İlhan Selçuk'un gözaltına alınış şekli, gazeteci örgütleri tarafından yapılan bir açıklama ile protesto edildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin gözaltılarla ilgili açıklaması şöyle ...
Ergenekon Soruşturması çerçevesinde yeni gözaltılar olduğu açıklandı. Bağımsız Türk yargısı, ihtiyaç duyduğunda her Türk vatandaşını gözaltına alarak yargılayabilme hakkına sahiptir.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak, yargının bu hakkına saygı duyuyoruz.
Ancak, özellikle kim olduğu bilinen, adı Türkiye'nin en eski yayın organı Cumhuriyet ile özdeşleşen, yaşamı evi ile gazetesi arasında ve iki resmi koruma eşliğinde geçen 83 yaşındaki gazeteci İlhan Selçuk'un evinin basılarak, sabaha karşı gözaltına alınmasının gereğini anlamış değiliz.
Hrant Dink davası zanlılarına karakolda bayraklı pozlar verdirildiği görüntüler hafızalarda çok taze duruyor.
Bunu hatırlayınca, İlhan Selçuk'a gösterilen muameleyi anlamakta daha büyük güçlük çekiyoruz.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin bağımsız Türk yargısına güvenini bir kez daha anımsatmak isteriz... Konunun takipçisi olacağımızı duyururuz...
ÇGD :İlhan Selçuk"un gözaltına alınması muhalif basını sindirme eylemidir
ÇGD Genel Başkanı Abakay: Bu uygulamalar darbe dönemlerini hatırlatıyor
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay"ın açıklaması şöyle:
Demokrasiyi, insan haklarını, Avrupa Birliği kriterlerini hiç ağzından düşürmeyen AKP iktidarında, bu sabaha karşı evler, basın yayın organları basılıyor.12 Mart ve 12 Eylül Darbe dönemlerindeki uygulamaları hatırlatan gözaltına almalar yaşanıyor. Bu kapsamda meslektaşlarımız Cumhuriyet Gazetesi Yazarı İlhan Selçuk, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhat Bolluk ve gazeteci Adnan Akfırat ile birlikte çok sayıda kişi gözaltına alınıyor.
Öğrenilen ilk bilgilere göre, bu meslektaşlarımız Ergenekon adı verilen operasyon çerçevesinde gözaltına alınmış, bürolar bu nedenle aranmıştır.
Savcılığın gerekli gördüğü konularda ve davalarda ihtiyaç duyduğu kişilerin ifadesine, bilgisine başvurma hakkı kuşkusuz vardır. Ancak bunun darbe dönemlerinde yaşanan "geceyarısı " ya da "sabaha karşı operasyonları " ile yapılmasının artık gerilerde kaldığını sanıyorduk.
Bilgisine ya da ifadesine başvurulması istenen meslektaşlarımız çağrılmaları halinde savcılığa gidip ifade verebilecek kişilerdir. Bu yol varken, korku filmleri, darbe senaryoları düzenlemek düşünce, basın özgürlüğünü zedelediği gibi Türkiye"nin itibarını da yaralamıştır.
Öte yandan Gözaltına alınan meslektaşların ortak özellikleri ise yazılarıyla, yayınlarıyla, açıklamalarıyla bugünkü iktidara, bu iktidarın uygulamalarına karşı olmalarıdır. Bu durum ise muhalif yazarlara, yayıncılara, muhalif basına karşı bir sindirme ve korku salma eylemidir.
Gazeteci arkadaşlarımıza yönelik bu ilkel uygulamaları şiddetle kınıyoruz.
Meslektaşlarımızın en kısa sürede serbest bırakılmalarını beklemekteyiz.