Yılların getirdiği yerdeyim 2
Mustafa Köksal
Yıllar insani öyle yerlerde imtihan ederki, seni üç kuruşluk adamların karşısında ve paraları sayesinde , boynun bükük halde durmanı, gururunu,kişiliğini ve benliğini bir anda ayaklar altında hiç ederler.
Benim için sevdiğim dostlarım için,şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev hayattır.
Çünkü hayatın her yerinde ve zamanın da, insanların yanında olmanı sağlayan,senin adına onlara sevme hissi veren şerefli ve haysiyetli bir yapıda olmandır ve dik durmandır. Birisinin vereceği hassiyetli lokmanın boğazından geçmesine hepimiz razıyız da; şerefini ayaklar altına alacak ve bir anlık zevk için namusunu lekelemeye razı değiliz, sonra değer mi?
Sana uzatılacak mevki ve makamın senin onurunu incitecek ve karşındaki tarafından kölesi muamelesine tabi tutulacak bir düşünce yapısnda cereyan edecek se bunun iş diye Allah belasını vermesin de, kahretsin. Bu tip işler için karşındaki insanın ayaklarını öpmeye,günlük menfeat için içindeki onurlu bir şekilde yanan ışığını karartmaya değer mi? Diyorum ya, bir anlık zevk için yaptığımız işlere bakın;bir zaman sonra niye bunu yaptım diye kafanızı vurarak pişman olduğunuz ama yinede defalarca yaptığınz işler.
Kumar, içki, hırsızlık, kalp kırma, zamparalık v.s.. Hangisinin bir anlık şeytani zevki senin onurunu ve gururunu bu toplumdan silmen için değer ki?
Sen,bir lokma ekmeğini,adam gibi bir insanın yanında az ama helal yoldan kazanıp ta,akşam evine huzurla giderken duyduğun o müthiş sevinci biraz önce yaptığın pis işlerin hangisin de duyarsın ki?
Bir anlık yanlıştan söz ediyorum. Düşünkü iyi bir iş adamısının ve arkaşlarının şeytani ısrarları sonucu bir anlık yanlış işleri yaparken hiç istemediğin bir şekilde görüntü verdin ve bunu kamuoyu da duydu, ailen de duydu,senin içi ne olur o zaman? Kadın ya da erkek bir iş girmek için namusunu bile hiçe sayan hayatı yaşam felsefesi yapıyorlar, sonun da yaptığı yanlış duyulunca ya intihar ediyorlar ya da en yakınlarınca kötü mumeleye maruz kalarak yok oluyorlar, sevdiklerinden uzak
.
Hangi günahın bir cana bu kadar azap vemeye hakkı var? Sen ellerinle bunu başarıyor, kolayı seçiyor,sorada pis ne kadar iş varsa onu vücudunun her uzvun da deniyorsun, zevk aldığını sanarak. İnanarak yaptığın bu kötülüklerin sana acılarını verdiğinde ki yüz hatlarına aynalar da bakarken neleri düşündüğünü merak ediyorum.
Aklına , insan olman, evli olman, evlatlarının olması, dostların, sevildiğini ve seni sevenleri alıpta bir sevgi harmanı yapıyormusun? Yoksa niye bana bu tedavi denen ızdırabı vererek iyi olmam adına eziyetler yapıyorsunuz mu diyorsun?
Bak insan, seni yaratanın sana verdiği değer ve kıymetin derecesini bilebilseydin asla secde den başını kaldırıp ta bu dünyanın nimetlerine bile bakmayı istemezdin, yarın yanlışlar yaparım diye
Kimse dört dörtlük değil dir. Sende biraz dört ikilik olmayı dene, ne kaybedersin ki?
Bak kardeşim , cahil sulak alanda bile susuzdur. Eğitimin bizlere sunduğu o harik bilği kabını çocuklarının elinden alıpta sokağa atan cahil baba ve annelerin,çocukları sokaklar da ve yetersiz iş hanelerin de çalıştırmalarının bu ülkeye verdiği maddi ve manevi zarar milli eğitimin hangi birimi tam olarak planlayıp ta millete sunabilir ki?
