"Ordu'da Tabip Odası ben bildim bileli var... "Sadece,var olmak için var" olduğunu sanıyorum..
"Yasalar buyurduğu, ilişkiler gerektirdiği için" kurulmuş , "Suya sabuna dokunmayan", SES ve diğer Sağlık Çalışan Sendikaları zaman zaman "ses çıkartırken" genellikle suskun kalmayı yeğ tutan Odamız, Kendini bilmezlerce arda sırada Doktorlara "Tecavüz" olduğunda "Bak Git Oğllum" diyen sevgili Dr'umuza bu yazıyı okumasını önerirken, önümüzdeki günlerde "İlimizdeki sağlık sorunları ve Kentlilerin yaşam alanının sağlıklı dizaynı" için görüşlerini kamuoyu ile paylaşmalarını ve " icraatlarını beklediğimizi" de eklemeyi üstümüze vazife alıyoruz.... Nevzat AKATA
"Sağlık hizmetlerine safça baktığımızda elbette hala büyük sorunlar, büyük yetersizlikler var. Ama durum eskiye göre kötü değil, iyi. Bunu inkar ettiğimizde halk katında yalancı konumuna düşüyoruz.
Oysa bizim bu kitapla söylediğimiz şey son derece yalın ve basit: Sağlık hizmetlerinin eskiye göre büyük oranda artması bizim toplum olarak daha sağlıklı olduğumuz anlamına gelmiyor, tam tersi anlama geliyor. Daha çok sağlık hizmeti, daha çok tıp iyi bir şey değil kötü bir şeydir"...
Her şeye ses çıkaran Türk Tabipler Birliği Kapitalist tıbba neden sessiz kaldı
Odatv, Kaan Arslanoğlu ile yeni kitabı “Tıp Bu Değil” üzerine bir söyleşi yaptı. Ahmet Yıldız’ın yaptığı söyleşide çok ilginç ayrıntılara yer veriliyor. İşte o söyleşi:
Ahmet Yıldız: “Tıp Bu Değil” diye bir kitap çıkardınız, çok büyük ilgi gördü. Hem medyada, hem okunma anlamında. Bu ilgiyi bekliyor muydun?
Kaan Arslanoğlu: Kitabın ilgi göreceğini kestirebiliyorduk. Fakat bu derece ilgi göreceğini beklemiyorduk. Bir kere Haziranın ikinci haftası gibi ölü bir sezonda ulaştı kitapçılara. Bu daha çıkarken bir engeldi. Biz sonbahara doğru okunma ve tartışmanın artacağını beklerken birkaç haftada ilk baskı bitti. Ardından yoğun bir medya yayınıyla pek çok kişi kitabı konuşur oldu. Bu kadarını planlamamıştık, zaten planlasanız da planınız tutmaz genellikle. Sonra 3. Baskıyı yaptı. Evet, böylesini beklemiyorduk.
Ahmet Yıldız: Bu ilgiyi neye bağlıyorsun?
Kaan Arslanoğlu: Sağlık alanı çok kişinin ilgilendiği ve bilgiye aç olduğu bir alan. Sağlık kitapları genelde fena satmıyor. Ama bizimkinin farklı özelliği birçok doktorun bir araya gelip tıbbı içerden eleştirmesi. Okuyanların büyük çoğunluğu buradaki samimiyeti görüyor ve o yüzden çalışmayı ciddiye alıyor. Tıbbın eleştirilmesi ve hele doktorlarca içerden eleştirilmesi yepyeni bir şey. Türkiye’de değil, dünyada belki de yok böyle toplu bir hareket. Hemen herkesin tıbba ve sağlık sistemine eleştirileri var, bunlar birikmiş, patlama noktasına ulaşmış. Toplumda bu yönde bir açlık var, bunların sorgulanması yönünde bir talep birikimi var. Kitap bu açlığı doldurur, bu ihtiyacı giderir doğrultuda bir beklentiye karşılık geldi.
