Ordukent’in Madaraları
MHP ve Devlet Bahçeli’ye saldıranlar
Son günlerde MHP ve Onun lideri Devlet Bahçeli’ye karşı malum cemaat’in bağlantılı olduğu basın ve yayın organlarınca pervasızca bir taarruz başlatılmıştır.
Öncelikli olarak belirtmek isteriz ki, bizler cemaat derken asla ve asla hasbelkader bu yapılanmanın içerisinde yer almış çok değerli gardaşlarımızı ve bacılarımızı yüreğimizin bir kenarında her zaman muaf tutarız. Çünkü onların birçoğu bizim çocuklarımız, akrabalarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız. Bizler gibi kara lastikle başladıkları öğrenim hayatlarında bazen kalacak yer bulamamaları, bazen kendilerini sistem tarafından horlanmış ve dışlanmış hissetmeleri gibi nedenlerden kendilerine açılan kapılara yönelmişlerdir. Cemaat kapısı da bunlardan birisidir.
Ve onları bünyesine katan cemaat, önlerine ‘‘hizmet’’ kavramını koymuştur. Onlar bu kavramı her zaman vatan ve millete hizmet olarak algılamışlar, bu uğurda diyar diyar memleketlerde, dershanelerde velhasıl birçok işte sadece karın tokluğuna hizmete! devam etmişlerdir.
Hiçbir bir zaman da şikayet etmemişlerdir.
Çünkü inanmak başka bir şey!
Ama gelinen noktaya baktığımızda bu inanmış insanların hizmetlerinden kimlerin nemalandığı ortadadır. Onlar gecesini gündüzüne katarken birileri önce eşini milletvekili yapıyor, daha sonra kendini. Ve ya dinle imanla, vatanla hiç alakası olmayan bir sürü liberal zevat! Bebek kafelerinde onların emeklerini viski olarak yudumluyor.
Durumun daha da vahimi Anadolu’nun bu pırıl pırıl çocuklarının emekleri bugün onlarla kol kola gibi görünen liberallerce çok farklı mecralara sürükleniyor. Küresel sermaye’nin bu topraklardaki emellerine yönelik bir planın parçası haline getiriliyorlar. Ve bu kapsamda yıllardır yana yana durdukları kişilere ve kurumlara düşman ediliyorlar Akrabaları gibi, MHP gibi.
Biz şimdi bu kardeşlerimize sormak istiyoruz.
MHP’ye ve Onun lideri Devlet Bahçeli’ye neden saldırılıyor?
-Devlet Bahçeli’nin bugüne kadar hiçbir yolsuzluk ve şaibeye adı karışmadığı için mi?
-Hükümet olduğu dönemde herkesin bildiği gibi devletin işinde devletin mumunu, kendi işinde kendi mumunu kullandığı için mi?
-Riyasız ve açık sözlü olduğu için mi?
-Tevazu, saygı, edep gibi bu milletin yüce hasletlerini terk etmediği için mi?
-Anadolu birliğinin temellerini bugüne taşıyıp, Kürt, Türk, Çerkez, Laz, Alevi , Sunni gibi renklerimizi kaşımayıp her türlü bölünmenin önünde set olduğu için mi?
-Kardeşi kardeşe kırdıracak oyunları bozup, bu uğurda iktidarı dahi terk ettiği için mi?
-Küresel sermaye oligarşisinin bu coğrafyayı kanının son damlasına kadar sömürmeye yönelik BOP gibi projelerine karşı olduğu için mi?
-İktidar ol ama nasıl olursan ol gibi ahlaksız bir felsefeyi benimseyip kapalı kapılar ardında AB, ABD ve onlarla bağlantılı lobilerle görüşüp pis pazarlıklara girmediği için mi?
-Bu toprakların sömürgecilere karşı verdiği mücadeleler olan Birinci Dünya Savaşı, İstiklal Harbi gibi mücadelelerde büyük emeği geçmiş ve bu uğurda birçok şehit vermiş bir Türkmen aşiretinin mensubu olduğu için mi? (Devlet Bahçeli, başkaları gibi bunları hiçbir zaman gündeme getirmemiştir. Çünkü O bu tür görevlerin hep bir ülke borcu olduğunu biliyor. Ama biz de biliyoruz ki, bugün sadece Osmaniye’nin Bahçeli kazasındaki mezarlıklara gidilip şehitlere ait mezar taşlarına baktığınızda birçoğunun Devlet Bahçeli’nin ataları olduğu ortadadır. Haddimiz olmadan bunları belirtmeyi de üzerimize vazife bildik)
Eğer, bu saydıklarımıza itirazınız varsa sizlere diyecek bir sözümüz kalmamış demektir.
Yok ise, neden bunca saldırılar?
Ve herkes bilsin ki bu saldırıların arkasındaki emelleri boşa çıkartacak irade bu topraklarda her zaman mevcuttur.
*****
Söz Ola..
Söz vardır ki, üzerine söylenecek söz olamaz. Geçtiğimiz günlerde Bülent Arınç ve Gülten Kışanak’ın söyledikleri gibi.
İşte o sözler:
Amerika’ya giden ve bu kapsamda Washington’daki ABD’deki düşünce kuruluşlarından German Marshall Fund’da katıldığı toplantıda konuşma yapan Bülent Arınç,
‘‘Eksenimiz AB, ABD, çağdaş ve modern dünyadır, bundan sapmadık’’
Hatay'ın Hassa İlçesi'nde güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürülen teröristlerin köyünde düzenlenen cenaze töreninde ise BDP'li Gülten Kışanak,
‘‘Erdoğan'ın Sonu Silivri'dekiler gibi Olacak’’
demiş.
Aslında bunların üzerine söylenecek o kadar çok sözümüz var ama hiç biri bu kadar net ve açık ülkemizin içerisinde bulunduğu süreci açıklayamaz.
*****
Namazımız da bölündü
Zengin-fakir, yönetici-yönetilen, kasabalı-köylü v.s hiçbir ayrımın olmadığı yer, omuz omuza durulan namaz saflarıdır. Ama öyle günler yaşıyoruz ki artık bölünmenin hiç olmaması gerekli namaz safları da artık bu ülkede dağıtıldı.
En acısı da bu…