VONALI CELAL DİYE BİRİ..
1976 yılında Ramanza köylü akıllı genç Celal Öztürk, öyle bir iş yapayım ki, güzel, yeşil, şirin Ordu"nun damak zevkni dünya ya tanıtayım, der. Hedefi bu idi ve o yaptığı işle bugün hedefine yürüdümü bilememde, Ordu adına bir marka olduğunu kanıtladı.
Balığın, etin, damak tadının yanında, Turşu işinde bir yol çizen Celal usta, sıra sıra turşu kavanozları arasında; Ordulu, vonalı Celal olarak ismini duymayana duyurmayı, mekanınıda ziyaretcilere açmayı başardı.
Amacı Avrupaya turşu satmaktı diyen Celal usta bu hayaline ne kadar ulaşır bilememde, bir idealide organik turşu fabrikası olan ustanın hayalleri gerçek olur umarım.
Ordu denince, önce uzun saçlı, sonra Vonalı Celal, Çamsan, Fiskobirlik, önceleri Sagra, sonrada Orduspor gelir insanların aklına. Keşke, şiyasetcileri, siyasi Partileri, vekilleri, iş adamları ve iş fabrikaları gelebilseydi.
Gelse idi bu kadar işsizler ordusu Ordu sınırlarında olmazdı, ekonomi dibe vurmazdı. Masalcı babalar sayesinde insanlarda vekil ettiklerine inancını kaybetti.
Bu kadar olumsuz bir ilde, havaalanı diye çırpınan odalara sağır , sanayi diye bağıranlara kör , iş diye haykıranlara çok uzak olan bir bilenlere inat, Celal usta Ankarada, İstanbul da Vonalının markası ile Ordu için harika bir marka olmaya devam ediyorsa, ona İstanbuldaki Orduluların sahip çıkası lazım.
Çünkü İstanbulda dernek çatısı altında yüzlerce hemşehrimiz bir yerde toplanmış, herkesimden yüzlerce binlerce insanımız önemli işler açmış, ama adları sanları yalnızca onlarla bulundukları sempte kalmışsa, ben Celal ustaya, uzun saçlıya ve Orduspora ,marka olmuş işletmelerimize, aklımızda olan diğer işlerede merhaba demek istiyorum.
Daha nemi demek istiyorum, Ordu"luların bir birlerine sahip çıkmasını, destek olmalarını, el ele Ordu adını marka yapmalarını. Çok şeymi istiyorum ki?