Ahmet Yıldız: Kitabınız tıbbın karanlık yüzüne ışık tutmak iddiasında. Tıbbı sorguluyor, hekimlerin tutumlarını sorguluyor, sağlıkta hiç de hoş olmayan gerçekleri dile getiriyor. Meslektaşlarınızın size cephe almasından korkmadınız mı? Geliyor mu böyle eleştiriler?
Kaan Arslanoğlu: Biz açıkçası hekim arkadaşlarımızın içinde kitabın niyetini yanlış anlayanlar çıkar diye korkmuştuk baştan. Toplumda zaten var olan doktorlara, sağlıkçılara karşı tepki duygularını kabartır diye de endişe etmiştik. Fakat bugüne dek bize ihanet ettiniz diyen tek bir meslektaş tepkisiyle karşılaşmadık. Aksine kitabın hem niyetini hem de tek tek yazılarını çok olumlu bulan, bizim sözcümüz oldunuz diyen yorumlar alıyoruz. Keza, tıp dışı çevrelerden okurlarımız da maksadı anlamış ve onaylar görünüyorlar. Zaten sıradan vatandaş veya doktor, sağlıkla ilgili sorunlar, beklentiler birbirinden çok farklı değil. Sohbet programlarında medya mensuplarının ifadeleri de kitabta vurgulanan gerçekleri çarpıcı bulurken hekimlik mesleğinin zorluğunu ve saygınlığını teslim eder biçimde. Okuyanların çoğu, iyi ki yazdınız diyorlar ve bu tür çalışmaların devamını bekliyorlar. Bizim eleştirdiğimiz, insana fazla değer vermeyen ve “paragöz” meslektaşlarımızsa zaten para kazanmakla fazla meşgul olduklarından böylesi eleştirilerle de ilgilenmezler, işlerine bakarlar. Dolayısıyla onlardan da henüz bir tepki almadık.
Ahmet Yıldız: Tabip odaları ve Türk Tabipler Birliği her konuda sesi çok çıkan meslek kuruluşları. Oysa sizin kitabınıza karşı bir seslerini duymadım şimdiye dek. Var mı size gelen bir yorum bu kanattan?
Kaan Arslanoğlu: TTB çevresinden hekim arkadaşlarımız şu ana dek ilgisizi oynuyorlar. Yazılı olarak olumlu veya olumsuz bir tepki henüz almadık. Sözel olarak bazıları “onlar yaramaz insanlar, biz bu kitapla ilgilenmiyoruz” türü tepkiler göstermiş, kulağımıza geldi. Daha yakın çevremizden “TTB’den çok TTB’ci” bazı arkadaşlar uzun süre sessiz kaldıktan sonra bizim Sağlık Bakan’ıyla olan görüşmemizi büyük bir gaf olarak değerlendirip oradan saldırdılar. Düştükleri aczi bu karşı hamleyle biraz savuşturmuş gibi hissediyorlar, ama daha da olumsuz konuma düştüklerini yakında anlayacaklar. Belki o zaman doğruya gelecekler.
Ahmet Yıldız: Evet, sahi, Sağlık Bakanı kitabı okumuş ve sizi görüşmeye davet etmiş. Kızılcahamam’da görüşmüşsünüz. Niye görüşmek istemiş olabilir kitabın editörleriyle?
