İSTANBUL, BARSELONA,
BATUM VE ORDU
Hüsnü Yücel
Son bir ay içinde önce Batum, sonra İstanbul daha sonra da Barselona’yı ziyaret etme fırsatım oldu. İstanbul’u zaten tanıyor ve iyi biliyorum.
Batum’u ikinci defa ziyaret etme fırsatım oldu.
Barselona’yı ise ilk defa ziyaret etmiş oldum.
Diğer ülkeleri ziyaret ettiğimde ise mutlaka günlük tutar ve yeni tanıdığım ülkeler ile Türkiye’yi kıyaslamaya çalışırım.
Birazda Belediyeciyiz ya onun için genelde altyapı kıyaslamasını çok benimsiyorum. Gördüğüm yerlerin hep resimlerini çekiyorum.
Bilhassa doğa güzellikleri ve doğaya saygı beni çok ilgilendiriyor.
Daha önce İstanbul’da uzun süre yaşadığımdan dolayı, İstanbul’un dünü ile bugünü kıyaslayabiliyorum.
Zaten İstanbul’u iyi tanıyan biri olarak İstanbul’u diğer ülke şehirleri ile de kıyaslama şansım olduğunu düşünüyorum. Bilhassa 1980 öncesi yaşamımın büyük kısmı yurt dışında geçtiğinden ülkemi diğer ülkeler ile hep kıyaslar ve üzüntü duyardım. Çünkü Türkiye ile Avrupa’yı kıyaslamak mümkün değildi. Her seferinde Avrupa’da olan ülkemde neden yok diye hayıflanır ve üzüntü ile dönerdim.
Yıllar sonra son bir aylık gezintimden edindiğim gözlemlerimi sizinle şunun için paylaşmak istedim. İlk ziyaretim Batum’a oldu. Batum’u görünce Türkiye’nin son yıllarda ne kadar hızlı geliştiğini daha iyi anladım. Çünkü Batum’u daha önce de görmüştüm. Sadece şu kadarını yazsam haklılığıma siz de katılırsınız.
Gece şehri dolaşıp otele geldiğimizde eşim otel girişine gelir gelmez elektriklerin kesik olduğunu benden önce fark etti. Gürcistan hala bizim 1980 öncesini yaşıyor.
Altyapı hizmetleri olarak Ordu ile hemen hemen aynı desem abartmış olmam. Zaten yazımın başlığına bilhassa Ordu’yu onun için ilave ettim. Ordu’yu İstanbul veya Barselona ile karşılaştırmak asla mümkün olmadığı için biraz Batum ile karşılaştırmam gerekirse, Batum’un şehir merkezi ve sahil kısmı çok modernleşmiş.
Her taraf ışıl ışıl ve turist kaynıyor. Şehrin iç kesimleri ise bizim Bucak ve Şahıncılı mahallelerimizden farkı yok.
Şimdi dönelim Türkiye ile İspanya’yı karşılaştırmaya. Önce Avrupa Birliği Ülkelerini top yekün ele almak istiyorum.
Daha düne kadar neyimiz vardı ki? Burada sadece şu örneklemeyi vermek istiyorum.
Almanya’da yaşadığım yıllarda Fenerbahçe Kulübünün ilk renkli televizyonunu ben getirdim. Kendime güzel de okul harçlığı çıkardım. Çünkü sadece televizyon değil, şampuan, makyaj malzemeleri ve diğer elektronik malzemeleri getirir, satar ve para kazanırdım.
Her sene reno ile gelir sanayide yerli otomobil parçalarını takas eder kendime harçlık yapardım. Yani bir şeyimiz yoktu yok.
Liseye gittiğimiz dönemlerde ağbim ile benim haftalık okul harçlığım hep 10 TL idi ve hep öyle devam etti.
Rahmetli annem hep rahmetli Babama yalvarır ve gürcüce şöyle derdi. “Baganeps bazay dumade derdi.” Yani çocukların harçlığını biraz artır derdi. Babamın cevabı hep şöyle olmuştu. “YOK KARICIĞIM YOK. SEN YOKTAN ANLMAZMISIN “ İşte Türkiye’nin durumu da babamdan farksızdı.
Belki şimdiki nesil bunu bilmiyor.
Yani “yok” ne demek onu bilmiyor. Ama biz bunu bire bir yaşadık.
Ülke olarak da fert olarak da nereden geldiğimiz ve şu anda nerede olduğumuzu daha iyi kıyaslayabiliyoruz.
Gelelim ülkemiz ile İspanya’yı kıyaslamaya.
Daha doğrusu İstanbul ile Barselona’yı kıyaslamaya.
1992 Olimpiyatları Barselona’yı adeta uçurmuş. Bilhassa şehir ulaşımı tren ve metro hatları ile donatılmış. Benim en fazla dikkatimi çeken ve beğendiğim kısımda bu ulaşım ağı oldu.
Barselona çok yeşil ve tarihi dokusu hiç bozulmamış bir şehir.
Şehir adeta turist kaynıyor. Hep metro ile dolaşırken aklım hep İstanbul’da kaldı. Çünkü Barselona’ya gelmeden önce İstanbul’u dolaşırken şehirdeki hızlı değişimin ağırlıklı olarak metro ulaşımına kaydığını fark ediyorsunuz.
Bilhassa Marmaray Projesinin büyüklüğünü düşündükçe ülkem ile gurur duydum.
Şu anda reklamlarda sık sık gördüğümüz İstanbul’un devam eden ve projelendirilen yeni metro ağını gördükçe artık birkaç sene sonra Barselona’ya imrenmeyip kendi ülkem ile daha da gururlanıyorum.
Sadece ülkem ile değil Ordum ile de gururlanıyorum.
Gelecek sene Ordu Havalimanından dünyaya açılmak sizi gururlandırmıyor mu?
Birkaç sene sonra Çevre Yolumuzun ve Akdeniz Bağlantı Yolunun açılıyor olması sizi gururlandırmıyor mu? Burada yeri gelmiş iken bu projelere emeği geçen başta İdris Naim Şahin olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.
İstanbul ile Barselona neye sahipse, Ordu’da onlara sahip olsun istemez miyiz? Ordu’yu Batum ile değil Barselona ile kıyaslayabilme fırsatı Büyükşehir olmamızdan dolayı kapımıza kadar geldi.
Bu tarihi fırsatı bir daha kaçırmayalım.
Barselona gibi olmak uzak ihtimal diye düşünüyorsanız siz hala İdris Naim Şahin’i tanımıyorsunuz demektir.
Uçurur Ordu’yu uçurur.
Ben bunu ilk defa bugün yazmıyorum.
Aylardır yazıyorum.