Bu kada susuz kalan gençlerimizin de yarınların da bir takım pis işler ve mafyanın yada gizli örgütlerin yerlerinin olması kaçınılmazdır. Sebebi ise bu cahil ve fikir susuzu olan aile düşünce yapısıdır. Bu yüzden ne olursa olsun çocuklarımızın en iyi tahsili almalarını bizler sağlayalım ki, yarın onları iyi birer birey olmuş bir halde görebilelim.
İnsan huzurlu olmayı istiyorsa,önce herşeyini temiz tutmalı,ailesini okumuş,bilen bir kişilikte olmasına bakmalı, güler yüzlü, ahlaklı, namuslu, münakaşa etmeden uzak,lüzumsuz konuşmayan,kimseye içten bir düşmanlığı besleyemeyen, ac gözlü olmayan,acı gördümü doyuran ve şefkatli bir insan olmalı..
Her kese iyilik etmeyi seven,eziyetlerde sıkıntılarda sabrı bilen,yumuşak bir konuşma ile karşısındakini dinleyebilen,kibirden,kendini beğenen kimseler den uzak,büyüklerine hep hürmet li,küçüklerine şefkatli olan,herkese adaletli,haram dan uzak,yalan söylemeyen bir yol çizersen kendine sende huzurlu olabilirsin.
Fakirleri unutmayan ,herkesi seven,iyilikten olduğu zaman kaçınmayan,kötülükler den uzak duran,Allah ı unutmayan,onun emirlerine sıkı sıkı uyan,yasakların dan kaçan,gıybet etmeyen boş vakit geçirmeyen,birinin günahını araştırmayan olursan, huzurlu bir ortamı bulursun zaten. Önce nefsine düşman olmayı bil!
Cahili arkadaş bilipte gezme,alimlere yaklaş,mazluma yardım et, helali ve haramı bil,veli kullarla ol ve onları sev,işine dal,ahireti unutma ki sende huzur bulasın.
Yıllar insanı öyle yerlere taşıyorki,burda kelebek olsan uçamassın, kedi olsan tırmalayamas sın, köpek olsan ısıramazsın, hırsız olsan asla bir gönül sevdasını çalamazsın.Karanlık ve çukur bir düşüce merkezin de çaresizliğine ağlarsın.Her yerden gelen baskı ve görüntü kirliliği içinde kaybolduğunun şahidi olsan bile ağzına cümleleri dizipte anlatamazsın.
Her şey bir anda kitlenir.Sus pus derler ya,öyle bir bakış altında kalırsın.Yanın dan geçenin bile umursamadığı bir kötülük resmine dalar gidersin.İkinci adresim burası diye.
Baksananıza sokaklara,bir yanda Vakko öbür yanda tahakale,bir yanda yalakalıktan pirimlenmiş mide bulandıran tipler bir yanda ellerini açmış iş, aş bekleyen yüzler. Kaç kez dönse de bu çarkıfelek,yinede Vakkocu nun,Beymen cinin önünde dururda bu bekleyen çaresiz yüzlere bakmaz bile,geçip gider
Yaşımız elliyi geçti.Kaç ay,gün,yıl; baksana.Saatlerimiz dur du.
Ne insanlar gördüm selam vermeken hep zevk aldım.
Ne insanlar gördüm ki ,görmeyeyim diye kaş göz oynattım.
Ne diyor da yazıyordum.
İnsanın bir yerlere kaderim deyip te taşınması ve orda bir takım işleri acı ve tatlı yaşaması kaderimiz se,ona boynumuz kıldan ince.
Ama yok, ben bildiğimi yapar ve bu kötü yollarda kalçamı sallarım diyorsan buna bizim yapacağımız tek şey,yollarımızı ayırmak.Doğru bu olur.
Bu ülkenin o Peygamber yadigarı insanlarına ne oldu? Yılların beni getirdiği yerde bu kadar acaip işleri yapan bu insanların müslüman ülkesinde salyangoz satmasına, ibadeti yalan dan etmesine,acmasız birer yaratık olmalarına şaşıyorum.
Bir zenğinin bebesi kızı acımadan doğruyor,çöpe atıyor,bir ocağı yok ediyor ve bunuda bir Avukat para için savunacak kadarda vicdanen kör ve sağır olabiliyor.
