MISIR’IN ÖĞRETTİKLERİ VE ÖĞRETEMEDİKLERİ
Müslüman toplumların yaşadığı coğrafyalarda yaklaşık 20 yıldır devam eden ve son olarak bu günlerde Mısır’da meydana gelen olayları özellikle Müslüman toplumların yönetici- aydınları başta olmak üzereküresel sömürgeciliğin tehdidi altında yaşayan tüm ülkeler ve toplumların dikkatle izlemesi ve birtakım dersleri çıkarmaları hem bu günleri hem de gelecekleri için zorunludur.
Ders 1:
Küresel sömürgeciler yani bu günü ele aldığımıza göre ABD ve yandaşları bir bölgeyi veya coğrafyayı hedef olarak seçtiği zaman savaş biliminin bütün taktik ve stratejik hamlelerini birer birer uygulamaya koyarlar. Nasıl mı?
-İlk işleri yerli işbirlikçiler aramak olur.Doğal olarak hem de fazlasıyla bulmakta zorlanmazlar.
-Ekonomik,siyasi,kültürel,askeri,psikolojik,hatta,dini ve ahlaki savaş metotları birer birer devreye konulur.
-Bu arada kendi işlerini kolaylaştırmak için iç karışıklıklar çıkarma,ayrıştırma ve çatıştırma stratejilerini devreye sokmayı asla ihmal etmezler.
-Psikolojik savaşın bir gereği olarak demokrasi,insan hakları ,özgürlüklerin genişletilmesi gibi kavramları dillerinden düşürmezler,hatta yaptıkları işgalleri bile bunlarla maskelemeye kalkarlar ama aslında bu kavramların hiç birisinin onlar için hiçbir önemi ve değeri yoktur.Nitekim kendilerinin bir insanlarının başına bir şey gelse kıyameti koparırlar ama işgal ettikleri veya karışıklık çıkardıkları ülke ve bölgelerde yüzbinlerin hatta milyonların ölmesinin onlar için hiçbir önemi yoktur.Hatta kıs kıs gülerler.
-Önemli olan onların hedef ülkeleri veya hedef coğrafyaları ele geçirmesi,kaynaklarına el koyması hatta hedef inançları veya ideolojileri etkisizleştirmesidir.Bunu sağlamaya götüren her türlü araç onlar için mubahtır.
-Ve asla unutulmamalıdır ki bu coğrafya bu gün her şeyi ile küresel sömürgecilerin hedef coğrafyasıdır.
Ders 2 :
Yüzlerce yıldır sömürgecilikle mücadele eden bütün toplumlar ve bu arada Müslüman toplumlar ne yazıktır ki tarihten hiçbir ders almamışlardır ki;
-Kendi iç dinamikleri ile kendi yanlışlarını düzeltmeye çalışma yerine her dönem o dönemin küresel veya bölgesel egemenlerine yakın durmaya çalışarak ilerlemeye ve güçlenmeye çalışmak gibi abuk subuk bir anlayışı sürdürmüşlerdir.Hatta kurda onu sevdiğini söyleyerek yaşayacağını zanneden kuzu misali katillerine aşk şarkıları söylemişlerdir.
-Bu yüzdendir ki küresel egemenlerin her saldırısında karşı koyamamış,çektiği açlar ve yaşadıkları dramlar yetiyormuş gibi her seferinde bağımlılık veya yarı bağımlılık ilişkileri daha da perçinlenmiştir.
-Gelelim daha can alıcı bir noktaya.Mısır’daki ihvan dahil Müslüman ülkelerin çoğunda bir kısım guruplar veya aydınlar ABD ve müttefiklerinin son dönemde Müslüman ülke ve toplumlara yönelik yürüttüğü projede kendilerine sunulan Ilımlı İslam zokasını yutmuş ve bu teklifi kabulün kendilerine ülke ve bölgelerinde iktidar yolunu açacağı gibi bir yanılgıya düşmüşlerdir.Şunu hiç düşünmemişlerdir.Küresel egemenlerin kendilerine ancak sınırlı bir hareket alanı vereceğini,kendi inisiyatifleri ile bu alanın dışına çıkmaya kalktıkları veya kendilerine artık ihtiyaç kalmadığı zaman hedef tahtasına konulacakları,bulunan yeni müttefiklerin üzerlerine salınacakları akıllarına gelmemiştir.Veya gelmiş olsa bile sunulan iktidar cazibesi onları frenleyememiştir.
