MÜSLÜMAN TOPLUMLARIN TEMEL AÇMAZI KUR’ANI ANLAYAMAMAK (14)
İslam Anti Emperyalizmdir
Kur’an’ın ve Sahih sünnetin yol gösterici öğütlerini dikkatlice gözlemleyen herkesin ilk dikkatini çekecek hususlardan birisi de hiç kuşkusuz , yalnız Allah’a kulluğu öne çıkaran
ve Allah’tan başkasına kulluğun önünü kesen hürriyet anlayışına verilen önemdir. Müslümanların kendilerinin ve ülkelerinin hür olması gerektiği ilkesi olarak da ifade edilebilecek bu husus İslam inanç ve düşünce yapısının olmazsa olmazıdır.
“La ilahe” ve “İyyake na’büdü “ gibi Kur’an ifadeleri ile ortaya konulan bu ilkeler, müminler için Allah’tan başka, önünde boyun eğilecek,kulluk edilecek ve mutlak bağlılık gösterilecek varlık,güç ve iktidar bulunmaması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Tevfik Karabulut
Onun içindir ki;
En geniş özgürlük Allah’tan başkasına kul olmamaktır
*Allah’a kul olmanın gerekleri olarak ifade edilen ibadetler, hayatın bütün alanlarında ve bütün toplumsal ilişkilerde Allah’ın rızasına ve dolayısıyla insanların ve diğer canlıların yararına davranma sorumluluğu olarak ifade edilmiştir.Hayatın bütününü kucaklayıcı bu bakış açısı ,insanı Allah’tan başkasına kulluğa boyun eğmeye mecbur eden bütün zayıflıklardan uzaklaşma adına çaba göstermeyi,ibadet kavramının ayrılmaz bir parçası olarak görmeyi gerekli kılmaktadır.Fertlerin ve toplumların güçsüzlüğünün ve boyun büküklüğünün en büyük sebepleri arasında bulunan cehalet,fakirlik –ekonomik geri kalmışlık, ahlaki zaaflar,milletler arası rekabette önemli etkenler olan siyasi, kültürel, bilimsel, teknolojik ve askeri alanlarda güçsüzlükten kurtulma adına yapılması gereken her şey aslında Allah’tan başkasına kul olmaya engel olma adına yerine getirilmesi gereken sorumluluklar arasındadır.Yani ibadetin gereğidir.
İslam’ın olmazsa olmazı zulme ve zalime karşı duruştur
İslam’ın olmazsa olmazı zulme ve zalime karşı duruştur
* Müslüman toplumların yaşadığı topraklarda zulme son verme adına yapılması gereken her şey Müslümanların birincil derecede sorumlulukları arasındadır.Zira Kur’an’ın ifadesiyle Allah zalimleri sevmez.Bu bakımdan haksızlık etmeme,zulmetmeme,baskı,zulüm ve işkenceye alet olmama,zulme boyun eğmeme,haksızlığa razı olmama ,Veda hutbesinin de mesajları arasında bulunan,Müslüman için olmazsa olmaz tavsiyelerdir.Zulme son verme sorumluluğunun ayrılmaz bir parçası hiç kuşkusuz adaleti hakim kılmaktır.Çünkü Allah,insanlar arasında adaletle hükmedilmesini ister. Hatta İslam inanç ve düşünce yapısının yol gösterici öğütlerine göre adalet devletin temelidir.
Irkçılık ve ayırımcılık İslam tarafından yasaklanmıştır.
Irkçılık ve ayırımcılık İslam tarafından yasaklanmıştır.
*İslam inanç ve düşünce yapısı her türlü ırkçılığı ve cinsiyet ayırımcılığını reddeder. Çünkü bütün insanlar Hz.Adem ile Havva’nın soyundandır ve Kur’an’ın ifadesiyle Allah’ın kendilerini yer yüzünün halifesi olarak belirlediği, ” ya eyyühen nas:ey insanlar “ ilahi mesajının eşit muhatabı varlıklardır. Kur’an’ın ifade ettiği üstün olma veya olmama ölçüsü Allah’ın rızasına uygun yaşama veya yaşamamadır.
İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.
*Kur’an ve sahih sünnetin yol gösterici öğütleri ,insan ve toplum ilişkilerinde,başkalarına zarar vermemeyi temel ilke olarak ortaya koyar.”İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.” öğüdü yalnızca kendi çıkarı için çaba göstermeyi doğru bulmaz.Bu bakımdan başkalarının malları,canları dahil her türlü hukukuna tecavüz Müslümana yasaklanmıştır.
Mal ve servet meşru olmalı ve gerektiğinde diğer insanların da yararına kullanılmalıdır.
*İslam inanç ve düşünce yapısı çalışmayı,üretmeyi,serbest ticareti ve doğal olarak kazanmayı teşvik eder.Zira gelişmenin ve insanların refah içerisinde yaşamasının olmazsa olmazı ekonomik gücün yüksekliğine yani sürekli ilerlemeye olan ihtiyaçtır. Ama bütün bu alanlarda insanları teşvik ederken şu uyarıları yapar ve bunlara mutlaka uyulmasını ister.
-Kazanç meşru olmalıdır.Yani başkalarının mallarını veya servetlerini haksız şekilde ele geçirme asla hoş görülmez.Anlaşılan ifadeyle söyleyelim.Başkalarının mal ve servetlerini sömürme yoluyla kazanç sağlama yasaklanmıştır.Bunun içindir ki,faiz-riba,tekelleşme sağlayarak piyasalara egemen olup fiyatları istediği gibi belirleme,devletlerin veya toplumların yönetimlerini çeşitli yollarla etki ve kontrol altına alarak ülke kaynaklarını ele geçirme yasaklanmıştır.
