1950 Yılı CHP Ordu Kongresi ve Mahut Kitap
Adnan Yıldız
Daha önce yayınladığımız ‘‘Ordu’da Açlık’’ adlı yazımız için araştırma yaparken söz konusu yazımızın da başlığı olan manşeti atan 31 Ocak 1950 tarihli Zafer Gazetesine ulaştığımızda yine Ordu ile ilgili ilginç bir olaya daha rastladık.
Şunu baştan belirtelim.
Ankara merkezli yayınlanan Zafer Gazetesi Demokrat Parti yanlısı bir gazeteydi ve iktidarda olan CHP’ye muhalefet konusunda müthiş bir çaba sarf ediyordu. Gazetenin yazarları arasında daha sonra Demokrat Parti’den Ordu milletvekili (1950-1954/ 1954-1957) olan Feyzi Boztepe de yer almaktaydı. Belki de Zafer Gazetesi bu yüzden Ordu’yu ara sıra manşetine taşıyordu.
31 Ocak 1950 tarihli birinci sayfasında Ordu’daki ekonomik sıkıntıyı vurgulamak için attığı şu manşeti gibi.
‘‘Başmuharririmiz Ordu’dan bildiriyor. Karadeniz’de Açlık.”
Başmuharrir (Başyazar) ise Mümtaz Faik Fenik’ti.
Mümtaz Faik Fenik haber için Ordu’ya gelmişti. Ancak haberin devamında bir başka haber daha vardı.
Asıl ilgi çeken de buydu.
Mümtaz Faik, Ordu CHP kongresinde CHP’lilerin dağıttığı bir kitaptan bahsediyordu. Mahut (söz konusu) olarak bahsettiği kitapta dinin politikaya alet edildiğini ve üstelik Atatürk’e de dil uzatıldığını iddia etmekteydi.
Mümtaz Faik’in yazısı şu şekildeydi.
‘‘Mahut (söz konusu) kitap meselesi’’
Dini politikaya alet eden, Atatürk hakkında bile mütecaviz bir dil kullanan mahut kitaba gelince maalesef bu kitap Ordu Halk Partisi kongresinde dağıtılmış ve halk üzerinde çok acı bir tesir yapmıştır. CHP müfettişi Antalya milletvekili( Niyazi Aksu) istediği kadar tekzip etsin (yalanlasın), bu bir hakikattir ve bunun Ordu’da yüzlerce şahidi vardır. Nitekim CHP il idare kurulu üyelerinden belediye başkanı Ali Rıza Gürsoy dahi burada intişar eden (Ordu’da yayınlanan) Gürses gazetesinde bugün yazdığı başmakalesinde bunu itiraf etmekte, aynen şu cümleyi kullanmaktadır.
‘‘Bir partinin iç işlerine diğer partinin müdahaleye hakkı olmadığı gibi, memleket çapında intişar etmiş (yayınlanmış) bir broşürün kongre münasebetiyle delegelere dağıtılması da herkesi ilgilendiren bir suç sayılmaz.’’
Kitabın il idare kurulu üyesi belediye başkanı ve Halk Partisi gazetesinin sahibi bir zat tarafından, kongre üyelerine dağıtıldığı açıkça itiraf edildikten sonra, Niyazi Aksu’nun yaptığı işin vahametini anlayarak bunu tekzibe kalkmasını mantıkla telif etmek çok zordur. Çünkü bizzat belediye reisi açıkça Halk Partisi müfettişini tekzip etmektedir.
Atatürk’e dil uzatan, dini politikaya alet eden böyle bir kitabın dağıtılması Halk Partilileri dahi son derece müteessir etmiştir. Halk Partisi erkanını büyütmek için milletin gözbebeği, Türk devletinin banisi (kurucusu) Atatürk hakkında yakışıksız, münasebetsiz sözler sarf eden ve aynı zamanda Halk Partisini haşa bir din ve onun başkanını bir peygamber gibi göstermeğe yeltenen bu kitabın bu şekilde politika oyunlarında istismar edilmesi iktidarın ne kadar bocaladığına ve kendisini kurtarmak için de ne çarelere başvurduğuna hazin bir misaldir. Ordu’da bu çeşit bir kitabın dağıtılması, Niyazi Aksu’nun ben dağıtmadım diye tekzip etmesi, sonra belediye reisinin kendi gazetesinde kitabın dağıtıldığını yukarıya aynen aldığım cümlelerle itiraf etmesi, burada günün mevzu halinde ağızdan ağıza dolaşmakta ve dudaklarda devamlı bir tebessüm yaratmaktadır.
…Bugün uğradığım bir kahvehanedeki çırak bile, bana Ordu Belediye Reisi tarafından Gürses gazetesinde yazılan makaleyi okuyup okumadığımı sordu. Sonra gülerek ilave etti. ‘‘Bey artık bunların hangi sözüne inanalım, işte demokratlara düşman gözü ile bakan, Atatürk’e dil uzatan bir kitabın Halk Partisi kongresinde delegelere de dağıtıldığını Belediye Reisi dahi itiraf ediyor ve sonra da bunun memleket çapında bir eser olduğunu yazıyor. Atatürk’e dil uzatmak, mukaddes dinimizi politikaya alet etmek memleket çapında bir eser midir?...’’
Mümtaz Faik Fenik’in Zafer Gazetesinde yayınlanan yazısı böyleydi. Biz bahsedilen söz konusu kitaba henüz ulaşamadık. Ama anlaşıldığı kadarıyla o yıl yapılacak seçimlerde Demokrat Parti’nin iktidar olmasının önünü kesebilmek amacıyla CHP içinde bazı gruplar farklı söylemlere yönelmiş olabilirdi.
Çünkü siyaset böyle bir şey.
Söz konusu iktidar olunca, kimin ne zaman nerede duracağı pek belli olmaz.