ŞEHRİN SOKAKLARI

“Şehrimizin sokaklarını işgalden kurtaracağım” söylemiyle başlayıp, “Birlikte çağdaş bir kent oluşturacağız” la devam eden ve kendisinin de inandığından şüphe ettiği vaadiyle son bulan nutuklarını hepimiz dinlemişizdir.

ŞEHRİN SOKAKLARI

ABDULLAH AYDIN
Abdaydin42@Hotmail.com

Yerel seçimlerin en etkileyici propaganda malzemesi, şehirlerin birileri tarafından işgal edilmiş sokaklarıdır. Şehri yönetmeye talip adaylarımız, “Şehrimizin sokaklarını işgalden kurtaracağım” söylemiyle başlayıp, “Birlikte çağdaş bir kent oluşturacağız” la devam eden ve kendisinin de inandığından şüphe ettiği vaadiyle son bulan nutuklarını hepimiz dinlemişizdir. Umut vaat eden, iç rahatlatan, yandaş duyguları gıdıklayan, hiç olmazsa temiz ve çağdaş bir kentte yaşamanın hayallerini ayakta tutan bir iletişim biçimidir ve ülkemizde geçerliliğini tüm olumsuzluk ve başarısızlıklara rağmen korumaktadır…
Kulağa çok hoş gelen bu söylemde, şehirlerimiz nelerden "temizlenecek"? Sıcak yatağınızda da kafanızı kurcalar bu "sokakları temizleme" işi. Uykunuzu kaçırmaya yeten bu söylemin anlamını çözmeye çalışırsınız ve giderek zihniniz dumanlanmaya, bulanmaya başlar ve sorarsınınız kendi kendinize:
Bu aynanın arkasında hangi resim, hangi görüntü var? Kendinizi yerel yöneticinin yerine koyar ve düşünürsünüz… Ne var bu kentin sokaklarında temizlenecek? Ve sonunda bulursunuz, ama içten içe sorular sıralanmaya başlar düşüncelerinizde hüzünle:
O sokağın başında balık satan gencin tezgâhı oradan kaldırılmalı! Kaldırılmalıda: ne yapacak o genç, yapacak başka işi var mı acaba? Zihinler gelgit içinde!…
Bu sokağın başındaki arabasında meyve satan garibanın evde çocukları Ekmek bekler, Kalem, Defter, Kitap bekler… Belki de kurs parası! Bu sokağı nasıl temizlemeli? Düşünceler, duygular yine karmakarışık!...
Şu sokağın başında Marul, Domates satan yoksulun arabasını alırsak, ona günlük nafakasını çıkaracağı bir iş öneren var mı? Tezgâhına bir tekme vuralım da, sonra ne yapalım onu? Duygular yine birbirine dolandı! Hem de çözülmeyecek biçimde!...
Var mı, var mı? Onları sokak başında birkaç lira kazanmak için titremekten kurtaracak?! Kimsede ses seda yok! Duygular alt üst karman çorman!... Kim o sokak başlarını işgal edenler? Sen, Ben, O! Ne yapalım işgal etmeyelim de? Bizlere bir çıkış yolu önerir misiniz?
Kaldırımlara, her sokağa, her cadde kenarına park edilmiş arabalar kimin? Benim, senin, onun! Hepimizin! Siyasetçilerden, şehrin sokaklarını temizlemesini isteyen bizlerin…
Şu sokağa , caddeye saldıran, kaldırımı daraltan inşaatın sahibi kim? Sen, ben , o, bizler olmasın sakın!... Balkonu on santim ileri çıkarmak için az mı uğraştık? O zaman kaldırım daralması, işgali bizi neden rahatsız ediyor?
Ya şu tekmelenmiş çöp sepeti, yakılmış çöp bidonu! Kim tekmeledi, kim yaktı onları? Sen mi, ben mi, o mu? Yoksa birlikte mi yedik biz bu haltı?!...
O dükkân kimin? Benim! Bu dükkân kimin? Senin! Şu dükkân kimin? Onun! Dükkân içlerinden öte beri boşaltılıp sokakları, kaldırımları işgal edip, oraları yürünmez hale getiren kim? Sen, ben, o!
Şimdi kalkıp da kendi yaptığına bakmadan “bu şehir bakımsız”, “sokakları işgal altında”, “yerel yöneticiler çalışmıyor”, “imar yasası uygulanmıyor” demek kimin haddine! Berbat edip, sonra da şikâyetçi olmak! En hafif deyimiyle, kendi kişiliğine değer vermemenin en ucuz göstergesi…
Ya yerel yöneticilerimiz! Onların da görevlerinin gereğini yerine getirdikleri söylenemez. Ben, sen, o, bizler nasıl davranıyorsak, yöneticilerimizin de o doğrultuda davranacakları unutulmamalıdır. Temiz, tertipli ve rahat bir kentte yaşamak istiyorsak, o yaşamayı hak edecek davranışlar içinde olmamız ve yerel yöneticileri yönlendirmemiz gerekmez mi? Gerekmez olur mu? Aslında hepimiz için yapılaması gereken bir görev.
Hak edelim, başkalarının himmetini beklemeyelim ve ondan sonra isteyelim! Hem de direne direne!...
**
13 Ekim tarihli Cumhuriyet gazetesinde okuduğum, Ordu Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Halûk Kefelioğlu"nun “Baraka da olsa Tıp Fakültesi Hastanesini kesinlikle açacağım”, “Ordu"nun 18 yıllık Tıp Fakültesi Hastanesini gerçekleştirmek için çalışıyorum” diyor. Değerli hocamın beyanı, hayatımda duyduğum ve mutlu olduğum en değerli haberdi. Sağol, sağol hocam! Umarım bu örnek davranışından biz Ordulular ve “ben Ordu halkını temsil ediyorum” diyenler gereken dersi çıkarırız!...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri