Aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu 24 Ocak 1993’te yitirdiğmiz Uğur Mumcu, bugün tüm yurtta etkinliklerle anılacak. Mumcu’nun yıllar önce yolsuzluk ve bağımsız yargı temalarıyla kaleme aldığı konulara baktığımızda güncelliklerini nasıl hâlâ koruduklarına şahit oluyoruz. Cumhuriyet Gazetesi, Mumcu'nun yıllar önce kaleme aldığı yazıların, bugünkü güncel olaylarla nasıl birebir örtüştüğünü gösteren örnekler verdi.
“... Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez... Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi milyarder. Yalnızca Türk Lirası ile milyarder değil bunlar, dolar milyarderi, mark milyarderi olmuşlardır birçoğu. Oh ne kolay!.. Çek bir besmele, gelsin paralar... Finans kuruluşları, şirketler ve bu finans kuruluşları ve şirketler aracılığı ile kazanılan milyarlar... Elhamdülillah Müslümanız!.. Elhamdülillah milyarderiz!... Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız da tarikatlarda... Bir üçgen bu... Ticaret, siyaset ve tarikat üçgeni... Bunlar dindarın sahtecileridir. Zavallı yoksul Müslüman yurttaşların kanlarını emenler de bunlardır. İnanç sömürücüleridir bunlar... Atatürk’ün laiklik ilkesinin ne kadar yararlı, ne kadar gerekli olduğunu, bu din sahtecileri ortaya çıkınca daha iyi anlıyoruz...”
Yalnız bu değil elbette... Gazetecilik yaşamını yolsuzlukla savaşıma ayırmış bir isim olan Mumcu, bugün tartıştığımız konulara ışık tutan onlarca kaleme almıştı. Bunlardan bir diğeri, 22 Mart 1976 tarihli, “Çete...” yazısıydı. Mumcu, o yazısında “Bazı ülkelerde, bazı kimseler, devleti soymak için, politikacı kılığına girerler. Bunlar partilerde, Parlamentolarda boy gösterirler. İthalat, ihracat, banka soygunu gibi işleri siyasal ilişkilerle yürütürler. Bunlar da çetedir. Çetelerin en aşağılığı da bunlardır. Bunlar yüzlerine, devlet adamı maskesi takıp halkı soyarlar. Allah’a çok şükür, memleketimizde böyle çeteler yoktur...” diyordu.
‘Solcuyla vur, öldür; sağcıysa sırtını sıvazla’
Yine 15 Ocak 1976’daki “Bir Örnek” başlıklı yazıda, devletin nasıl devlet olmaktan çıkacağını özetliyordu:
“...Bir toplum böyle çöker işte. Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur. Yasanın yerini Allah alır, korkulur. Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller kollar bağlanıp götürülür. Vuran vurur, öldüren öldürür ve bütün bunlardan sonra bir ‘çete’ gelir ve devleti teslim alır. Solcuysa, vur, öldür, havan ateşi aç, yol ortasında sırtından kurşunla, işkencede öldür, hücrelere at; sağcıysa, sırtını sıvazla, parlamento kürsüsünden savun, mahkeme tutanağında öv... Devlet bu mudur? Bu mudur devlet?..”
‘Bir gün sıra Genelkurmay başkanlarına gelir’
Onlarca yazısıyla bugüne ışık tutan Uğur Mumcu’nun 26 Nisan 1989 tarihli “Hukuk Devleti” başlıklı yazısıyla bitirmek bu yazı için en ideal son olacaktır:
“...Bir kişiye yapılan haksızlık bütün topluma karşı işlenen bir suç olarak görülmedikçe, bu gibi olaylarla daha çok karşılaşırız. Hukuk devleti ve yargı güvencesi herkese gereklidir. Sıradan yurttaşlara olduğu kadar, bir gün cumhurbaşkanlarına, başbakanlara, bakanlara, Genelkurmay başkanlarına ve generallere de!..”
Mumcu işte bu yazıları nedeniyle ölümsüzdür...
Haberin Tamamı için aşağıdaki linke tıklayınız...
http://www.haberartibir.com.tr/canli-yayin-s8.html
http://www.haberartibir.com.tr/gundem/21-yil-oldu-h5247.html