Bazı Arkadaşlarımızın "Bizim Torun" diyerek, Başkan Torun'un, yanlış "sosyal demokrat" politika ve harcamalarına " Partizanca" sahip çıkmalarına itirazlarımız kamuoyunca malumdur. Torun'a sahip çıkacak/çıkmak isteyecek arkadaşlarımıza, şimdilik, sadece, " yaptım bitirdimle ve " ima ettiği sözde "başarılı proje" lerine sahip çıkarken dikkat etmeliler uyarısını yapmak gereksinimimizi hatırlatmak isterim... Nevzat AKATA
Açıklamayı olduğu gibi yayınlıyoruz..
"Seyit Torun" Yine Coştu
Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, 09 01 2013 tarihinde düzenlediği basın toplantısı ile geçtiğimiz gün Ordu Belediyesi’nin 2012 yılı çalışmalarına yönelik yapılan AKP lilerce yapılan "basın açıklamasına" cevap verdi.
“08.01.2013 Pazartesi günü AKP Belediye Meclis grubunun “Ordu Belediyesinin 2012 Yılı çalışmalarının Değerlendirilmesi” başlığı altından amacı üzüm yemek değil bağcı dövmek olan bir basın açıklaması yapılmıştır.
Yapılan bu basın açıklamasının amacı bizlerce çok iyi biliniyor olmasına rağmen kamuoyumuzun doğru bilgilendirilmesi ve doğabilecek yanlış anlamaların önüne geçmek için meclis üyelerinin 5 ana başlık altında toplamaya çalıştıkları, polemik dolu maddelerin açıklamasına geçmeden önce kullandıkları nezaketten yoksun ve aşağılama kokan cümlelere yanıt vermek zorundayım.
Halkımızın oyları ile iktidara gelmiş olan ve yaklaşık 10 yıldır ülkeyi yöneten siyasi partimizin temsilcisi olan bu Meclis Üyesi arkadaşlarımızın, yine ordu insanının teveccühü ve büyük desteği ile 10 yıl önce göreve gelmiş olan bizleri yönetim hastalığı gibi çirkin ve yakışıksız bir benzetme ile suçlamaya çalışması her ne olursa olsun tam anlamı ile aymazlıktır. Üstelik bu açıklamayı yapanlar arasında gene yıllarca ordu belediyesini yönetmiş (onların tabiri ile hastalıklı) bir kişinin bulunması yapılan açıklamanın esas amacın ne olduğunu gösteren en güzel örnektir.
Kaynak yönetiminin aciziyetinden bahseden O arkadaşların geçmişte Belediyeyi nasıl yönettiklerini ordu halkı çok iyi bilmektedir ve ona göre taktirini yaparak kararını çok net bir şekilde göstermiştir.
İnsan kaynaklarının iyi yönetilmediğini söyleyen bu kişilere yine en güzel cevabı Ordu belediyesinin emektarı olan ve kar kış, yağmur çamur demeden Akçaova’dan, Turnasuyu’na, Boztepe’nin başından sahildeki kumsala kadar ayak basan kanal kazıp çöp toplayan işçi arkadaşlarımın alın teri, daire içersinde özveri ile görev yapan memur arkadaşlarımın emeği verecektir.
Zaman konusunda da “Vakit Nakittir Diyen” bu arkadaşlarımıza bu şehrin en önemli sorunu olan ve neredeyse 50 yıl boyunca her dönem vaat edilen sadece 3 projeyi Bülbül Deresi, katı Atık Ayrıştırma ve şu anda bir çok engellemeye rağmen kentimizin semalarında bu kentin insanlarını taşıyan Teleferik projesi bile vaktimizi boşa geçirmediğimizi gösteren en güzel örnektir.
Meclis Üyesi arkadaşlarımızın yaptıkları açıklamalara sırası ile cevap verirken bir şeyi özellikle vurgulamak, istiyorum. Bu zamana kadar yaptığımız bütün çalışmalarda ve aldığımız her kararda kamuoyumuzu bilgilendirmeyi hiçbir zaman göz ardı etmedik ve bundan sonra da etmeyeceğiz. Bizim dönemimizde eksiği, fazlası her ne yapmaya çalıştıksa belediye meclisinde, komisyonlarda tartışılmış ve her fırsatta kamu oyu bilgilendirilmiştir. Gururla söylemeli ve açıkça ifade etmeliyim ki bunun için Ordu insanına ayrıca teşekkür ediyorum, halkımızdan ne bir şey gizledim nede bunun ihtiyacını hissettim.
