YANILSAMAYA DEVAM-2
Değerli okurlar, Ordu Kent Gazetesi internet sayfasının bilinemeyen bir nedenle sıkıntıya girdiğini sizlerle paylaşmalıyım. Şu an belli şeyler düzeltilmiş olsa da, benim aldığım bilgiler doğrultusunda 15 Temmuzdan bu tarafa depolanan hemen tüm bilgiler kaybedilmiş. Ben deniz de bu tarihten sonra aileye katıldığım için tamamen buharlaşmış oldum. Kısa bir süre içinde resmim ve eski yazılarım ile birlikte tekrar hayata döneceğimi düşünmekteyim. Ortadan kaybolduğum için sizlerden özür dilerim. Şu an yazmış olduğum kitabın son hazırlıklarını yapmaktayım. Arzum, Aralık ayı içinde kitabın yayımlanması, umarım gerçekleştirebiliriz. Bu yüzden yazılarım şu ara bir haftalık dönemlerle yayınlanacak, bilgilerinize sunarım.
İki noktanın anlaşılması önemli olacak. Birincisi; çocuklar geleceğe nasıl hazırlanacak? Zaten tüm anne ve babaların merak ettiği bir konu olarak gündemi sürekli meşgul ediyor. İkincisi ise; bu süreçte anne ve babanın yapacağı rehberliğin kapsamı nasıl gerçekleşecek?
Bu iki konu birleştiğinde ortaya çıkacak sonuç etkisi, olumlu veya olumsuz olarak belirleyici olacaktır. Ancak geleceğe hazırlanmak söz konusu olunca, temel eksiklik geleceğin nasıl bir şeye benzediği veya benzeyeceği ile ilgili görüş eksikliğidir. Geleceği ne kadar sağlıklı görebiliyorsunuz? Üstelik gelecek sizin geleceğiniz mi, bunları soruşturmak temel çıkış noktasını oluşturacaktır. Buna karşılık yaptığım çalışmalarda ve gözlemlerde, bu sürecin içinden geçenlerin çok da farkında olmadıkları şey, onların sonuçta büyük bedeller ödediğini göstermekte. Bu alanda bir bedel ödeniyor ve nasıl bir bedel ödendiğinin kimse farkında değil. Sonuçlara bakıldığında, son derece kısır bir üretimin sonunda ve son derece yetersiz ürünlerin ortaya çıkmış olduğu gerçeğine rağmen, neredeyse kimse buradaki yanlışlığı garipsemiyor. Ve dahası bu yetersiz yolu yürümeye devam ediyor. Çocukları gelece hazırlamak derken neyi kastediyoruz? Büyük olasılıkla, onların finansal yeterliliğe ulaşmaları biz anne ve babaların gündeminde birinci sırayı işgal ediyor. İyi bir mesleğe dolayısıyla da iyi bir işe sahip olmaları her şeyden önemli görünüyor. Peki, bu durumun geleceği ne kadar kapsadığını hanginiz sorguladınız?
Sizler bu soru üzerinde ve detaylarına ilişkin düşünürken, başka bir noktada irdeleme yapmanın çok faydalı olacağı da kesin. Nedir bu nokta?
Geleceği kucaklayabilecek ve ya maksimumda karşılayabilecek çocukları yetiştirme nosyonu nu, kimlere yüklediğimizi anlamaya çalışmalısınız. Ben size yardımcı olayım. Geleneksel eğitim yaşama hazırlar öyle ise çocukları bu alana fırlat ve sonra dön keyfine bak. Şüphesiz bu büyük bir yanılgıdır. Bu günkü haliyle geleneksel eğitim ve son noktasında üniversite sadece bir meslek edinme yolculuğundan başka bir şey değildir. Sizin baktığınız taraftan, zaten hayatta bundan ibaret şeklinde görülüyor olabilir. Bence çok yanılıyorsunuz. Hayat çok farklı rollerden oluşur. Sizin bu çabanız çocuklarınızın yaşamı kucaklayabilecekleri durumun en fazla %20 sini karşılayabilir. %80 ise henüz boşta kalmaktadır. Bu konuda 1945’ler civarında bir gurup araştırmacının yapmış olduğu çalışma sonuçları şöyle açıklanmış; geleneksel eğitim sürecinin gerçek hayata etkisi sıfırdır. Evet, yanlış okumadınız aynen böyle açıklanmış. Tabi bunun üzerine muhafazakâr eğitimcilerin kazan kaldırmaları çok uzun sürmemiş ve şimdi biz bir araştırma yapalım da siz de görün demişler ve uzun zaman süresince tüm dünyada yapılan araştırma çalışmalarının sonucunda, zorlama bir şekilde bu sonucun sıfır olmadığını ama %13 civarında olduğunu açıklamışlar. Benim kendi kavrayışım çerçevesinde, en fazla %20lik bir etkinin ortaya çıktığını yani gönlümüzün bol olduğunu ifade etmek isterim. Umarım bu kulvarda çalışanlar alınganlık yapmaz ancak gerçek bundan ibaret. %20 önemsiz bir oran değil ancak yetersiz.
Şimdi ödediğiniz bedele bir bakalım; Biliyorum ki, birçok aile bu süreci tamamlamak üzere çocukları adına büyük bedeller ödemekteler, maddi ve manevi. Maliyet, fayda oranına bakıldığında sonuç nasıl görünmekte? Şöyle ki; %20lik bir sonuç için %100 lük bir bedel. Şimdi bana söyleyiniz, hayatın başka hangi alanında bu bedeli ödemeye razı olursunuz? Ben sizin adınıza cevaplayayım; Hiç.
yclcngr@gmail.com