-Mal ve servetin gerçek sahibinin Allah olduğu,ona sahip olanların aslında sadece birer emanetçi olduklarının bilinci içinde hareket etmeleri istenmiştir.Yani gerektiğinde bu mal ve serveti diğer insanların da yararına kullanma tavsiye edilmiştir.Zira diğer insanların yokluk içinde olduğu,insanca yaşayamadığı yerde mal ve servet sahiplerinin var sayılan huzur ve mutluluklarının da aldatıcı olabileceği öngörülmüştür.Zekattan,sadakaya kadar sayısız tavsiyenin altında yatan temel etken budur.
İslam’ın hedefi,dünyada barışın hakimiyetini kurmaktır
*İslam,kelime anlamı barış olan bir dinin adıdır.İslam inanç ve düşünce yapısının hedeflediği dünya,kendisiyle,çevresi ve diğer insanlarla,Allah’la barışık,ölümden sonraki hayatı yani ahireti bilen insanların yaşadığı,barışı ve huzuru yakalamış bir dünyadır.Kur’an’ın yol gösterici ilkelerine inanan,o ilkeleri diğer insanlara aktaran ama inanmaları için onlara dayatmayan aksine diğer inançlara ve onlara bağlı olanlara da saygı duyan ve “leküm diniküm veliye din:senin dinin sana benim dinim bana”,”La ikrahe fi’ddin:dinde zorlama yoktur.” diyen bir öğretiler bütünüdür.Onun içindir ki Müslümanlar fethettikleri yerlerde diğer inanç mensuplarına,onların ibadethanelerine dokunmamışlardır. İslam’ın yayıldığı ve bin dört yüz yılı aşkındır Müslüman toplumların egemenlik coğrafyası olan Ortadoğu topraklarında hala önemli sayılabilecek bir Hristiyan nüfusun varlığını sürdürebilmiş olmasının sebebi bu engin hoş görü ve birlikte barış içerisinde yaşayabilmeye olan inançtır.
İslam sömürgeleştirmenin değil gönülleri fethetmenin peşindedir.
*İslam inanç ve düşünce yapısının öngördüğü fetih anlayışı,sömürge edinme amaçlı olmayan, Allah’ın dinini yayma ve insanların gönüllerini kazanma amaçlı bir fetih anlayışıdır.Onun içindir ki yüz yıl gibi kısa bir sürede üç kıtada yayılabilmiş ve dünyanın geri kalmış toplumları durumunda olan mensuplarını bir anda dünyanın en gelişmiş.en güçlü toplumları haline getirebilmiştir.Bu gün Müslüman toplumların bütün geri kalmışlıklarına,ekonomik,askeri,siyasi,bilimsel ve teknolojik alanlarda bütün geri kalmışlıklarına rağmen İslam’ın en hızlı ve en fazla yayılan din olmasının altındaki temel sebep de hiç kuşkusuz budur.İslam’ın gönülleri ve aklı muhatap alan,insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayıcı ilkeleri bütün zorluklara ve yanlış anlamalara rağmen insanlık için cezbedici olma özelliğini sürdürmektedir.
İslam dünyasının bu günkü durumu müslümanların utancıdır
*Bu gün,Müslüman toplumların büyük çoğunluğunun doğrudan veya dolaylı olarak dönemin emperyalist güçlerinin etki alanında bulunması,bağımsız davranabilme yeteneklerinin bulunmaması veya sınırlı olması,yer altı ve yer üstü kaynaklarının ve ekonomik varlıklarının önemli bir kısmının küresel egemenlerin kontrolünde bulunması hiç kuşkusuz İslam dünyasının ve dolayısıyla Müslümanların utancıdır.
Ne acıdır ki Müslümanlar;
-İslam inanç ve düşünce yapısının ,emperyalizmin panzehiri olduğundan habersiz,zulmün ve sömürünün bulunmadığı,barış içerisinde yaşanabilir bir dünyayı sağlayacak ilkelerin Kur’an ve sahih sünnet ile ortaya konan ilkeler olduğunun bilincinde değillerdir.
-Müslüman toplumlar ,kendileri ve ülkelerini tam bağımsız hale getirme sorumluluğunun birincil sorumlulukları olduğunun bilincine varmadıkça içinde bulundukları bu hazin durumdan kurtulamayacaklarını bilmelidirler.
-Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyalarda küresel işgalciler tarafından her gün öldürülen veya onların yarattığı fitne ortamı sebebiyle ortaya çıkan kardeş kavgalarında ölen her Müslümanın vebali diğer Müslümanların üzerindedir.Aynı şekilde Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyalardan küresel emperyalistler tarafından sömürülüp götürülen her türlü yer altı veya yer üstü kaynakla,ekonomik varlıkların vebali de o topraklarda yaşayan müslümanların üzerindedir.
Yeni bir dünya mümkün beyler
*Müslüman toplumların aydınları ve yöneticileri küresel emperyalistlerle iyi geçinme adına onların Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyalara dönük sömürgeci politikalarına yardımcı olmayı sürdürmeye devam ederlerse bir müddet sonra ellerinde saflığını korumuş inançları ve onurları dahil hiçbir şeyin kalmayacağını bilmelidirler.Bu bakımdan küresel efendilerini dinlediklerinin yarısı kadar Kur’an’ın yol gösterici öğütlerini ve ortaya koyduğu ilkeleri dinlemeye gecikmeden başlamalıdırlar.
Yeni bir dünya mümkün beyler.Yeter ki inanalım.
http://www.anahaberyorum.com/islam-anti-emperyalizmdir-makale,4739.html
Devam edecek….