması ve yeterli solunum cihazının dengeli bir şekilde yurt çapında dağılımının sağlanmasıdır.

4. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgının kontrol altına alınabilmesi ve daha az zararla atlatılabilmesi için başta sağlık çalışanları, okul çocukları, gebeler ve süreğen (kronik) hastalığı olanlar olmak üzere toplumun önemli bir kesiminin aşılanması gerekmektedir. Sağlık hizmeti veren tüm sağlık çalışanları ve okul çağındaki çocukların öncelikle aşılanmaları önemlidir. Salgın sürecindeki çalışmalar, diğer koruyucu hekimlik uygulamalarının, özellikle de diğer aşılama çalışmalarının zayıflamasına kesinlikle yol açmamalıdır. Bu konuda spekülasyonlardan özenle kaçınılmalıdır.

5. Ülkemizde uygulanan aşılar, AB üyesi ülkelerde kullanılmaktadır. Bu aşılar Dünya Sağlık Örgütü tarafından lisanslandırılmıştır ve gerekli güvenlik testlerinden geçirilerek uygulanmaktadır. Aynı aşılar, dünyanın birçok ülkesi ile birlikte eş zamanlı olarak ülkemizde de uygulanmaya başlanmıştır. Bu konuda hem sağlık çalışanlarının hem de halkımızın herhangi bir endişeye kapılmasına yol açacak kabul edilebilir bilimsel kanıt yoktur. Bu kuşkular aşılama sürecinde oluşacak yan etkilerin ciddiyetle izlenmesi ve hızla kamuoyuyla paylaşılması ile aşılabilecek niteliktedir.

6. Bu olağanüstü süreç içinde bireyler ve kuruluşlar, kamuya yönelik yapılacak her türlü açıklamada bilimsel gerçekleri ve kamu yararını gözetme sorumluluğu sergilemelidir. Bilimsel dayanaktan yoksun, önlemlerin uygulanmasına engel oluşturabilecek, temelsiz karmaşa yaratabilecek keyfi yorum ve açıklamalardan kaçınılmalıdır. Bu hem yöneticilerin, hem hukukçuların hem de hekim camiasının önemli bir sorumluluğudur.

7. Salgın konusunun toplumla iletişiminin yürütülmesi büyük titizlikle gerektirmektedir. Örneğin yönlendirici olmaktan çok kişileri paniğe sevk eden salgın haberleri, sağlık kuruluşlarında aşırı yığılmalara neden olmaktadır; bu durumda gerçekten hasta olanlar ve olmayanlar aynı koridorlarda ve bir arada muayene sıralarını beklemektedir. Sadece bu gerçeği dikkate aldığımızda bile bu yığılmaların yaratabileceği sorunları daha iyi anlayabiliriz. Bu nedenle bir yandan sağlık kuruluşlarında ortaya çıkan koşullara göre düzenleme yaparken, bir yandan da toplum doğru biçimde yönlendirilmelidir: Örneğin sadece sağlık otoriteleri tarafından belirtilen bulguları olanların sağlık kuruluşlarına yönlendirilmeleri, bunun dışında hafif ve olağan bulguları olanların evlerinde dinlenmeleri hem kendi sağlıkları hem de toplum sağlığı açısından önem taşımaktadır.

8. Tüm bu süreçte en kilit önemdeki konu, salgının gidişatı konusunda hızlı ve doğru bilgilendirme olacaktır. Bu açıklığa sadece bilimsel çevrelerin değil, toplumun da ihtiyacı vardır. Hastalığın gidişatı ve alınmakta olunan önlemler ile ilgili bilgiler en yetkin otorite tarafından düzenli bir biçimde kamuoyuna sunulmalıdır. Salgından etkilenen hastaların profili ile etken virüsün özellikleri hakkındaki güncel bilgiler analiz edilmiş olarak bilimsel çevrelerle düzenli paylaşılmalıdır.

9. Açıklık ve bilgilendirmeye dayalı güven ilişkisi, salgının en az zararla atlatılmasında olmazsa olmaz koşuldur. Güvensizlik, eksik ve veya yanlış bilgilerin tüm çabaları baltalamasına, sağlanan tüm ilerlemelerin zarar görmesine yol açabilecektir. Bu konuda hepimize çok ciddi bir görev ve sorumluluk düşmektedir.