O vahşetin sahibin den Apo bile daha merhametlidir,Pişkinlikle bu çocuk diyecek kadar da ana ve babayı ölen yavruyu yok sayacak kadarda gözünü para bürümüş bir avukat.
Sonra çocukları kaçıran insanlar,bebelere çocuklara tacizlikler yapan insanlara neler oldu?Allah korkusu da yok,kul tükürmesi de para etmiyor.Bu ülkenin insanı yavaş yavaş önce vicdanen sonrada bedenen bir çukura iniyor ki;orda ne his var ne sevgi! Varsa yoksa ,para,servet,kazanma ve dolandırma.
Bir takım insan ilşkilerin baş aktörü olan bu sevda dağıda artık bu ülkeyi terk etmiş.Bir kaç sokak,ev,mahhalle ve şehirde kalmış bu durumda sen ne yapabilirsin ben ne yapabilirim ?
Ahlaki çöküntü bizim zamanımız da yoktu.Olsa idi biz çocuklar la gizlenguguk, gecekapmaça gibi karanlıklar da aydınlık oyunlar oynamaz ve sokaklarda kalamazdık.
Otuz sene önce bu. Şimdi modern bir Türkiyenin üzerinde sapıklarla ve canilerle beyin cimnastiği yapıyoruz.
Kim dur diyecek bu işe? Bilmişler de idamı kaldırttı ya,al başına hırsızı ,ugursuzu Ben demedimmi, o çıkınca yine yapar diye,o içi çi ağbim ,o yapar valla! Gibi cümlelerin noktalı yada noktasız kısmından bir porsiyon isteyen olurmu? Gençlerin özentisi, aile yapısı, aclık hepsi de kötüye iter.Ya ayakta kalacak yada düşecek.
Ben şahsen düşmeyi istemem. Onlarda istemezler.Bizim mahallede okuyan azdı.Ya balıkcı idiler,yada esnaf. Ortası bizdik;öğretmen,memur.
Olduk ta kötümü ettik? Ne güzel , 27 yıl eğitimin içinde dolandık durduk.
Bin bir insanla tanıştım.Yer edindim.Çevre yaptım.Çk iyi günleri ve acı anılarıda birlikte yaşadım.
Adımıza leke sürdürme den,koca ömrümüze bin bir aferini koydurdum.
Babama layık bir evlat oldum.
O bizi hep efendi olsunlar isterdi. Anam ve cici anam la çok olmasa da, çektik,üzüldük,ağladık,güldük ama okuduk.
İşte önemli tarafı burası.Okuyabildik.
Yetimlikle de, babası olan amca uşaklarım varlık içinde okuyamaz ken, yurt dışıda imkan verildiği hald e okumadılar. İçki ve kumara daldılar, gecelerin adamları oldular, servetleri yediler.
Biz de bu kadar malın içinde olsak öylemi olur duk acaba? Sanırım bu imanın bir yanımızı sımsıkı sarmışlığının bize tanıdığı doğru hak .O güzel yolun sonunda ki mutluluğu kimse varlığı ile satın alamaz. Bize yol gösteren de kötü olandan kaçıp iyi yolda düzgün insanlarla yürümemiz dir.
Ben bu kitabın içinde olayım.
Yılların getirdiği yerde benim bir çok hatam var onuda sayfalarında açık ve net göreyim.
Neleri yanlış yapmışım bileyim. Aslında daha dikkatli ve düzenli olabilirdim.Arkamdaki inanılmaz kadının sözlerine itibar etmedim yada fazla dinlemedim.
Bugün kaybımın maddi tarafın da değilim,manevi olarak çok fazla.Hayat insanı alıpta dalından bir yerlere sürüklüyor.
Yalancı masal kitaplarından çıkmış hayali işlerle de göz boyuyor, hataya zorluyor.
Hata yapanlardanım,şerefsizleşmeden olsada hata hatadır.Kaçınılmaz bir yokuşu tırmanmana vesile oluyor, seni ilerde çok yoruyor.
Kaç yıl sen seni oynayabilirsin ki?
Deki birkaç yıl.
Ya sonra?