TAKIL
Her kentin kendine ait aynı zamanda ruhu da olan değerleri vardır.
Değerlerinden koparılmış bir kent ise ruhsuzdur ve haliyle ölüdür.
Her yerde olduğu gibi Ordu ilimiz de ruhu sayılabilecek değerlere sahiptir. Takıl bunlardan bir tanesidir
Takıl"ın bugünkü yerinde var oluşunun üzerinden yaklaşık olarak 130 yıl geçmiştir. Bu haliyle Ordu"nun bugünkü merkezine taşınmasından sonrasının bütün izlerini koruyabilmiştir.
Ordu ilinin bugünkü merkezinin oluşum süreci 18. yüzyılın başlarından itibaren başlamıştır.
O tarihlerde Bucak olarak adlandırılan bu yer birkaç barakadan ibaret durumdaydı.
Halk yoğun olarak Bayramlı kasabası olarak adlandırılan bugünkü Eskipazar ve civarında yaşamaktaydı.
Gerek ayanların baskılarından kurtulmak gerekse hayvanlarına yeni otlak alanları bulmak için halk çareyi Bucak"a taşınmakta bulmaktaydı.
Bu göçler sonucunda bilhassa sahil boyunda dağınık köy yerleşmesi tipinde evler inşa edilmiştir. Boztepe"nin eteklerine doğru yayılan bu yerleşme sonucunda Keçiköyü"ne kadar uzanan sahada bugünkü Ordu doğmaya başlamıştır.
1847 yılına gelindiğinde Bucak kasabası, 580 hanelik bir kasaba haline dönüşmüş vaziyettedir. 1883 yılına kadar gelişmeye devam eden Ordu"nun çarşısında çıkan yangın şehrin yeniden yapılandırılmasında bir dönüm noktası olmuştur.
İşte Takıl bu yangın sonrasında Ordu"dan bir daha ayrılmamak üzere yerini almıştır. Bundan sonra Ordu ile ilgili söylenen her sözde de kendisine yer bulmuştur.
Bunlardan, 1949 yılında yayınlanan İktisadi Uyanış Dergisi Ordu Özel Sayısında Niyazi Baba ile Mülakat Altmış Yıl Evvelki Ordu adlı makalede 1880"li yılların Takıl"ı şu şekilde anlatılmaktadır.
-Ya Takıl pazarı ne halde idi?
Niyazi Babanın dudaklarından bir tebessüm belirdi.
-Hey gidi evlat dedi. O vakitler Takıl Pazarında millet ördek avlardı.
İhtiyar şaka mı ediyor diye şöyle bir yüzüne baktım. Neşesine rağmen ciddi bir hali vardı.
-Sahi mi söylüyorsunuz? Şehrin bu kadar yakınındaki bir meydanda, ördeğin ne işi var?
-Vallahi burasını ördeklere sorunuz. Benim bildiğim o vakitler takıl ve civarı tamamen sazlıktı, bataklıktı. Tam av yapılacak bir yer.
-Burada dükkân falan gibi bir şey yok mu idi o zaman?
-Yalnız ön tarafta sahile yakın yerlerde tek tük binalar vardı. Fakat Takıl sahası tamamen boştu. Burası su içinde idi ve adam boyu sazlarla örtülü idi
-Takıl"ın bu hali ne zamana kadar devam etti?
-Yangına kadar. Yangından sonra, burayı doldurarak kuruttular ve şimdiki Takıl meydana geldi
Yine 1949 yılında aynı dergide Takıl adlı bir makalesinde Sıtkı Çebi şunları anlatmaktadır.
...Takıl başlı başına bir alemdir. Çarşının tam ortasında kuruludur.
Yakın zamanlara kadar, Takıl"ın tam ortasında bir çeşme vardı. Kalabalık günlerde yolu tıkayan ve etrafında uzun uzun münakaşalara sebebiyet veren bu çeşme, hoyrat ellerin hırpalamasıyla bozuldu ve meydandan kaldırılarak Takıl"ın hemen kenarına tekrar fakat daha ufak çapta yeniden kuruldu.
Çarşı esnafının dilinde Takıl"da kimse yok mu bugün? sözü alışverişin durgun olacağı manasındadır. Çünkü Takıl müstahsile külliyetli para temin eden bir yerdir.
Takıl hile kaldırmaz.
Takıl mallarımızın değerlendiği müstahsilimizin yüzünün güldüğü yerdir.
TAKIL"I ALELADE BİR PAZARYERİ OLARAK GÖRMEYELİM. ORASI , MANİFATURACININ, TUHAFİYECİNİN, MANAVIN HIRDAVAT VE ZAHİRECİLERİN ADRESİ DEĞİŞTİRİLİRKEN DAİMA GÖZ ÖNÜNDE TUTTUKLARI VE UZAKLAŞMAK İSTEMEDİKLERİ BİR YERDİR
İbrahim Dizman"ın yayına hazırladığı Bir Zamanlar Ordu Anılar adlı eserde Fevzi Güvemli 1920"li Takıl"ını şu şekilde anlatmaktadır.
Çarşının orta yerinde tahıl pazarı vardı. Burada her türlü tahıl satılırdı; mısır, buğday, ve bunların unları, arpa, kürül, kuru fasülye
Yukarıda da belirttiğimiz üzere Takıl Ordu adıyla bir asırdan fazla yan yana durmuştur.
Ve umuyoruz ki, daha nice asırlarca da bu şekilde olacaktır.
Nasıl ki, Kemer Köprü düz köprü olamayacaksa Takıl da başka bir şey olamayacaktır. Çünkü Takıl, alelade bir yer değil, Ordu"nun ruhudur.