10. Salgına bizden önce yakalanmış ülkelerin deneyimleri göstermektedir ki; hastalık en ağır sonuçlarını yoksul kesimlerde, kalabalık koşullarda yaşayanlar da, kronik hastalığı olanlarda ve gebelerde göstermektedir. Bu nedenle koruma önlemleri ve bakım hizmetlerinin başta yoksullar olmak üzere tüm dezavantajlılara öncelikli olarak ulaştırılması için gerekli önlemler alınmalıdır.

11. Hastanelere yığılmaların önüne geçmek için basamaklı sevk zinciri uygulanmalı ve Sağlık Bakanlığı birinci basamak sağlık çalışanlarına bakım ve yönetim bilgi ve lojistiği derhal sağlamalıdır. Birinci basamaktan başlayarak, ikinci ve üçüncü basamak kurumlarda katkı payının kaldırılması halkın sağlık hizmetlerine erişiminin önündeki engelleri azaltacak, gereksiz acil servis başvurularını azaltacaktır. Devlet bu hastaların tedavi giderlerini karşılamalıdır. Ayrıca hatırlatmak isteriz ki özel sigorta şirketleri H1N1'i kapsam dışında bırakmaktadır. Bu nedenle devlet bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir.

12. Laboratuar tanısı imkânları kamu eliyle genişletilmeli, salgının ticarileştirilmesinin önüne geçilmelidir.

13. Kişisel korunma önlemleri olarak el yıkama sıklığının arttırılması, kişiler arası yakın temasın mümkün olduğunca azaltılması, hastaların maske kullanması, kalabalık ortamların sık havalandırılması, aşırı yorgunluk ve uykusuzluktan kaçınılması ve dengeli beslenmeye özen gösterilmesi sayılabilir. Milli Eğitim Bakanlığı"nın okullara taze meyve dağıtarak dengeli beslenmeye katkıda bulunması yararlı olacaktır.

14. Aşıların bulaşıcı hastalıklarla savaşta etkinliği bilimsel olarak tartışma götürmeyecek biçimde kanıtlanmıştır. Aşıların yan etkileri sağlanan yararın yanında ihmal edilebilecek denli azdır. Aşılar toplumsal erişime olanak sağlayan ucuz ürünlerdir. Çiçek hastalığı aşı ile tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Tüm dünyada çocuk felci ve kızamık hastalığına karşı benzer bir savaş verilmekte, tam başarıya her yıl bir adım daha yaklaşılmakta; milyonlarca insanın sağlığı korunmaktadır. Henüz bu yılın Nisan ayında tanımlanan ve kısa sürede tüm dünyayı saran bir virüse karşı bu hızla aşı geliştirilebilmiş olması bir şanstır ve gelecek için umut verici bilimsel bir başarı olarak değerlendirilmelidir.

Türkiye bugünden tezi yok, kendi aşılarını üretmek için AR-GE yatırımı yapmaya başlamalıdır. Aşı üretimi için gerekli bilgi birikimi ve insan gücümüz yeterlidir. Sağlık Otoritesi bu stratejik ürünün üretilmesi kararını ivedilikle vermelidir.

15. Bağışıklama hizmetlerinin topluma sunulması sayesinde sadece kişisel düzeyde bağışıklık sağlanmamakta; eğer aşılanma yaygınlığı belirli bir orana ulaştırılabilirse, hastalığın kişiler arasındaki geçişi de azaltarak toplum içindeki yayılımı da önlenmektedir. Bu sayede hastalığın ölümcül riskler yaratabileceği riskli grupları koruyucu özellikte bir toplumsal bağışıklık da gelişir. Önemli bir faktör de şudur; grip virüsü hızla değişiklik gösterip yeniden hastalandırıcı özellikler kazanabilen bir virüstür. Hastalık yayılımı azaldıkça bir virüsün diğer grip etkenleri ile karşılaşma olasılığı da azalacak, böylece yeni grip virüslerinin ortaya çıkış olasılığı düşecektir.

16. Eğer bir kişi farkında olmadan bu hastalığı geçirdiyse, aşının onun üzerinde nasıl bir etkisi olabileceği sorusuna da yanıt vermek istiyoruz: Bir hastalığı geçirmemek bağışıklık kazananlarda, o hastalığa karşı aşı yaptırmanın bir zararı olmadığı bilinmektedir. Kişi bağışık olduğu için etkenle karşılaşmanın onun için zararlı bir sonucu olmayacaktır.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

TTB - PandemİK İnfluenza AH1N1v (Domuz Gribi) Bilimsel Danışma ve İzleme Kurulu Üyeleri ve Görevleri

Prof. Dr. Feride Aksu Tanık

A.Ü. Ankara Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD, TTB Merkez Konseyi II. Başkanı-B

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri