LİMAN İSTİYORUZ LİMAN LİMAN!

Bahriye Üçok’un, Ordu’ya liman konusundaki düşünceleri bu şekildeydi. Daha sonraki yıllarda benzer görüşler mecliste diğer Ordu milletvekillerince de dillendirilmişti.Bundan sonra ise “Dereyolu”nun tamamlanması paralelinde liman konusu daha fazla konuşulm

 

LİMAN İSTİYORUZ LİMAN LİMAN!

Adnan YILDIZ

Öncelikle belirtelim bu yazının başlığı alıntıdır. Bize kalırsa liman Ordu’ya ne katar ne götürür iyi düşünülmeli. Hele de yapıldıktan sonra özelleştirilecek bir liman!

Neyse gelelim tekrar başlığa.

Bu başlık 10 Ocak 1972 tarihli “Ordu Sesi” Gazetesinin manşetiydi. O yıllarda manşetler, fındıktan sonra Dereyolu, Havaalanı, Üniversite, Liman şeklinde sıralanırdı. “Ordu Sesi”nin manşeti de bu türdendi.

Ama öncesi vardı.

Yine o yıllarda mecliste Ordu milletvekillerinin taleplerinden biri de mutlaka “liman istiyoruz” du. Gazetenin manşetini bu şekilde atmasının nedeni de yaklaşık bir ay önce 15.Aralık 1971 tarihinde CHP Ordu milletvekili Memduh Ekşi’nin liman isteyen önergesinin dönemin başbakanı Nihat Erim tarafından olumlu görülmemesiydi.

Gerçi liman konusu 1920’li yıllardan itibaren hep gündemdeydi. Özellikle “Ordu-Sivas” yolu ile ilgili gelişmelerde, Perşembe (Vona) limanı hep bir gerekçe olarak gösterilirdi. Çünkü eğer Karadeniz bölgesi içeriye Ordu’dan bağlanacaksa mutlaka iyi bir limanın da yine Ordu’da bulunması gerekiyordu. Bu yüzden Karadeniz’in en iyi liman olacak yeri ise Perşembe (Vona) limanıydı. 30 Nisan 1337 (1921) tarihli “Ordu-Sivas” yolu ile ilgili kanunun gerekçesi de bu şekildeydi.

Ordu’ya liman konusunda mecliste en hararetli konuşma ise 23.Ocak 1985 tarihinde Bahriye Üçok tarafından gerçekleştirilmişti.

Bu konuşmanın meclis tutanaklarına yansımış halinin bir bölümü şu şekildedir.

“BAHRİYE ÜÇOK (Ordu) — Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bugün sizlere ülkemizin nadir doğa güzelliklerini sinesinde toplamış, ama daima ihmale uğramış bir ilinin, büyük ölçüdeki bir ihtiyacından söz etmek için huzurlarınıza çıkmış bulunuyorum.Bu ilimiz Ordu'dur. Gerek kıyıdaki, gerek içerideki dağlık bölge ilçelerinde oturan yurttaşlarımızın özellikle kadın kesimi çok çalışkandır; 30 - 35 derecelik dik yamaçlarda fındık ürünü yetiştirir, küçük ve büyükbaş hayvan besler, halı dokur, Türkiye'nin en güzel tereyağını üretir, İstanbul'a sevk eder.25 yıl öncesine kadar bu güzel il merkezine haftada iki, üç kez vapur uğrardı. Bu vapurlar, hem turistlerin kenti görmesini sağlar, hem de ürünleri toplar ucuz bir navlunla İstanbul'a götürürdü. Arada kısa bir süre istisna edilirse, Ordu iskelesine 25 yıldan bu yana Devlet Denizyollarının gemileri uğramamıştır. Ordu'muzun hali hazırda 22 yıl önce yapılmış, o günden beri de bir kez olsun kapsamlı bir tamir görmemiş kırık dökük bir iskelesi vardır. Buraya yılın belli aylarında yabancı gemiler gelirler, sözleştikleri tüccarların malını yükler, giderler.

Deniz kıyısında yaşayan biz Ordulular, yıllardır özel şahıslara ait bir iki şilep dışında, gemileri görmekten bile yoksun kalmışız. Zaman zaman ufukta bir gemi hayali gördüğümüz de olur; o zaman ancak elimize bir dürbün alırsak kısa sürede bu gemiyi kendimize yaklaştırabiliriz. Nereye giderler bu ufukta hayal meyal fark edilen gemiler? Uzağa değil Ordu iline bitişik olan Giresun'a. Neden Giresun'a uğruyor da daha önce yolunun üstündeki Ordu'ya uğramıyor?

Acaba alacağı vereceği bir meta yok mudur? Sayın milletvekilleri şimdi, Devlet İstatistik Enstitüsünden aldığım rakamların küsurlarını bir tarafa bırakarak sizlere sunmak istiyorum. Elimdeki bilgiler Türk lirası, dolar ve kilo miktarından başka yüzde oranlan da kapsamaktadır; ama vaktinizi almamak için sadece dolar miktarlarını okuyacağım.

1981 yılında Trabzon gümrüğünden, Akçaabat dahil, yapılan ihracattan temin edilen gelir 37 milyon dolar, Zonguldak'tan8 milyon dolar; Giresun 79; Samsun 15; Hopa, Rize, Sinop, Kastamonu, Kırklareli toplamı 7 milyon dolar; bunlara bir de Akdeniz'den Antalya'yı ekleyelim; Antalya 75 milyon dolar. Şimdi aynı, 1981 yılında Ordu İlinin dışsatımına bakalım: Ordu, Türkiye'ye 129 milyon dolar sağlamıştır.