Kaan Arslanoğlu: Sağlık Bakanı’nın bizimle niye görüşmek istediğini tam olarak çıkaramayız. Bu noktadaki tahminlerimizi açmanın da hiçbir yararı, anlamı yok. Biz olaya kendi açımızdan bakarız. Biz Sağlık Bakanı’yla görüşmeyi önemseriz. O konuda bizi eleştirdiler, ama TTB sürekli görüşür Sağlık Bakanı’yla, TTB altındaki örgütler sık sık görüşür. Biz farklı olarak bu görüşmenin ayrıntılı özet dökümünü de yayımladık. Farklı olan buydu. Burada iki amaç güttük. Birisi şuydu. Kitap çıkmış, iki ay olmuş, pek çok kişi kitaptan söz ediyor, ama bizim yakın çevremizdeki solcu arkadaşlarımız kitabı daha okumamışlar, hekim olanlar, hekim hareketinde söz sahibi konumunda olanlar da okumamış. Biz bu genel solcu ilgisizliğini bir kez daha bu vesileyle gözlerine sokalım istedik. Tabii çok rahatsız etti soktuğumuz şey o gözleri. “Her kitap yazdığınızda onu okumak zorunda mıyız!” türünden mızıkçı çocuk tepkileri verenler bile çıktı.
Görüşmeyi yayımlamamızın ikinci amacı da şuydu: Kitabı sağ kesimden, dindar insanlardan da birçok kişi zaten okumaya başlamıştı. Bu ilgi daha da artsın, biz sağlıktaki sosyalist bakış açımızı, çok nadir örnekleri görüldüğü üzere, onlara da yansıtabilelim istedik. Bunda da başarılı oluyoruz. Keskin solcularımızın tabii böyle bir hedefi zaten hiç yok, onların kendi “büyük” kalabalıkları kendilerine yetiyor. Biliyorsunuz, sosyalistler oyların %55’ini alıyorlar bu ülkede.
Ahmet Yıldız: Girişiminizin ve kitabın ana vurgusu ne? Kısaca özetleyebilir misin, tartışma nereden kopuyor?
Kaan Arslanoğlu: Kitap sağlıktaki genel geçer büyük paradigmayı yıkıyor. Sağın ve solun Sağlık Bakanı ve TTB’nin, TTB’yi destekleyen CHP’sinden sol sosyalist partilere varıncaya dek birçok siyasi kesimin ortak paradigmasını yıkıyor. Bizler de dahil hep kendimiz için, halk için daha çok sağlık hizmeti, daha çok tıp istedik bugüne dek. Muhalefeti bunun üstünden yaptık. Sağlık hizmeti yeterince verilmiyor diye. AKP’yse rakamlara ve görünen gerçekliğe baktığımızda hiç yaşanmamış ölçüde sağlık hizmeti sunuyor epeyce bir süredir. “Gördünüz mü ey solcular, mat ettik sizi” diyor. Halk da bu anlamda şimdilik aldığı hizmetten memnun görünüyor. Bizim sol taraf muhalefeti hala bu noktadan sürdürmeye çalışıyor. Hayır, durum eskisinden daha kötü diye açıkça durumu çarpık görüp göstermeye gayret ediyor. Bu tutum en azından sağlık alanında solun daha da prestij kaybetmesine yol açıyor.
Sağlık hizmetlerine safça baktığımızda elbette hala büyük sorunlar, büyük yetersizlikler var. Ama durum eskiye göre kötü değil, iyi. Bunu inkar ettiğimizde halk katında yalancı konumuna düşüyoruz.
Oysa bizim bu kitapla söylediğimiz şey son derece yalın ve basit: Sağlık hizmetlerinin eskiye göre büyük oranda artması bizim toplum olarak daha sağlıklı olduğumuz anlamına gelmiyor, tam tersi anlama geliyor. Daha çok sağlık hizmeti, daha çok tıp iyi bir şey değil kötü bir şeydir. Çünkü koruyucu sağlık hizmetleri, koruyucu tıp denen şey çok büyük ölçüde geriledi, neredeyse unutuldu. Sistem artık daha çok hastalanmamızı ve daha çok tedavi edilmemizi buyuruyor. Daha çok hastalanalım ki, daha çok hizmet verilsin, daha çok kazanç sağlansın. Yeni dünya düzeninin yıkıcı sağlık politikası bunun üstünedir. Bizim yıkmaya çalıştığımız paradigma budur.
Ahmet Yıldız: Bu durumda sol kesimin itirazı ne yönde?
