Gidişatın sonu yokluk
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin uzun yıllardan beri çok ciddi bir 'sarmal'la hayatını devam ettirdiğine işaret ederek, "Bu sarmallar nedir diye sorulduğunda aklımıza Avrupa Birliği sarmalı, ABD sarmalı, IMF sarmalı gelmektedir" dedi. Meltem TV'de dün akşam yayınlanan 'Siyaset Özel' programında Türk medyasının tanınan isimlerindem Gülgün Feyman, Behiç Kılıç, Muharrem Bayraktar ve İlhan Gültekin'in sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Baş, iç ve dış politikalarımızda bulunan etkenlerin hepsini siyasi ve devlet hayatımızda da gördüğümüzü dile getirdi.
Türk siyaseti nasıl etki altına alınıyor?
BTP Genel Başkanı, şunları söyledi: "Avrupa Birliği durup dururken sizin içinize sirayet etmiyor. Yani iç politikamız, dahiliye politikamız Avrupa Birliği görüşleri istikametinde gündeme gelirken; Avrupalı gelip de başbakan olarak, içişleri bakanı olarak, bakanlar kurulu olarak bunu yapmıyor. Ne ile yapıyor bunu? Türkiye'deki siyaset ile birlikte bunu yapıyor. İşte bu AKP'dir, CHP'dir, MHP'dir, SP'dir vesaire... Daha... Mesala bizim hariciye politikamıza bakıyoruz, noktası virgülüne ABD'nin talimatlarıyla dolu olan bir hariciye politikası görüyoruz. ABD'den faraza bir hariciye vekili gelip de, bunu siz böyle yapacaksınız demiyor ama uygulamada baktığımız zaman sanki Türkiye hariciye konularında ABD'nin bir kopyası. Ne ile bunu icra ediyor? Türkiye'de, bizim partilerimizle beraber. Dikkat ederseniz belli zamanlarda belli aralıklarda hemen hemen bütün partilerin başkanları ekipleriyle beraber bu dediğim ülkelere giderler, seyahat ederler, gelir millete de hiç bir şey anlatmazlar ve bunları hayatlarına geçirirler."
Gidişatın sonu yokluk
Türkiye'nin çoktan bağımlı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Siz kendi başınıza bir ekonomik politika yürütebiliyor musunuz?Yürütemiyorsunuz, niye? Çünkü IMF'nin talimatlarıyla ekonomisini tanzim eden Türkiye var önümüzde. Türkiye gerek tarımda, gerekse de hayvancılıkta, madencilikte, ticarette, sanayide, iç işlerimizde, hariciye politikamızda, milli eğitimimizde tamamen kuşatıldı. Onun için 'Türkiye'nin yepyeni bir anlayışa ve siyasete ihtiyacı var' dedik. Bağımsız bir politikaya, bağımsız bir siyasete, bağımsız bir olguya ihtiyacı var. Biz yola çıkmadan önce de çok samimi konuşuyorum, merhum Ecevit başta olmak üzere şuan da merhum olan bazı siyasi büyüklerin de bulunduğu topluluklara hazırladığımız dosyalarımızı, raporlarımızı getirdik. Ülkenin bu gidişle on yıl sonrası, yirmi yıl sonrası karanlıktır. Niye biz kendi insanımızı yetiştirmiyoruz, kendi hariciyemizi devreye koymuyoruz, kendi dahiliye politikalarımızı ortaya koymuyoruz? Binanaleyh bu gidişatın sonu milletin ve devletin yokluğu manasına gelir. Bizi dinlediler, raporlarımıza baktılar doğrudur dediler ama aradan zaman geçti, baktık ki eski tas eski hamam. 'Bize iyi dediler' ancak yine eskisi gibi devam ettiler. Bunun üzerine bir siyasi kadro olarak ortaya çıkma durumunda kaldık. Biliyorsunuz biz 1980 sonrasından ta günümüze kadar bir kültür hareketiyiz. Hakikaten yetişmiş mümtaz arkadaşlarımız var, çok sayıda öğretim görevlisi kardeşimiz var, öğretmenlerimiz var, mühendislerimiz var, hukuk sahasında hakikaten söz sahibi arkadaşlarımız var. Hangi sahada olursa olsun bunlar bir düşüncenin, milli bir oluşun, bir çilenin mahsulü olan insanlardır. Dediler ki: Bu böyle olmaz. Türk milletinin çıkarları ne, o zaman bunu hayata geçirmek için bir politika vaaz etmemiz lazım, milletimize bunu deklare ederi,z anlatırız, milletimizde bunu beğenirse evet der yola çıkarız. Bağımsız Türkiye Partisi'nin ortaya çıkış tarzı bu."
Kopyacı değil, tez sahibiyiz
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş; IMF, ABD, AB kopyacısı olmadıklarının altını çizerek, şöyle devam etti: "Bunlara karşı olduğumuz sadece duygu, düşünce, fikir olarak değil; 'sen karşısın ama Avrupa Birliği'nin ekonomisine karşılık senin ne alternatifin var, ABD'nin ekonomisine karşılık senin ne alternatifin var?' sorularından yola çıkarak biz tezlerimizi hazırladık. Bunun üzerine Milli Ekonomi Modeli dediğimiz modeli işte biz o günlerde vaaz ettik, kitap haline getirdik, tez haline getirdik. Bizi dinleyen insanlar, 'bunlar bizi diğerleri gibi aldatıyor, yanıltıyor' demesinler diye de uluslurarası kongrelerde gündem ettik. Yedi tane uluslararası kongre yaptık. Niye yaptık? Şu Milli Ekonomi Modeli tezine. 400'e yakın bilim adamı görüşlerini ortaya koydular. Ekonomi tarihinde olmayan görüşü biz buraya getirdik. Biliyorsunuz bütün ekonomiler, üretime endekslenmiş modellerdir. Oysa bizim modelimiz tüketim endeksli modeldir. Yani nereden yola çıktık biz; fakirden, fukaradan, hamaldan, çöpçüden, işçiden, memurdan, emekliden, tarım kesiminden, orman kesiminden, hayvancısından bunlardan yola çıktık. Tüketen insanın tüketebilme kabiliyeti nasıl olabilirliliğini düşünerek biz bunu vaaz ettik. Hakikaten çok da ilgi gördü. Her konu aslında başlı başına orijinaldir. Onun için bizim partimiz hiç bir zaman bir CHP'ye benzemez, MHP'ye benzemez, AKP'ye zaten hiç benzemez. Başlı başına bir tezdir, başlı başına bu milletin verileriyle, olgularıyla oluşmuş bir mantalitenin, bir görüşün, bir tezin adıdır. O tezide hayata aktarabilmek için bir kadro kurulmuştur o da Bağımsız Türkiye Partisi'dir."