ÖZLÜYORUM, DİYORUM.
Günün birinde sofradan birer birer tabaklar eksilecek diye hiçbir şey gelmezdi aklıma. Onlar gidince ister istemez insanın gözleri doluyor, yokluğuna alışamıyorsun, nasılsa öyle işte. Artık diyorsun seyredecek, kameralardan göreceksin, temassız, sesini duyacaksın, birde görüntülere bakacaksın.
Özlenen olacak hep. Orada yada burada.
Bazen saat kaç diye bakıyorum. İçerde yayılan hüznü odadan dağıtmak için kanallarda geziyorum. Eşim sinirlensin diye, başarılı oluyorum da. Akıllı işler yapacağıma her daim, bazen delişmence işler yapıyorum ki oda unutsun diye.
Kolay değil ki.
Hasret kaldığını düşündükçe, kendini çok yalnız hissettiği anları olmaz mı, oluyor. O anlarda çok özel bir şeyler karalıyor ya insan,ortaya çok özel bir şiir yada yazı çıkmış bakıyorsun.
Hasret kokan mısralar.
Çocuklarımın değerli olduklarını bilirdim. Onları korurdum her şeyden, inanılmaz şekilde. Ama Mete olunca, bambaşka oldu dünyam, aklım şaştı. Aslında her yerde idim, şimdi onda aklım, fikrim , yüreğim.
Ama uzaklar da . Özlüyorum.
Kokusuna, yüzüne, gülüşüne hasret 2 yıl geçecek kocaman. Dayanacak bu yürek ister istemez. Yokluğunun en geçilmez anlarında, cehennem ateşine biraz daha sokuluyorum, yansın yüreğim diye.
Ve şunları mırıldanıyorum o anlarda;
“Acaba diyorum üşüyor mu geceleri
Hastamı, huzursuz mu,
Anadan uzak ya, arıyor mu, ağlıyor mu,
Diyorum.
Unutur mu bizleri, diye geçiyor bazen
Aklımdan, üzülüyorum.
Daha çok küçük o,
Erken mi idi gitmesi
Diyorum…”
Sonrada sıkıntımı internette okey oynayarak atmak istiyorum da ,orada bile bazen dalıyorum oyunu kaçırıyorum. Ona kitlenmişim nedense, bilemiyorum. Bak, gitti uzaklara. Gerçi dönecekte, sen bana sor, eve sor. Ben çocukları seviyorum sanırdım, şimdi sevgi o imiş diyorum. Dargın gibiyim insanlarla bugünlerde. Buda onsuz yediğim vurgundandır. Yüreğim özlem dolu. “Nerde, ne yedi, nasıl uyudu, ne yapıyor” gibi soru yumağı içindeyim sürekli. Hayalimde ona doğru yolculuklar yapıyorum. Biletim hep hazır.
Ama gelirler bir gün, işlerini bitirmiş olarak. Sarılırım hasretle, kokusunu duyarım, içime çekerim nefes nefes, diyorum.
YAPMA!
Sahip çık insanına, askerine, polisine, sana oy vermiş gariban varoşluna, sokakta gezenine, şiddete maruz kalmış kadınına, sokaklarda yatan binlerce çocuğuna, şimdide evlerine kadar giripte kafasına kurşun sıkılan hakimine savcına.
Bu kadar güçlü devletiz, modern silahlarımız var diyoruz ya, ama otobüs vuruluyor, on can ölüyor ne havada ne yerde bu modern cihazlar bu roket atan hain elleri göremiyor. Askerlerimizin yoluna döşenen mayınları da, nere oldukları belli olan hainlerin yerlerini de bilemeyen yada bilse de dost sandıklarımızın engeli ile onca insanın ölümüne seyirci kaldığımız o teknolojiyi bu millet ne yapsın ki?
Yada dış işlerindeki önemli kariyeri olan bir ismin ki bu sözleri devleti bağlayan yada konuşulmuş olan cümleleri kuran bakanın olduğu yerde, bu kadar ölüm hainler adına az bile. Eğer OSLO da bazı korkunç utanç verici sözler verilmişse, ki dış işleri bakanı milliyetçiliği konuşalım diyene kadar, şimdi soru işareti bile bırakmadı millete, açtı kapıyı, istemese de.
Ki bu ülkede haine, imralı da ki bebek katili ermeni ye ve onun için kurulacak bölgeye verilen sözler, her gün kaybettiğimiz insanımızdan çok değerli. Yoksa doğudan seçilmiş vekillerin istediği özerklik isteklerini hem Mit hem de dış işleri bakanı biraz olsun öne çıkardı. Bir bomba bıraktılar Türkiye cumhuriyetinin kucağına, birde Milli Eğitim bakanımızın sözleri ve Osmanlı düzen hayali de Oslo kadar acayip oldu.
Şimdi kime yanalım, dert edelim. Yüzde 60 oy verilip te güvenilen müessseden de bu kadar korkunç, insanın midesine kramp girdirecek noktada dedikodular çıkıyorsa bu ülke dışardaki ağbilerin ellerinde şekilleniyorsa, milli değerler ve duygular yavaş yavaş yok ediliyorsa, inançlı, duygulu, şuurlu insanların kendilerinden ve oylarından sinsice faydalanılıp ta senaryolar üretiliyorsa ve buna en tepedekiler alet oluyorsa….
Sakın ,
onca insanın sizlere bakarken yanan ışıl ışıl gözlerindeki feri, size olan güvenini yok edecek adımları atmayın. Bayraklara sarılmış o gariplerin günahını almayın. İçinizdeki Allah korkusunu bir an bir kenara bırakıp ta yanlış kişisel işler yapmayın. Bu milletin cebinden gırtlağından servet yapmayın. Haramı iş diye evlatlarınızın önüne koymayın.
Sakın! Bu kadar kötülüğü bu millet hak etmez, yapmayın.