Anayasan bazı maddelerinin değişikliği ile ilgili kanun teklifinin 12. ve 15. maddelerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Adalet Hizmetleri ve Savcıların İdari Görevleri hakkında 15. maddede konuşan Rıdvan YALÇIN “ne kadar ambalaj giydirseniz de, ne kadar masum toplum kesimlerini istismar edip planınızın parçası hâline getirmek isteseniz de bu teklif, yargıyı hükûmet bürokrasisi, hâkim-savcıyı hükûmet memuru hâline getirme amacındadır; hesap vermekten kurtulma amacındadır. Ancak biliniz ki Milliyetçi Hareket Partisi mazluma yunus, zalime yavuz anlayışı içerisinde, yaptıklarınızın hesabını mutlaka soracaktır” dedi.
Yalçın: mazluma yunus, zalime yavuz
Ordu'nun parlayan yeni milletvekili Rıdvan Yalçın'ı dikkatle takip ediyoruz... Özellikle sizinde takipinize dikkat çekiyoruz...
Geleceğin en iyi ve etkili vekil/hatip olacak kişisidir.
Kendisine naçizane tavsiyemiz yumurtadan çıktınız, kabuğunuzu unutmayın"
Yalçın'ın Meclisteki konuşmasını zabıtlardan aynen aktarıyoruz...
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 4. Yasama Yılı 93. Birleşim 24/Nisan /2010 Cumartesi
MADDE 144-
Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir."
BAŞKAN - 15'inci madde üzerinde gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adı-na Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın'a aittir.
Sayın Yalçın, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA RIDVAN YALÇIN (Ordu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa değişikliği hakkındaki kanun teklifinin 15'inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Konuşmamın başında yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Üzerinde konuştuğum maddeyi bir cümleyle özetlemek mümkündür: Hâkim ve savcıların denetimini güya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlayan Hükûmet, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu da kendisine bağlamaktadır. Böylece, sekiz yıldır işine gelmeyen kararlar veren hâkim ve savcıları teftişle canından bezdiren, haksız ithamlarla yıldıran iktidar, Yüksek Kurulu, RTÜK, YÖK gibi kendine bağladıktan sonra, hâkim ve savcıları doğrudan denetleme yetkisinden vazgeçmeyi ileri bir adım olarak göstermektedir. Yürütmenin yargı üzerindeki etkisini azaltacak yaklaşımlar beklenirken, yapılan iş yargıyı bütünüyle kontrol etme sonucunu doğurmaktadır.
Sayın milletvekilleri,
Sayın Cumhurbaşkanının anayasa yapma fırsatının kaçırıldığını, Anayasa Mahkemesi Başbakanının anayasanın geniş bir mutabakatla yapılması gerektiğini söylediği bugünlerde, iktidarın Meclise ve millete dayattığı bu teklif, kamuoyuna önemli bir demokratikleşme paketiymiş gibi sunulmaktadır. Her şeyden evvel, belirtmek gerekir ki siyasi mücadelesini istismarlar üzerine inşa etmiş bir anlayışın suçüstü hâlidir bu teklif. Herkes biliyor ki ne kadın hakları umurundadır iktidarın ne çocuk hakları. Hele teröristler bayram yaparken mübarek ruhlarını incittiğiniz şehitlerimizin resimleriyle yollara dökülen aziz ailelerine bu iktidarın söyleyecek ne sözü olabilir?
Habur'da, kahraman gazilerimizin gözünü, kolunu, bacağını kaybettiği hain saldırıları yapanları törenlerle karşılayanların, bu utanç tablosunu "umut verici gelişmeler" olarak tanımlayanların, gazilerimizin yerlere fırlattığı protezlerini, kırıp attığı madalyalarını gördüğünde yüreği burkulmayanların, bu kahramanlara istismardan başka verecek neyi olabilir?