Kaan Arslanoğlu: Sol kesim hâlâ karşılarında kırk yıl öncesinin kapitalizmi varmış gibi, daha çok sağlık hizmeti verilsinin mücadelesini veriyor. Burada sadece bir bilgi yetersizliği, bir bilinç aymazlığı yok. İşlerine öylesi geliyor. Çünkü TTB’ye yön veren hekim arkadaşlarımız uzun bir süredir emekçi doktorların ve halkın sağlık sorunlarını gözden çıkarmış durumdalar. Zengin doktorların borusu ötüyor TTB’de. Örneğin şu anki TTB başkanı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi. Aynı zamanda orada idareci. Aynı zamanda bu fakültenin doktorlarının daha çok para kazanmak için kurdukları vakfın eski yöneticisi. Aynı zamanda bu vakfın özel hastanesi olan Academic Hospital’ın doktoru. Yani hem hekim hem hoca, hem işçi hem patron, hem memur hem bürokrat. TTB de yıllardır bu çorbamsı kimliklerin, bu çıkarların kavgasını veriyor. Sağcı Sağlık Bakanı “Tam Gün” derken solcu hekimlerin kamuda muayenehaneciliği savunmaları boşuna değil.
Bizim bunları gündeme getirmemiz emekçi hekimlerin sempatisini çekiyor. Bunları bugüne dek görmemiş, görse de sessiz kalmış solcuların ilgisizlik veya karalama yönündeki tepkileri de tam da o yüzden.
Ahmet Yıldız: TTB’ye birçok kesimden ve birçok yönden ağır eleştiriler yapılıyor. Ama yine de AKP’ye karşı, onun sağlık politikalarına karşı, sağlıkta dönüşüme karşı birçok insanın başarılı bulduğu ciddi bir muhalefeti de var TTB’nin. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsun? Sözünü ettiğim nedenle TTB’ye de karşı çıkmak hekimler arasında zor olmuyor mu sizler açısından?
Kaan Arslanoğlu: Bu zorlukları yaşıyoruz, yaşayacağız. Açıkçası TTB’ye dönük eleştirilerimi ben de bu yüzden alçak sesle dile getiriyordum. Ama yukarda açıklamaya çalıştığım paradigmayı fark ettikten sonra aldatıldığımızı fark ettim. Sağlık Bakanlığının ve solun sağlıktaki paradigması sadece ortak değil, bunlar birbirlerini başarılı kılıyorlar. Yıllardır TTB’nin AKP’ye karşı direnişinin başarısından söz ediliyor. Yakın zamana dek ben de inanıyordum buna. Ama karşısındaki sağlık Bakanı Türkiye’nin en uzun süre başta kalan bakanı. AKP’nin en başarılı bakanı seçilen kişi. TTB de başarılıysa eğer bu nasıl oluyor? Sağlıkta Dönüşüm programı mı engellendi? Ciddi anlamda gecikmeye mi uğratıldı? Halk AKP’nin sağlık politikalarını başarısız bulmaya mı başladı? Halk uyandı da aslında geçmiştekinden daha çok hastalandığını mı anlamaya başladı? Toplumcu tıp hekimler arasında veya halkta daha çok mu taraftar bulmaya başladı? Hiçbirine evet diyemiyoruz. O halde TTB nasıl başarılıdır?
Bize göre Sağlık Bakanı da başarısızdır TTB de. Ama onların ölçülerine göre değil, bizim koyduğumuz ölçülere göre. Onların ortak ölçüleri ise iki tarafı da başarılı gösteriyor.
Yani aldatılıyoruz. Kitap bu aldatıya bir son vermeyi hedefliyor. Aslında boş verin Bakanı da TTB’yi de, onlar geçicidir. İstediğimiz, almak istediğimiz tıp bu değil. Bizim tıbbımız bambaşka bir şey olmalı.
Aşağıdaki Linkten Tamamını okuyabilirsiniz...
Odatv.com