Vurulduk Ey Halkım !

Uğur Mumcu, gazeteci, araştırmacı ve yazar. 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giderek yaşamını yitirdi. Araştırmacı Gazeteci-yazar Uğur Mumcu'nun bombalı suikast sonucu

Uğur Mumcu,  gazeteci, araştırmacı ve yazar. 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giderek yaşamını yitirdi.
Vuruldunuz ama unutmadık sizi ...
Araştırmacı Kalemi gibi dimdik bir yaşam sürdüren Uğur Mumcu"nun öldürülmesinin 21. yıldönümünde bir kez daha "uğurlar"a uzanan eller kırılsın diyerek sevenlerinin yanında bizde kendisini rahmetle anıyoruz.

VURULDUK EY HALKIM

Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık.
Babamız sırtında yük taşıyarak, 
getirirdi aşımızı, ekmeğimizi,

Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla 
caddelerden geçerken,
bizler bir mumun ışığında 
bitirdik kitaplarımızı.

Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun
yüreğini, yüreğimizde yaşayarak
katıldık o büyük kavgaya.

Ecelsiz öldürüldük, dövüldük, asıldık…
Vurulduk ey halkım, 
unutma bizi…

Yoksulluğun bükemediği 
bileklerimize, çelik kelepçeler 
takıldı. 

İşkence hücrelerinde 
sabahladık kaç kez, 
isteseydik, diplomalarımızı 
mor binlikler getiren 
birer senet gibi kullanırdık. 

Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. 
Yazlık, kışlık katlarımız, 
arabalarımız olurdu. 

Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, 
köylüyle birlikte attı. 

Yaşamımızın en güzel yıllarını, 
Birer taze çiçek gibi 
verdik topluma. 
Bizleri yok etmek istediler hep. 

Öldürüldük ey halkım, unutma bizi. 

Fidan gibi genç kızlardık; 
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi 
akardı göz bebeklerimizden. 

Yirmi yaşında, 
yirmi bir yaşında, 
yirmi iki yaşında, 
işkencecilerin acımasız ellerine 
terk edildik. 

Tükürülesi suratlarına karşı 
bahar çiçekleri gibi, 
taptaze inançlarımızı fırlattık 
boş birer eldiven gibi. 

Utanmadılar insanlıklarından, 
Utanmadılar erkekliklerinden. 

Hücrelere atıldık ey halkım, 
unutma bizi. 

Ölümcül hastaydık, 
bağırsaklarımız düğümlenmişti. 

Hipokrat yemini etmiş 
doktor kimlikli 
işkencecilerin elinde 
öldürüldük acınmaksızın. 

Gelinliklerimizin ütüsü bile 
bozulmamıştı daha. 
Cezaevlerine kilitlenmiş 
kocalarımızın taptaze duygularına, 
birer mezar taşı gibi savrulduk. 

Vicdan susut, 
Hukuk sustu, 
İnsanlık sustu. 

Göz göre göre 
öldürüldük ey halkım. 

Kanserdik; 
ölüm, her gün bir sinsi yılan 
gibi dolaşıyordu derilerimizde. 
Uydurma davalarla kapattılar 
hücrelere. 

Hastaydık. 
Yurtdışına gitseydik 
kurtulurduk belki. 
Bir buçuk yalındaki kızlarımızı 
öksüz bırakmazdık. 
Önce kolumuzu, omuz başından keserek, 
yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak 
fırlattık attık önlerine. 

Sonra da, otuz iki yaşında 
bırakıp gittik bu dünyayı, 
ecelsiz. 

Öldürüldük ey halkım unutma bizi. 

Giresun"daki yoksul köylüler, 
sizin için öldük. 
Ege"deki tütün işçileri 
sizin için öldük. 
Doğu"daki topraksız köylüler; 
sizin için öldük, 
İstanbul"daki, Ankara"daki işçiler, 
sizin için öldük, 
Adana"da, paramparça elleriyle, 
ak pamuk toplayan işçiler, 
sizin için öldük, 

Vurulduk, 
Asıldık, 
Öldürüldük ey halkım, 
unutma bizi. 

Bağımsızlık, Mustafa Kemal"den 
armağandı bize. 
Yabancı petrol şirketlerine karşı 
devletimizi savunduk, 
komünist dediler. 

Yirmi iki yaşlarındaydık 
öldürüldüğümüzde ey halkım, 
unutma bizi. 

Mezar taşlarımıza basa basa, 
Devleti yönetenler gizli emirlerle, 
başlarımızı ezmek, 
kanlarımızı emmek istediler. 

Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, 
sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. 
Emperyalizmin ahtapot kollarına 
teslim edilen ülkemizin 
bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. 

“Ülkemiz bağımsız değil” dedik, 
kelepçeyle geldiler üstümüze. 
Kurtuluş Savaşı"nda emperyalizme 
karşı dalgalandırdığımız 
bayrağımızı daha da dik 
tutabilmekti bütün çabamız. 
Bir kez dinlemediler bizi. 
Bir kez anlamak istemediler. 

Vurulduk ey haklım unutma bizi… 

Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. 
Bir kadın eline değmemişti ellerimiz. 
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. 

Bir gece sabaha karşı, 
Pranga vurulmuş ellerimiz 
ve ayaklarımızla çıkarıldık 
idam sehpalarına. 
Herkes tanıktır ki korkmadık. 
İçimiz titremedi hiç. 

Mezar toprağı gibi taptaze, 
mezar taşı gibi dimdik 
boynumuzu uzattık 
yağlı kementlere. 

Asıldık ey halkım, unutma bizi. 

Bizi öldürenler, 
bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, 
ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. 
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı 
ya da susmuşlardı 
bütün olup bitenlere. 

Öfkelerini bir gün bile 
karşısındakilere bağırmamış 
insanların gözleri önünde 
öldürüldük. 

Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına. 

Batı uygarlığı adına, 
bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler. 
Korkmadan öldük ey halkım, 
unutma bizi. 

Bir gün mezarlarımızda güller açacak 
ey halkım unutma bizi. 
Bir gün sesimiz, 
hepinizin kulaklarında yankılanacak 
ey halkım, unutma bizi. 

Özgürlüğe adanmış bir top 
çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz. 
ey halkım unutma bizi. 
unutma bizi 
unutma bizi 
unutma bizi 
unutma bizi… 

UNUTMADIK SENİ ... 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel-siyaset Haberleri