Belediye hizmet binasında da böyle olmuştur. İlk ihale mevcut binanın revize edilerek kullanılması gündeme gelmiş, ihalesi yapılmıştır. Ancak yapılan uyarılar dikkate alınarak yeniden bir değerlendirme yapılmış, YEDAŞ’ın aynı alanda bulunan köşk tipi trafosu ve alt yapıları nedeniyle yaşanan bürokratik sıkıntılarda göz önüne alınarak ihale iptal edilmiştir. İkinci ihale ise daha düşük bir bedelle mevcut binanın desteklenerek kullanılmasına dönük bir çalışmayı kapsamaktadır. Bu ihalede nelerin yapılacağı ve nasıl yapılacağı da kamu oyumuzla paylaşılmıştır. Ancak temel güçlendirme çalışmaları için yapılan kazı esnasında umulmayan bir tablo ile karşı karşıya kalınmış, beton dayanımı çok düşük bir yapı ortaya çıkmıştır. Bu yapının sağlıklı bir duruma kavuşturulması için yapılması gerekenlerde dikkate alınarak yapılan değerlendirmelerde revize güçlendirme maliyetlerinin aynı ölçekte yeni bir binanın yapılmasıyla aynı olacağı anlaşıldığından, yeni bina yapım kararı alınmıştır. Bu kararın ardından yaşanan süreç halkımız tarafından da çok iyi bilinmekte olup, geçtiğimiz yıl yapılan Yeni Hizmet Binası tanıtım toplantısı ile proje ve düşüncemiz kamuoyu ile paylaşılmıştır.
Meclis üyesi arkadaşlarımızın ulaşım ve trafik konusunu gündeme getirerek bizleri başarısız göstermeye çalışmaları siyaseten belki anlaşılır bir durum olsa da, kentin sorunlarının tartışıldığı ve çözüm yolarının değerlendirildiği meclis toplantılarında bu konulara değinmekten ve öneri sunmaktan imtina eden arkadaşlarımızın kameralar karşısında bu konuyu gündeme getirmeleri manidardır. Bu tartışmalar elbette yapılacaktır ve yapılmalıdır da. Ancak herkesin çok iyi bildiği ve hepimiz tarafından yaşanarak görülen doğal gaz çalışmalarının ortaya çıkardığı olumsuzluklardan hiç bahsetmemek, iktidar partisinin temsilcisi durumunda olan bu arkadaşlarımızın aklına neden gelmediğini ve bu konuda ellerinde bulunan iktidar gücünü baskı aracı olarak kullanmadığının değerlendirmesini de kamuoyumuza bırakıyorum.
İmar uygulamaları ve bu doğrultuda yapılan kentleşme konusunda arkadaşlarımız yapmış olduğu açıklamalarda bazı noktalarda doğruluk payı vardır. Ama alışkanlık olduğu üzere biz belediye yönetimini eleştirelim de ne olursa olsun doğru yanlış fark etmez gibi bir durum da meclis üyeliği gibi önemli bir görevi yerine getiren arkadaşlarımıza yakışmamaktadır.
Halkımızın bu konuda bilgisi olması bakımından,Ordu kentine ait imar planları 1949, 1961, 1983 ve 1992 yıllarına ait planları kapsamaktadır.özellikle 1949 ve 1961 onaylı imar planlarında verilen karar ile kentsel donatı alanları kent merkezinde yeteri kadar yer almamış, sağlıksız bir yapılaşmaya neden olmuştur. Maalesef şehir merkezi şarkiye, Düzmahalle, Yenimahalle, Bucak, Subaşı mahallelerinin büyük bir kısmı bu planlar sonucu oluşmuştur. 1983 imar planı ile kentin gelişmesi doğuya doğru kaymıştır. Bu planın hedef nüfusu iddia edildiği gibi 40 bin değil 125 bin kişidir. Mevcut uygulamaya esas teşkil eden plan ise 1992 yılında onaylanan revizyon imar planıdır. Bu planın hedef nüfusu da 269 bin kişidir. Her ne olursa olsun bu plan da güncelliğini yitirmeye başladığından ordu Belediyesi 2012 Mayıs ayında yeni imar planı çalışmalarına başlamış ve tamamlama aşamasına gelmiştir. Bu plan çalışmaları da önümüzdeki günlerde onaylanmak üzere bizleri bir şey yapmamakla suçlayan arkadaşlarımızın da bulunduğu Belediye Meclis gündemine gelecektir. İşte o zaman arkadaşlarımızın da çok iyi bildiği bu ayrıntıların neden eleştirileri ile birlikte kamuoyumuzla paylaşmadıkları daha iyi anlaşılacaktır.