Sizin nazarınızda, milletimizin temiz alnına soykırım lekesi sürmeye çalışanlar muteber; milletimizin birliği, devletimizin tekliği aleyhine çalışanlar saygın; değerlerimizle kavgalı olanlar övgüye layıktır. AKP'nin gerçekten umurunda mıdır 12 Eylül darbecilerinin astıkları fidanlar, yıktıkları hayatlar? Gerek zaman aşımı gerekse aleyhe kanunun geçmişe uygulanamayacağı prensibine rağmen yani, 12 Eylül darbecilerinin yargılanmayacaklarını bile bile, tuz basılmış yaraları tekrar kanatıyor ve bundan siyasi menfaat bekliyorsunuz. Gerçekten memurlar umurunuzda olsa, 2 artı 2'yi layık görür müsünüz? Öyleyse bütün bunlar ne anlama gelmektedir?
Değerli milletvekilleri,
Bu teklif, Yüce Divan korkusu sarmışların, hesap verme korkusuyla uykusu kaçmışların son hamlesi. Bu teklif, acaba, yeni bir mağduriyet alanı yaratabilir miyiz; tarih boyu mazlumun, mağdurun yanında yer almış bu temiz mayalı milletin hulus ve saffetinden bir kez daha faydalanabilir miyiz diye düşünenlerin teklifi.
Değerli milletvekilleri,
Bu teklif, sen misin benim ideolojimi benimsemeyen, sen misin benim irademi sorgulayan, sen misin benim yasa dışı faaliyetlerimi izleyen, sen misin yolsuzluklarımı gözleyen, sen misin benim çıkardığım yasayı iptal eden, yaptığım atamayı geçersiz sayan, sen misin benim yanımdaki suçluları aklamayan, karşımdaki masumları suçlamayan, sen misin hâlen bağımsız ve tarafsızım diye efelenen? Öyleyse al sana, "Ben de seni Anayasa'yla bana bağlarım, kanunla benden taraf yaparım." anlayışının teklifi.
Değerli milletvekilleri,
Ne kadar ambalaj giydirseniz de, ne kadar masum toplum kesimlerini istismar edip planınızın parçası hâline getirmek isteseniz de bu teklif, yargıyı hükûmet bürokrasisi, hâkim-savcıyı hükûmet memuru hâline getirme amacındadır; hesap vermekten kurtulma amacındadır. Ancak biliniz ki Milliyetçi Hareket Partisi mazluma yunus, zalime yavuz anlayışı içerisinde, yaptıklarınızın hesabını mutlaka soracaktır. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
Yargı bağımsızlığı, anayasal devlet yapımızın olmazsa olmaz koşuludur. Demokrasiyi içine sindirememiş, demokrasiyi sadece iktidara gelmenin aracı olarak kabul eden, farklı düşüncelere sabır göstermeyen, bütün toplumsal temsil merkezleriyle kavgalı, baskıcı yönetim anlayışı hüküm sürerken, yargı, özellikle yüksek yargı çok daha önemli hâle gelmektedir. AKP'nin ideolojik çekirdeği dışındaki herkes bu durumdan rahatsızdır ancak bazı iradeler ipotek altındadır, bazı iradeler baskı altındadır.
Sayın milletvekilleri,
Her söylemini demokrasiye, millet iradesine saygıya dayandıran iktidar partisinin demokrasi anlayışının ne ölçüde çarpık olduğunu bir örnekle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Bir soru önergeme Meclis Başkanlığımızca verilen cevaba göre 137'si kanunlaşmış, 32'si gündemde, 486'sı komisyonda olmak üzere toplam 664 kanun teklifi bu dönemde verilmiştir. 842 Hükûmet tasarısı da yine bu dönemde Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
Toplam 664 kanun teklifi içerisinde 522'si muhalefet milletvekillerince verilmiş, Meclis Başkanlığının cevabına göre, bu 522 kanun teklifinden bir teki bile yasalaşmaya layık bulunmamıştır.
Değerli milletvekilleri,
Şimdi soruyorum iktidara: Muhalefetin verdiği bu 522 kanun teklifinden bir tanesi bile mi doğru değildir, haklı değildir, yerinde değildir? Muhalefet, 522 kanun teklifini saçma sapan, faydasız, anlamsız, sırf iş olsun diye mi vermiştir?