-Herkes bilmektedir ki Mısır’da ihvan hareketinin de içinde bulunduğu bir takım İslami hareketlerin önü ABD ve müttefiklerince bir stratejik hamle gereği açılmıştır.Ama aynı çevreler bu gün dün müttefikleri olarak gördükleri İhvan ve benzeri hareketleri etkisizleştirmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
-AK Parti’nin kuruluş aşamalarında ona yoğun destek veren ABD ve müttefiklerinin bu gün Sayın Erdoğan’dan rahatsızlıklarının ve iktidarı etkisizleştirme amaçlı bir takım çabalarının arkasında yatan saikleri irdelemeye çalışanlar işin biraz da bu tarafına bakarlarsa iyi yaparlar diye düşünüyorum.
Ders 3 :
Müslüman toplumlara yönelik yeni stratejik hamle şudur.Müslüman toplumlar ;
-Radikalleşmeye itilmektedirler.Çünkü radikalleşen unsurları eğer arada güç dengesi yoksa etkisizleştirmek kolaydır.Dünya kamuoyunun etkilenmesi açısından da bu faydalı olur.Yıllarca Türkiye’de PKK, devletin bazı unsurları tarafından neden korundu zannedersiniz.Elbette başka bazı sebepler de vardı ama birincil sebep terör batağına bulaşmış bir ayrılıkçı hareketin daha kolay etkisizleştirilebileceği veya daha az tehlikeli olacağı şeklindeki kanaatlere dayalı tercihlerdi.Kaldı ki radikalleşmenin en büyük zararı Müslüman toplumların kendilerine vereceği kuşkusuzdur.
-Müslüman toplumlar her şekilde ayrıştırma tuzağı ile karşı karşıyadırlar.Şii-Sünni-Alevi-Laik-Anti Laik-Dindar-Liberal-Türk-Arap-Kürt-Fars vs aklınıza ne gelirse o şekilde ayrıştırılmak ve çatıştırılmak istenmektedirler.Bu gün bunun her türlüsünü bütün coğrafyada görmeye başladık bile.Bu durum Müslüman toplumları uzlaşamaz ve ayağa kalkamaz noktaya getirecektir ki istenen de zaten budur.
-Müslüman toplumların bu tuzağa düşmüş olmalarının en büyük sebebi Kur’an ile kendilerine ve tüm insanlığa sunulan evrensel mesajı yani gerçek İslam’ı anlamak ve yaşamaktan gittikçe uzaklaşmış olmalarıdır.Onun içindir ki akıl ile aralarına mesafe koymuşlardır.Onun içindir ki dini yalnızca şekli ibadetler bütünü olarak algılamış ve camiye ,eve,kıyafete hapsetmişlerdir.Onun içindir ki bilim ve teknoloji ile araları bozuktur. Onun içindir ki Müslüman toplumların büyük çoğunluğunda demokrasinin D si bile yoktur. Onun içindir ki dünyaya egemen olma ve dünyayı adaletle yönetme sorumluluklarının farkında değillerdir.
Ders 4:
Ağlamak ve göz yaşı dökmek elbette insani davranışlardır ve yapılmaları lazımdır.Ama asıl yapılması gereken uyanmak ve aklı başa almaktır.Müslüman toplumlar ağlamaya ve göz yaşı dökmeye ayırdıkları zamanı uyanma ve gereğini yapmaya ayırdıkları zaman bu küresel emperyalist tezgah bozulurYoksa daha çok ağlar ve göz yaşı dökerler.Onun içindir ki Mısır’da ölenler için ağlarken asıl aklı başa almaya bakmak lazım.
http://www.orduhayatgazetesi.com/author_article_detail.php?article_id=2368