Meclis Üyesi arkadaşlarımız altyapı konusunda da bazı eksiklikleri dile getirmeleri ve bizleri uyarmaları görevleri bir yana bu kentte yaşayan biri olarak haklarıdır da. Ancak bu eleştirileri yaparken bunca yıldır yapılanları yok saymaları en azından haksızlık, verilen emeğe saygısızlıktır. Yollarımızın ekonomik ömrü büyük oranda dolmuştur ve Belediye yol çalışmalarının önemli bir bölümünü bu yolların yeniden yapılması oluşturmaktadır. Yol çalışmalarındaki gecikmenin ana sebeplerinden biri de YEDAŞ, Doğalgaz ve Telekom gibi kuruluşların çalışmalarını tamamlamasını beklemektir. Bu kurumlar aynı anda çalışamadığı için süreç uzamaktadır. Ancak şu anda yapılan yolların başta içme suyu, yağmur suyu ve kanalizasyon gibi çoğu hizmetleri tamamlanarak asfaltları dökülmektedir.
Altyapı eleştirilerini devam ettiren arkadaşlarımız eskiyen su borularının değişmediğinden ve çalışmaların yavaş yürüdüğünden bahsetmelerine rağmen gerçek öylemidir rakamlarla değerlendirerek cevap verelim. Ordu Belediyesi 2004 yılından günümüze 90.599 mt.yeni içme suyu hattı, 19263 mt içme suyu yenileme çalışması yapmıştır. Yine bu süre içinde 95 bin metre kanalizasyon, 45 bin metre yağmur suyu hattı döşemiştir.
Ordu Belediyesi halkımızın sağlığı söz konusu olduğunda için içme suyu konusunda da çok dikkatli davranmaktadır. Sularımız düzenli olarak kontrol ve takip edilmektedir. Meclis üyesi arkadaşlarımızın söylediği gibi kanalizasyon suyunun karıştığı suları halkımıza içirildiğini iddia etmek sorumluluk bilinci olan birileri için yapılacak bir açıklama değildir. Civil havzasından temin edilen sular dere suyu değil keson kuyulardan elde edilen sulardır. Bu sularda Samsun Hıfzıssaha tarafından analiz edilmekte ve tüketim amaçlı sular yönetmeliğine uygundur.
Ordu belediyesi DSİ ile yürüttüğü çalışmaları tamamlamasının ardından içme suyu temini konusunda Civil havzasına ihtiyaç duymayacaktır. AB projeleri ile yürüttüğümüz çalışmalar sonucu da isale hatlarının tamamı değiştirilecektir.
Araç kiralama konusunda da bizleri eleştiren arkadaşlara bazı işlerin yapılmasında iş makinesi kiralamanın son derece ekonomik olduğunu söylemekten başka bir şey diyemiyorum. Bu hesap edilerek çok rahat bulunabilir.
Özellikle Temizlik İşleri Müdürlüğünün Araç Kiralama Hizmet alım işleri Kamu İhale Kurumunun onayı ile yapılmaktadır. Bu hizmet alımı ile ilgili dosyalar gerek Sayıştay, gerekse mülkiye müfettişlerinin denetimine tabidir ve düzenli olarak bu kurumlar tarafından denetimleri yapılmaktadır. Bu zamana kadar yapılan denetimlerde hukuki ve idari bir sorunun olmadığı müfettiş raporlarından anlaşılmaktadır. Kaldı ki Ordu Belediyesinin yaptığı hizmet alımları aynı ölçekteki Belediyelerle (Nüfus, yüzölçümü ve coğrafi yapı) kıyaslandığında daha ekonomik yapıldığı çok rahatlıkla görülecektir.
Meclis üyelerimiz yaptıkları toplantının sonunda cevabını beklediğimiz bir soru diyerek aldıkları bir duyumu doğrumu yanlış mı olduğuna bakmadan yalnızca bizleri ve Ordu Belediyesini zor durumda bırakacaklarını düşünerek akla mantığa sığdırmanın zor olduğu bir suçlamada bulunmuşlardır.
Böyle bir suçlamayı kameralar önüne geçerek yapan arkadaşlarımızın arasında öyle görev yapmış olan arkadaşlarımız vardır ki böyle bir olayın olamayacağını en iyi bu arkadaşlarımız bilir. Aldıkları duyumları en azından bir telefon görüşmesi ile doğrulatma gereği duymayan arkadaşlarımızı kamuoyu önünde kınıyor ve bu haksız suçlamaları kendilerine iade ediyorum. Meclis Üyelerinin amacı çamur at izi kalsın mantığı ile hareket etmelerinin değerlendirmesini halkımızın sağduyusuna bırakıyorum.
Meclis Üyeliği yalnızca duyumlarla, dedikodu ile hareket edilecek bir görev değildir. Bu tür suçlamalar tamamen yanlış ve sorumluluk duygusundan uzak açıklamalardır.”