1982 yılında Trabzon yine 37 milyon dolar, Zonguldak 56, Giresun 45, Samsun 18, Antalya 74, Hopa, Rize, Sinop, Kastamonu ve Kırklareli'nin toplamı 2 milyon dolar. Buna karşılık yalnız Ordu ise 104 milyon dolar sağlamıştır.

1983 yılında, Trabzon 19, Zonguldak 64, Giresun 44, Samsun 17, Antalya 60, Hopa, Rize, Sinop, Kastamonu ve Kırklareli'nin toplamı 13 milyon dolar. Buna karşılık yalnız Ordu ise 109 milyon dolar.

Şimdi son olarak, 1984 yılının henüz 10 aylık verilerini derlemek mümkün olmuştur, bu 10 aylık dışsatımdan gelen dolar miktarı da şöyle; Trabzon 16 milyon, Zonguldak 102, Giresun 19, Samsun 11, Antalya 58, Rize, Hopa, Sinop, Kastamonu ve Kırklareli'nin toplamı 1 milyon dolar. Buna karşılık yalnız Ordu ise 109 milyon dolarla Karadeniz kıyı kentleri içinde birinci derecede ihracat yapan bir il olduğunu bu resmî rakamlarla belgelemiştir. Yani, Türkiye ekonomisine Samsun, Trabzon, Zonguldak, Rize, Giresun, Antalya gibi liman tesisleri kurulmuş il merkezlerini, ilçeleriyle birlikte, toplam olarak büyük farklarla aşan katkılarda bulunmaktadır.

Bir gerçeği daha huzurlarınıza getirmekte yarar görüyorum. O da; Ordu'nun dışsatımdan ülkeye sağladığı dövizlerin, İzmit, İzmir, İstanbul, Mersin, İskenderun gibi kıyı gümrüklerimizden hemen sonraki sırayı almış olmasıdır. Yine Devlet istatistik Enstitüsünün bildirdiğine göre, Ordu ilinde 62 büyük imalat sanayii, büyük işyeri vardır. Fırsat yaratıldığı takdirde, bunlar her yıl Sağra, Çam - San gibi ürünleri dış ülkelere satan...

BAŞKAN — Sayın Üçok, sesiniz duyulmuyor, lütfen mikrofonu biraz daha ayarlayın; sürenizin dolmasına da 2 dakika var efendim.

BAHRİYE ÜÇOK (Devamla) — Teşekkür ederim efendim.

Çam - San gibi ürünleri dış ülkelere satan fabrikalara yenilerinin eklenmesi olanağı vardır; çünkü Ordu'nun Ulubey, Gölköy, Aybastı, Mesudiye gibi ilçelerinin toprakları zengin maden yataklarını içermektedir. Aybastı ile Gölköy arasında kömür yatakları mevcuttur. Ayrıca yer yer pirinç, bakır, demir, gümüş cevherleri bulunmuştur. Çıkarılan kurşun, amyant ilkel biçimde de olsa yıkanıp, bin zorluklar ile ve ilkellikten dolayı verilen kayıplarla, denize açık bir kıyı olan Ordu iskelesinden sevk edilmektedir. Yukarıda dökümünü verdiğim, büyük ölçülerde dışsatım olanaklarına sahip olan Ordu ilimiz, ne yazık ki, yıllardan beri çırpındığı halde küçük bir limana sahip olamamıştır. Dışa sattığı ürünler, bu ilimizin sattığı ürünlerin yarısını bile bulmayan uzak yakın, komşu veya komşu olmayan- illere limanlar yapılmıştır da nedense Ordu ili dikkate alınmamıştır. İhtiyaçlar bizi bir kez de bu yeni hükümete başvurmaya zorlamıştır. Samsun'da, Trabzon'da, Hopa'da, Zonguldak'ta, Giresun'da limanlar yapılmıştır. Yurda sağladığı gelirler göz önüne alınırsa, Ordu'ya da bir liman yapmanın, Türk ekonomisine sağlayacağı yararlar açısından öncelikle gerçekleştirilmesi gereken bir vazife olduğu açıkça ortaya çıkar. Liman ihtiyacı karşılandığı takdirde Ordu tüccarları başta fındık olmak üzere, kimi ürünlerini kamyonlara yükleyip Giresun Limanına nakletmekten kurtulacak; böylece hem işgücünden, hem zamandan kazanacak, hem de devlet dışarıdan döviz karşılığı aldığı benzin israfından kurtulmuş olacaktır.

Ordu'ya yapılacak bir limanın kısa sürede yeraltı ve yerüstü kaynaklarının endüstriye dönüşmesini sağlayacağı açıktır…”

Bahriye Üçok’un, Ordu’ya liman konusundaki düşünceleri bu şekildeydi. Daha sonraki yıllarda benzer görüşler mecliste diğer Ordu milletvekillerince de dillendirilmişti.

Bundan sonra ise “Dereyolu”nun tamamlanması paralelinde liman konusu daha fazla konuşulmaya başlanacak gibi.

Ancak yazının girişinde de belirttiğimiz üzere bizce liman istemek için istenmemelidir. Yani liman Ordu’ya ne katacaktır. Ya da zarar mı verecektir. İyi değerlendirilmelidir…!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri