Dursun Kargı Atatürk’ün Ordu Ziyaretini Anlatıyor. (I)
Atatürk’ün Ordu ziyareti ile ilgili birinci el kaynaklardan elde edilen birçok bilgi gerek biz gerek Sayın İbrahim Dizman tarafından ortaya konulmuştur. Ancak tarihi araştırmak öyle bir şey ki bir konu hakkında her şeye ulaştım demeniz mümkün değil.
Mesela, 1970 yılında Ordu Sesi Gazetesinde yayınlanmış olan Dursun Kargı’nın anlattıkları. Dursun Kargı Atatürk’ün Ordu ziyaretini bizzat görmüş ve gördükleri anlatmıştı. Anlattıkları tam doğru kabul edilemez. Çünkü 46 yıl önce gördüklerini anlatıyordu. Hafıza yanılmaları olabilir. Ancak bu tip bilgiler de süzülüp değerlendirildiğinde konu hakkında yardımcı olması bakımından önemlidir.
İşte Dursun Kargı’nın anlattığı Atatürk’ün Ordu Ziyareti.
‘‘Belediyeyi Ziyaret
‘‘Gazi Paşa o zamanın Belediye Başkanı Yusuf Furtun Bey’in makamına gelmiş bir eski koltuğa oturmak suretiyle memleketin (Ordu’nun) her dalından heyetleri kabul erken, Ticaret heyetine dahil Furtun Hacı Halil Osman’ı temsilen 16 yaşında bulunan Furtun Ömer Bey’de bu heyete dahildi. Memleketin (Ordu’nun) en büyük zenginini temsil ediyordu.
Gazi Paşa ‘‘ne kadar servetiniz var diye sordu? Yiğeni olmak dolayısıyla (yeğeninin yerine) Yusuf Bey cevap verdi.
Bu serveti az bulan Paşa ‘‘Gençsin daha çok çalışmalı, memlekete ve millete faydalı olmalısın’’ Dedi.
Sıra din adamlarına gelmişti. Başta Müftü Ali Efendi olmak üzere heyeti kabul edip bıraktıktan sonra, Müftü Ali Efendi’ye;
‘‘Siz oturun Hoca Efendi’’ dedi ve yanına oturttu.
Gazi, Müftü Ali Efendiye iltifat ederek,
‘‘Sizi ismen tanıyorum. Yaptığın hizmet benim şahsıma değil büyük Türk Milletinedir. Seni tebrik ederim.’’
Atatürk Müftü Ali Efendiyi nereden tanıyordu?
Bunu şöyle izah edelim:
Halife-i Müslimin Rûz-ı Zemin olan Padişah Sultan Mehmet Vahdettin’in çıkardığı irade-i seniye ile Fransız teyyaresi tarafından beyannameler atılmış bu beyannamelerde Mustafa Kemal’in idamı isteniyordu. Bu fermana karşı Türkiye’de ilk muhalefet eden Ordu Müftüsü Ali Efendi olmuştu. Müftü Ali Efendi bu fetvasında:
‘‘Halife-i Müslimin olan Padişahımız esirdir. Onun çıkardığı irade-i seniyeye uymak şer’an caiz değildir. Biz Millet olarak Ankara’da teşekkül eden Milli Mücadele Kumandanı Mustafa Kemal Paşa’ya arz-ı ubudiyet ediyoruz.’’ diye bayrak çekmişti. Bunu İstanbul Gazeteleri yayınlamış, birkaç gün sonra Büyük Millet Meclisi yurdun her tarafından fetva istemiş aldığı fetvalarla heyeti seferiye güçlenmişti. İşte Gazinin tebriki ondan ileri geliyordu.
Ayrıca Gazi, yanına oturttuğu Müftü Ali Efendiye tahsilinin ne olduğunu soruyor ve buna cevaben
-İstanbul’da yaptım diyen Müftüye Gazi:
‘‘Müderrisiniz kimdi?’’ diye sormuş, aldığı cevaptan hoşlanarak ‘‘ O halde boş değilsiniz. O muhterem zat Selanik’te benim de hocamdı’’ diye iltifat etmiştir. Gazi sorularına yine devam ediyor bunun üzerine Ali Efendi bir sıkılma emaresi gösteriyordu. Gazi, ‘‘Hoca efendi sıkılma hasbıhal’’ edeceğiz diyerek teskine (sakinleştirmeye) çalışıyordu.
Müftü imtihan ediliyor
Gazi:
‘‘Esteuzğzu Billah’’ diyerek İnnâateyna suresini okuyor ve Hoca’ya;
‘‘Bu Ayet-i Kerimeye ne dersin diye soruyor.
Aldığı cevaptan memnun olmuş olacak ki Gazi derhal ayağa kalkmış hocanın arkasını sıvazlayarak:
‘‘Hurafata, yobazlara asla fırsat vermeyeceğim. Bu memleket ve millet senin gibi din adamlarına çok muhtaçtır’’ demiştir.
(Devamı haftaya)