YANARIM ,YANARIM DA!
Sezen Aksu'nun "Yanarım,yanarım tutuşur yanarım"
parçasından değil ,bambaşka bir şeyden bahsedeceğim.
Bugün ağbim Orhan Yücel'in Ordu Hayat gazetesinde
yazmış olduğu bir yazısından alıntı yapmak istiyorum.
Yazının başlığı;"yanarım,yanarım da" idi.
Hikaye şöyle.
Hemen hemen her hafta,hem Cuma namazını kılmak hem
de alış veriş yapmak üzere köyünden kalkıp ,at
sırtında kasabaya giden bir ağa,yol üzerindeki
"meczup"görüntülü bir vatandaşın yalvarmalarına
dayanamayıp atının arkasına almış.Tenha bir yere
geldiklerinde ,bu pejmürde kılıklı adam,çıkarmış
hançerini dayamış ağanın boğazına.
Uzatmayalım nesi var nesi yok almış.
Sonra ağayı aşağı indirip ata da el koymuş.
Tam gidecekken,şöyle demiş ağa:"Sana acıyıp
atıma aldım.Paralarımı aldığına yanmam.Üzerimdeki
elbiseyi aldın,ona da yanmam.Atımı gasp ettin,ona da
yanmam.YANARIM YANARIM DA ;senin gibiler yüzünden,
yeryüzünden merhamet kalkar ,işte ona yanarım"
Önceki dönem Enerji Bakanı'mız olan Sayın Hilmi Güler konuşmalarının birinde kürsüye çıkınca şunu anlatmıştı:"Adam konuşma metnini hazırlamış ve cebine
koymuş.Konuşmak için kürsüye çıkmış ve konuşmaya başlamadan önce hazırladığı notu bir türlü bulamamış. Baktı ki çersi yok notu bulamıyor ve salondakilere dönüyor ve şöyle diyor: Az önce size ne söyleyeceğimi bir ben bir de Allah biliyordu. Şimdi sadece Allah biliyor."
Benim bu yazımla ne söylemek istediğimi hem ben, hem Allah,hem sizler de tahmin edebiliyorsunuz.
Siyaset çok kaygan olan bir zemin demektir. Daha doğrusu politikanın latince açılımı budur.
Ama dün TBMM de yaşanan olaylardan sonra bu zemini nasıl adlandıracağımı da bilemiyorum.
Sayın Başbakan senin elinden tutmuş , seni meclise taşımış, seni Bakan yapmış ve daha daha nerelere getirimiş ve sen O nu en önemli gününde arkadan vuruyorsun.Merhametten
maraz böyle doğar. Ondan sonra da kimsenin kimseye güveni kalmaz.
Ağa'nın dediği gibi,yanarım yanarım da,senin gibiler yüzünden , yeryüzünden MERHAMET kalkar ona yanarım.