İşte, değerli arkadaşlarım,
Bu tablo, Türk demokrasisi adına, parlamenter sistem adına, en iyi tabirle, hazin bir durumdur. İktidarın anlayışına göre, muhalefet, Mecliste sadece konuşmakla görevlidir. Bu konuşmalar kanaatlerinizi değiştirse de oylarınızı değiştirememektedir. Ne yazık ki bu yüce Meclis, iktidarınızda işlevini kaybetmiş, partinizin karar organı durumuna düşürülmüştür.
Değerli milletvekilleri,
Denetim görevi bakımından da Meclisimiz devre dışı bırakılmış durumdadır. Soru önergelerine ya aylarca cevap verilmemekte ya da genel cümlelerle geçiştirilen cevaplar verilmektedir. Diğer denetim yolları ise tiyatral bir söz yarıştırmaya dönüştürülmüştür.
Üzülerek ifade ediyorum ki, değerli milletvekilleri, AKP iktidarlarında bu yüce Meclis, baskıcı bir rejimi meşru gösteren bir yapıya dönüştürülüp asli görevlerinden uzaklaştırılmış bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
Açık toplumlarda iktidarı, muhalefetin yanında yazılı ve görsel medya ile sivil toplum kuruluşları da denetlemektedir. Hatta ileri ülkelerde basın özgürlüğü ve sivil toplum kuruluşlarının etkinliği, demokratik seviyenin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Devri iktidarınız bu konuda da sayısız kötü örnekle doludur. Bir yanda iktidarın yayın organı gibi faaliyet gösteren ve iktidarın baskısıyla elde ettiği gelirle zenginleşen medya kuruluşları varken diğer yanda özgür yayın çizgisini sürdürdüğü için en ağır cezalara maruz kalan, gelirleri yok edilmeye çalışılan, yandaş olmak ya da yok olmak arasında tercihe zorlanan kuruluşlar bulunmaktadır.
Sayın Başbakanın,
Beğenmediği yayın kuruluşlarına halkı boykota davet ettiği, medya patronlarından beğenmediği yazarların işine son verilmesini istediği bir ortamda siz demokratik standartları yükseltme iddiasından bahsediyorsunuz. Bırakın yeni haklar, yeni özgürlükler getirmeyi, var olan hak ve özgürlükleri kullanılamaz hâle getirirken kimden size inanmasını bekliyorsunuz?
Değerli milletvekilleri,
Belli ki iktidar grubu olarak başarabilirseniz, bu dayatma teklifinizi halka götürerek seçimi de manipüle etme niyetindesiniz. Temel hak ve hürriyetleri referanduma götürmeyi doğru buluyorsanız, vicdani ve hukuki buluyorsanız, aynı gerekçelerle İsviçre'deki minare referandumuna neden itiraz ediyorsunuz Allah aşkına?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalçın, konuşmanızı lütfen tamamlayın, ilave süre veriyorum size.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Sonuç olarak, yargının örselendiği, yıpratılmak için hukuk dışı çirkin yöntemlerin pervasızca uygulandığı, başsavcıların, hâkimlerin hatta yüksek yargı organı üyelerinin bakanlık marifetiyle telefonlarının dinlendiği, izlendiği bir ortamda yargının demokratikleştirilmesi iddiası samimiyetsiz siyasetin çarpıcı bir örneği olabilir.
Değerli arkadaşlarım,
Bugün burada Adana Milletvekilimiz Sayın Muharrem Varlı Bey, Adana'da yapılan seçimlerden sonra yargıya yapılan baskının çok somut örneğini biraz önce dile getirdi. Bir müsteşar yardımcısının Adana'ya gidip, görevden alınan Belediye Başkanının mahkemesine bakan mahkemenin üyeleriyle bir araya geldiğini ve onları etkilediğini iddia etti. Sayın Bakan, Hükûmetin sayın sözcülerine sesleniyorum, bu iddia ortada bırakılacak hafiflikte bir iddia değildir. Sizlerden istirhamım, eğer hukuk devletine olan inancınız varsa, yargıya olan inancınız varsa Sayın Milletvekilimizin bu iddiasını ortalık yerde bırakmayın, lütfen cevap verin diyor, bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)