Stratejik çılgınlıktan dönüş

ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden bir koridor açarak K. Irak’ı Akdeniz’e bağlama arayışı erkenden kavranmasına rağmen dün, gerçekleştirilmesi mümkün görülmeyen bir konuydu. Dünden kastım geride kalan on yıl ve ötesi... Böyle nitelendirilmesi, ABD’nin böy

Stratejik çılgınlıktan dönüş

Ahmet Yavuz

ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden bir koridor açarak K. Irak’ı Akdeniz’e bağlama arayışı erkenden kavranmasına rağmen dün, gerçekleştirilmesi mümkün görülmeyen bir konuydu. Dünden kastım geride kalan on yıl ve ötesi...  
 
Böyle nitelendirilmesi, ABD’nin böyle bir iradeden yoksunluğu değil; aksine bu iradeye karşı tavır alan bir iradenin mevcut olmasındandı.
Yani “Ey ABD, sen bunu istiyor olabilirsin ama ben buna izin vermem” diyebilen bir iradeden bahsediyorum.
O nedenle, koridor konusu dün hayaldi; bugün gerçek olmak üzere...  
 
Konu, 1 Mart Teskeresinin reddi ve TSK’ye yönelik tertip davaların nedenleri ve sonuçlarıyla da yakından ilişkilidir.  
 
Milli olmayan politikaların içeride ve dışarıda Türkiye’nin başını ağrıtacağı kesindi.
Nitekim içeride Kürt sorunu büyüdü.
Dışarıda Suriye düşmanlığı güvenliğimizi alt üst etti. 
 
Milli bir devleti gayri milli yaklaşımları esas alarak ve mezhep temelli politikaları önceleyerek yönetmeye kalkarsanız işin sonu buraya gelir ve “ne oluyor” demeye başlarsınız! Şu an iktidarın yaptığı gibi...  
 
Rafet Ballı’nın yazılarında “Amerikan koridoru” olarak adlandırdığı ve Vatan Partisi’nin uzun zamandır dikkat çektiği bu olgunun kavranması için Cizire ile Kobani kantonlarının birleştirilmesi mi gerekiyordu? 
 
Jeopolitik akıldan yoksunluk ya da bu aklın oluşturulduğu merkezleri kötürüm kılmak; olacakları değil, olanları görmeyi mümkün kılar.
Ondan sonra dizler dövülür ve “kader” nitelemesiyle boyun eğilir.  
 
Coon’un sözü iyi bilinir ama tekrarlayalım: “İyi coğrafyacı doğru felsefe yapar.” 
 
Coğrafya iyi bilinemediği ve tarihin önümüze koyduğu gerçekler bir kenara itildiği içindir ki, güneyimizde büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
Tehdit büyüyor.
İçimizi de sarması yakındır. 
 
“Savunma konseptini” terk ederek “güvenlik konseptine” geçmekle de sorun çözülmüyor.  
 
Ancak basına yansıyan haberlere bakılırsa, Cumhurbaşkanı’nın olup biteni kavradığı anlaşılıyor.  
 
Eğer bu izlenim gerçeği yansıtıyorsa, atılması gereken adımlar açık ve nettir.
Aşağıda sıralananların yapılmasıyla da stratejik bir geriye dönüşü ifade eder: 
 
- ABD’nin ülkemizin bütünlüğünü tehdit eden bölge politikaları terk edilmelidir. 
- Suriye’yi bölme arayışından çok ivedi olarak vazgeçilmeli, bu ülkeyle yakın işbirliği içine girilmelidir.  
- TSK, daha fazla gecikilmeden ve Kobani-Afrin kantonlarının da birleştirilmesine fırsat verilmeden uygun arazi kesimlerinde Suriye Ordusuyla koordineli olarak harekât için görevlendirilmelidir. 
- Eğit-donata son verilmelidir.  
Bu çizgi; hem IŞİD’e hem PYD’ye hem de içeride PKK’ye karşı koymak demektir.  
 
Yukarıda sıraladıklarım ancak AKP-MHP koalisyonu ile mümkün olabilir. 
 
Sorunun daha da kronik bir hal almaması için kısa vadede başka bir çıkar yol görünmüyor. Uzun dönemli çözümler ise problemin bilincinde olanların iktidarıyla mümkündür. 
 
Stratejik çılgınlığa, şimdilik, ancak böyle son verilebilir...

http://www.aydinlikgazete.com/stratejik-cilginliktan-donus-makale,60334.html

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri