DSP Ordu İl Başkanı Murat Temel OrduKent Gazetesi'ne, yaklaşan yerel seçimler, AKP"nin icraatları ve diğer gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu.
DSP Ordu İl Başkanı Murat Temel ile yaptığımız röportajın tamamı.
Murat bey öncelikle DSP Ordu İl Başkanı olarak AKP hükümetinin iktidarı dönemin de il bazında yapmış olduğu bu zamana kadar yatırımlar ve yaptığı çalışmalar konusunda ne düşünüyorsunuz? Neler yapıldı? Neler yapılmalıydı? Vaat edilenler yapıldı mı? Neler eksik kaldı? Bu konuda neler söylemek istesiniz?
Ordu halkı 2002 yılında ve daha sonra 2007 yılında AKP hükümetine tüm Türkiye de olduğu gibi çok ciddi bir destek verdi. Fakat ilimizin desteğinin çok ayrı bir önemi vardı. 2002 yılında ki seçimlerde de 5 milletvekiliyle iktidar partisi nezdinde temsil olanağı yakalamıştı ilimiz.
Bu milletvekillerinden bir tanesi enerji ve tabi kaynaklar bakanlığı gibi önemli bir bakanlık koltuğuna oturdu. Bunun yanı sıra ilimiz nüfusuna kayıtlı ama başka yerden seçilen insanlarda vardı. Biz hakikaten muhalefet partisi olmamıza rağmen bir ordulu olarak her şeyden önce iktidar partisi içinde bu kadar güçlü ve etkin bir temsili ordu için çok hayırlı olacağını düşünmüştük. Ancak geçen zaman içinde gördük ki böyle bir şey olmadı.2002den 2007"ye geldiğimizde, 2007"den sonraki süreçte Ordu ölçeğinde hizmet noktasında hükümetten yana bir etkinlik görmedik. Mesela yıllardır sayıkladığımız bir OR-Gİ projesi vardı. Bu projeye destek verilebilirdi. Bu projenin altyapısı hazırlanmıştı büyük oranda. Geçenlerde sayın milletvekili, bu projenin artık mümkünatının kalmadığı konusunda ne yazık ki bir açıklamada bulundu.
İktidar döneminde hepimiz izledik Ordu - Bolaman Karayoluyla ilgili sürekli olarak onu işleyerek hatta bunu sloganlaştırarak yola devam sloganıyla kamuoyunun karşısına çıktılar. Ama bu karayolunun altyapısı daha önceki iktidarlar tarafından atılmıştı. Yine bu yolun devamı Ordu Çevre yolunun içeriden geçirilmesi sahilin kurtulmuşluğu adına sevindirdi hepimizi ama çevre yolu projesi de çok uzun zamandır askıdaydı biliyorsunuz. Bunu yanı sıra dere yolu projesi vardı Ordu"nun en büyük hayali olan Ordunun İç Anadolu ile bağlantı kurabileceği bu proje hayata geçirilmedi.
Bütün bunların yanı sıra ordu halkı 2002"den beri kan ağlıyor biliyorsunuz fındık sebebiyle. 2004 yılından sonra özellikle fındıktaki çok vahim süreci hep birlikte izledik. Aslında bu AKP hükümetinin genel olarak çiftçiye bakışıyla ilgili bir durum. Çünkü 2004"ten itibaren bölgemizde fındık üreticimiz namına üzülerek izlediğimiz durumu Türkiye"nin her yerinde aşağı yukarı bütün çiftçilerde gördük. 20032004 den sonra çiftçinin bütün maliyet etkenleri artmışken, ürününü 2- 3 yıl önceki fiyata satamadığı bir tabloyla karşılaştık. Bu sadece fındıkta değil tütünde, zeytinde yani Türkiye"nin her yerinde üretici için böyleydi. Bu bize net olarak bu hükümetin üreticiye bakışını gösterdi. Aslında bu hükümet üreticiden yana bir tavır hiçbir zaman koymadı. Sadece seçimlerde üreticiden yana bir tavır sergileyeceğini inancıyla insanların oyunu aldı. Ama iktidara geldiğinden bu yana üretici, işçi ve emekçi kesiminden yana bir tavır koymadı.
Şimdi fındık meselesine geldiğimizde biliyorsunuz 2005 yılında 6 liradan satılıyordu fındık. Fiskobirlik"in demokratik yollardan ele geçirilmesi gayretleri sonuç vermeyince biliyorsunuz Fiskobirlik" in bunaltılması süreci başladı. Sayın Başbakan" ın Ordu ve Giresun gezilerinde gidin Fiskobirlik"ten hesap sorun demek yerine eğer Fiskobirlik"te bir yolsuzluk varsa yasalar dâhilinde bunun üstüne gitmesi gerekirdi. Ama bunun yerine Başbakan üreticinin gözünde Fiskobirlik"i hedef göstererek bu işten sıyrılamaya çalıştı. Ama seçim sürecinde de başarılı oldu. Çünkü 2007 seçimlerine giderken insanlarımızın kafası özellikle bu fındık fiyatlarında ki düşüşle ve Fiskobirlik"le ilgili inanılmaz karışıktı.
