Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) iflas etmiş tüccar görünümüyle güven bunalımında ve kaynak sıkıntısı içersinde iken bu haliyle 2010 sezonu fındık piyasasında müdahil olması söz konusu görünmemektedir.
Buna rağmen FİSKOBİRLİK adına çeşitli beyanların medyada yer alması ilginç. Ciddi anlamda üst düzey yöneticilik eğitimi alanlar, tutamayacakları sözler ile yapamayacakları fiillerin başta kendilerine sonra işletmeye çok büyük zararlar vereceğini bilirler.
Ülkemizde geçmişten günümüze her iktidar kısa vadeli, lokal çözümler ile sorunların halli yoluna gitmiştir. Günümüzde ekonomik, sosyal ve ulusal ile uluslararası ticareti çok iyi okumak gerekiyor.
Eski alışkanlıklar ( pazarlama ve ticari anlayışların ve kooperatifçilik zihniyetinin) günümüz koşullarında geçersiz olduğunu artık görmemiz gerekiyor. Kooperatifçilik ile ilgili özellikle tarımsal üretim ve pazarlama kooperatifleri konusunda, başta sanayi bakanlığı olmak üzere sivil toplum örgütünün katılımıyla sil baştan üreticiye dönük, modern anlayışa sahip AB standartlarında kanuni düzenlemelerin acilen yapılması gerekmektedir. Halen var olan kooperatifler konunu ile üretici mağdur edilmektedir.
Üreticileri canından ve malından bezdirmeyen yeni bir kooperatifçilik anlayışını ortaya koyan “üretici odaklı” ve üreticiyi avantajlı kılan kanun düzenlemesine ihtiyaç vardır.
Özellikle Tarımsal Üretim ve Pazarlama Kooperatifi kurulduğunda en az on yıl süreyle tüm vergi ve harçlardan muaf olmalıdır. Yatırım teşviklerinden yararlanmalıdır. Yaptığı ihracat nedeniyle bazı sektörlerde olduğu gibi Şirketlerin yararlandığı tüm haklardan yararlanmalıdır ki, kendi işletmelerini kurabilsin, kaliteyi artırabilsin ve markalaşma ile yöresel kalkınmanın lokomotifi haline gelsin.
Gelişmiş olan ülkelerde en büyük Anonim şirketlerin kurucusu ve büyük hissedarları ayrıca tarımsal alanda Ar-Ge ve teknolojik donanım, makine üretimi de yapan tarımsal kooperatiflerdir. Kooperatifler kazanımlar yapmak ve geliştirmek üzere düşünülmelidir.
Kazanımlarını kaybeden bir kooperatifçilik anlayışı ancak beceriksiz ve basiretsiz yöneticiler ile art niyetlilerin, vizyon problemleri olanların çiftçilikle ilgili alın teri dökmeyenlerin ve çiftçi üzerinden geçinen parazitlerin işidir.
Her yıl fındığın önemli bir bölümünün eylül ayında pazara indiğini hatırlatmak isterim. Bu yılda böyle olacak.
Fındık stratejisine göre fındık fiyatı piyasa koşulları doğrultusunda oluşacak. Fiyatı da üreticinin hareketine göre fındığın önemli bir bölümünün pazara indirildiği Eylül ayı belirleyecek.
Eylül ayı fındık fiyatının oluşması konusunda gerçekten bir 'sendrom' ayıdır. Çünkü fındığın çok önemli miktarı bu ayda pazara indiriliyor ve fiyatın ilk ve önemli ayağı böylece oluşuyor. Üreticimiz bu yıl çok dikkatli olmalı, fındığını pazara indirme konusunda sabır göstermeli ve ihtiyacı kadar ürününü pazara indirmelidir.
Pazarda fiyatlar arz ve talebe göre oluşmaktadır. Arz fazla olunca fiyat düşmektedir. Fazla arz üreticinin aleyhinedir. Don olayının, Karadeniz coğrafyasını ve genel rekolteyi ne kadar etkilediği meçhulken. Ağustos ayına kadar rüzgar ve sıcaklık gibi fındığı bekleyen tehlikeler olduğunu da belirtmek isterim.
Geçen yıl karanfil sayımına göre 430 bin dolayında rekolte düşünüldü. Bu yıl ise 630 bin dolayında rekolte gözüküyor denilmektedir..
Rekolte ne kadar geriye iner o da önemli. Geçen senenin altına inerse fiyatlar tavan yapar.
TMO'nun elinde bulunan fındıklar da altın kadar kıymetlenir.
Ve TMO kendisine gelen talepler ile milyonlarca dolar zararını, elindeki fındıkla karşılayabilir.