Mücadele eden kadın işçilerin günü
8 Mart 1857’de New York’ta bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate inmesi ve daha yüksek ücret talebiyle greve başlamıştı. Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ardından çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi ölmüştü.
1910’da Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin’in önerisiyle kadınlar için bir mücadele gününün belirlenmesi kararlaştırıldı. Her ülkenin sosyalist kadınları her yıl aynı gün, kendi ülkelerinin işçi sınıfı örgütleriyle mutabakat içinde, esas olarak kadınlara oy hakkının propagandasını yürütmek üzere bir kadınlar günü düzenleyecekti.
Bugünün anlamı, dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan sömürü ve baskıya karşı mücadele yürütülmesi zorunluluğuydu. Kadınların seçme ve seçilme hakkını alması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve emperyalist savaşa karşı mücadele, bütün dünya kadınlarının ortak mücadele ilkelerinin başında yer almaktaydı.
Bu kararla 8 Mart 1917’de Şubat Devrimi’nin fitilini ateşleyen grevleri başlatan, “ekmek ve barış” sloganıyla sokaklara dökülen Petrogradlı dokuma işçisi kadınların da anısına 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı. Sovyetler Birliği’nde ve daha sonra kurulan tüm sosyalist devletlerde bu gün resmi tatil olarak ilan edildi.
1977 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kabul etti.
Türkiye’de ise 8 Mart ilk kez 1921 yılında Mustafa Suphi ve 14 arkadaşının öldürülmesinin ardından Ankara yakınlarında bir bağda gerçekleştirilen anma toplantısında TKP’li kadınlar tarafından kutlandı.
1975 yılında kurulan İlerici Kadınlar Derneği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü ilk kez yaygın olarak ve sokaklarda kutlamaya başladı.
12 Eylül’den sonraysa dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı.
(soL – Haber Merkezi)