ANNELER EVLATLARINIZA SAHİP ÇIKIN
“KİM NE YAPARSA YAPSIN YARINLAR SİZİN “ DİYE BİLSEM KEŞKE.
Siyasetteki sultan aldı başını gidiyor. Sultanlığını, saltanatını yaşarken kendine karşılık veren itiraz eden kim ne varsa elbette ismine uygun talimat veriyor. “KELLESİNİ UÇURUN”, elbette henüz bu boyuta ulaşmadı ancak böyle devam ederse yakındır bu talimatta. 12 Eylül Anayasa değişimiyle özgürleşen, tam demokrasiye dönüşen, darbecilerden hesap sorulan Türkiye’de kulaklarımıza yer yapan “ yarınlar bizim” şarkısında söylenen sözlerin yerine gençliğe her gün daha fazla baskı, her gün şiddet daha fazla geliyor. Haksızlık yapmayalım bu gençlik elbette bütün üniversite gençliği değil özel koruma altında üniversitelerde borusunu öttüren bir kesimde mevcut. Bu kesim sulu gözlerle her yerde AKP’lilerin anlattığı mağdur kesim yani malum kesimin dışında her öğrenci iktidar için potansiyel düşman o zaman gereğini yerine getirmek lazım. Her yerde her koşulda saldır.
Televizyonda izliyoruz Başbakanı protesto için İstanbul’a giden üniversite gençlerine biber gazı atan polis daha sonra da baba şefkatiyle su sıkıyor gençlerin üzerine. Halbuki sık sık biber gazına maruz kalmamız nedeniyle çok iyi öğrendik ki biber gazı yiyenlerin yüzünü su ile yıkamak çok daha zarar verici çok daha tehlikeli. Ama görüntü oya birileri belki vuruyor, dövüyor, yerlerde sürüklüyor ama bakın bu poliste yumuşak yürekli sahip çıkıyor bakın bakın suyla yüzünü yıkıyor gencin görün diyor adeta.
İşte İmam Hatip Okulu mezunu olmak bence burada devreye giriyor. Belki oradan mezun olanlar asıl işleri olan okuduğu eğitimin gereğini yerine getirseler hiç tartışılmaz bir meslek olur. Çünkü internet sayfalarına bakıldığı takdirde İHL mezunları nerede görev yaparın yanıtı açıktır. Evet ileri demokrasilerde herkes her makamı işgal eder mi sorusunun karşılığını tam olarak bilmiyorum. Ancak bildiğim ve siyasi iktidarın başının ülkede yapılan uygulamalardan gördüğüm kadarıyla herkes bir ülkeyi yönetemez bazı özellikler gereklidir ülkeyi yönetmek için Her üniversite mezunu elbette demokrat değildir ancak müspet bilim bir yerde sadece din eğitimi almış insanları sıkıştırır. Bu tempoda “SULTAN” olarak devam edemez yönetim biçimine. Kim İHL Mezunu olmak istiyorlarsa bu okullarda eğitim alabilir ama bilmeliler ki onların yapabilecekleri işler sınırlıdır. Her gün yeni bir icat yapılan, dünyayı bir ekran içine sığdıran günümüzde bu kadar genç nüfusu olan bir ülkede İHL Mezunu bence başbakan olamaz, ülkeyi bu kadar sığ bir eğitim alan kişiler idare edemez. Çünkü din bilimle çok iç içe değildir. İnanç ayrı bir şeydir, Din Eğitimi ayrıdır. Hiç kimsenin inancına müdahale etmeyi ( kendi yaşıyorsa)uygun görmüyorum ama uygun görmediğim diğer şeyde bu ülkeyi yönetenlerin din eğitimi alıp başbakan makamında bulunmasıdır.
Ömrümüzün belki de geri kalan sınırlı bölümüne hazırlanırken bizler için bitmeyen bir yolculuk oldu bu dayak, baskı, eziyet, acı çekilen yolculuk. Bizler 1970’leri 14 yaşımızda yaşadık. Belleğimize 3 fidanın resmi ve ismi kazındı. 80’li yılları yaşadık evde, sokakta, ailede, arkadaşlar arasında en acımasız en korkunç acılar içinde. 1993, 2 Temmuzu yaşadık, itiraz ettik caddelerde saçlarımızda tutularak sürüklendik 46 yaşımda televizyon karşısında oturmuş seyrederken günümün belgeselini kendimi gördüm sokaklarda sürüklenirken. Şimdi bu aralar televizyonu açtığımda karşımda sevgili yeğenimi görüyorum ayni benim konumumda. Dayak var, mahkeme var, horlama var.
Yani ben yaşamıma aynen devam ediyorum benim çocuklarım, yeğenlerim de ayni benim yaşadıklarımı yaşamaya devam ediyor.
Sıra yazımın sonuna geldi 12 Eylül Referandum öncesi “EVET, EVET, EVET” diye çığlık atan bizim eskiler, 12 Eylül sonrası mesaj yollayarak 12 Eylül zaferini kutlayan bizim eskileri kutlama zamanı geldi şimdi. Kutlarım bu güne katkılarından ötürü onları. Muhtemelen bizler dayak yerken de seyirciydi bir kısmı ellerinde buzlu viskilerini içerken yazıyorlardı Sosyalizmin tarihini 12 Eylülde de referandumu yazdıkları gibi.
ANNELER ŞİMDİ DİKKAT! DİYORUM; ÇOCUKLARIMIZ EN DEĞERLİ VARLIKLARIMIZDIR. EĞER ONLAR BİZİM VERGİLERİMİZLE MAAŞLARINI ALAN POLİSLERDEN BÖYLESİNE DAYAK YİYORLARSA SİZLERDE ESKİDEN OKULA TESLİM EDİLİP ÖĞRETMENE DEDİĞİMİZ GİBİ “ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” DİYORSANIZ BİZLER ANALIK DUYGUSUNUN ÖNÜNE KORKUYU GEÇİRMİŞİZ DEMEKTİR. DUR DİYELİM BU SÖYLEME EVLATLARIMIZIN YANINDA OLALIM.
ŞİMDİ DE ANASI OLMAYAN GENÇLERE SESLENİYORUM; BEN VE BENİM GİBİ BİNLERCE KADIN SİZLERE ANA OLMAYA HAZIRDIR HER ZAMAN.
YARINLAR GENÇLERİN OLMALIDIR. (Belki bana bunların bir kısmını yazdıran çocuklarımın söyledikleri ve kendi iç muhasebem olabilir.)06.12.2010
Emel SUNGUR