TMO"nun devreye sokulması gereksizdi. Fiskobirlik tıkanmış vaziyetteydi ama önü açılabilirdi. Kredi sorunu halledilebilirdi. Aslında bu rakamın kat kat fazlası TMO"ya harcandı. Bu para Fiskobirlik"e aktarılabilirdi. Fındıktaki bu süreç yaşanmayabilirdi. Ama biz bunda bir kasıt olduğunu düşünüyoruz. Hükümetin bütün bu politikasının üreticiyi yıpratmak için olduğunu düşünüyoruz.
Fındık bölgeyle ilgili en önemli geçim kaynağı. Fındıkla ilgili bir problem bütün bölgeyi etkiliyor. İki dönemdir çok önemli bir temsil olanağı buldu fındık üreticileri. Ancak hükümet ve özellikle de Ordulu milletvekilleri fındık üreticisinin hakkını savunmak konusunda halkından yetki almış arkadaşlarımız onlara ihanet etmiştir. Fındık konusunda hiç gayret etmediler. Bunu çok açık ve net söylüyorum.
Hükümetin yürüttüğü fındık politikası ve geç belirlenen fındık fiyatı sebebiyle üreticiler fındıklarını tüccara satmak zorunda kaldı. Sizce bu bilinçli yapılan bir şey miydi?
Evet. Hükümetin 23 yıldır izlediği politika üreticiye kan ağlatma politikası aslında ihracatçı için faydalı bir politikaydı. İhracatçı kesim çok ciddi manada kar elde etti ki burada aslında iktidarında kimin yanında olduğu ortaya çıkıyor. Son zamanlarda terör güneydoğu"dan Anadolu"ya ve büyük şehirlere yayılıyor. Bu tarz politikalarla aslında Karadeniz insanı da terörün kucağına itiliyor. Hakikaten insanlar ekonomik anlamda çöküş içerisindeyse bunu bir bataklık olarak düşünün orada sakıncalı her şey üreyebiliyor. Hükümetin Karadeniz"e biçtiği rol kelimenin tam manasıyla Karadenizlinin sabrını sınayan bir roldür.
Belediye seçimlerinde DSP nin planları nedir. Adaylar belli mi?
Bizim il bazında temsil olanağı yakaladığımız iki il var; Ordu ve Eskişehir. Bu iki ilde yerel yönetim anlamında yüz akı olmuş illerdir. Biz DSP il örgütü olarak ordu"yu kazanılmış bir kale olarak görüyoruz.1994 yılında Refah Partisiyle başlayan bir süreç var yerel yönetimlerde. Refah Partisinin popülist yaklaşımlarla yerelden ülke geneline bir iktidar kazanımı var. Tüm Türkiye"de demokrat, Cumhuriyetçi ve Atatürkçü iktidarlar yerel yönetimleri teslim almalılar. Bu bakımdan 2004 yılında Ordu"da Seyit Torun" un seçilmesini bir şans olduğunu düşünüyoruz.
CHP"nin birkaç ay önce belediye başkanına tekrar adayımız ol çağrısına Sayın Belediye başkanımız DSP den aday olacağını açıklayarak cevap verdi. Bu manada biz aslında 2007 yılında DSP"nin gösterdiği özverinin çok azını olsun CHP de beklerdik. En azından az öncede belirttiğim gibi Türkiye genelinde çok başarılı olmuş iki ilimizde, Ordu ve Eskişehir"de, aday göstermemelerini beklerdik. Ama CHP genel merkezi Cumhuriyet halk partisinin 81 ilde de aday çıkaracağını ve hiçbir ilde başka bir partinin adayını desteklemeyeceklerini açıkladı. Bu açıklama da süreci belirledi aslında ama biz hala ümitliyiz. Asla hiçbir zaman CHP ile kavga etme yanlısı değiliz.
Öyle bir süreçteyiz ki bizi ayrı yapan ayrıntılara takılmak yerine ortak kaygılarımızda birleşmeliyiz. Çünkü karşımızda bizden olanlar ve olmayanlar şeklinde toplumu kamplaştırmış bir AKP var karşımızda. Bu duruma karşı ortak tavır alınması gerektiğine inanıyoruz biz.
Yerel seçim süreci bu nedenle çok önemli bir süreç bizim için. Yerel seçimlere Ordu Merkez"de Seyit Torun"un adaylığıyla devam edeceğiz. Diğer belediye ve beldelerde de çok iddialı adaylarımız var. Ama isim açıklamak için henüz erken. En geç önümüzde ki ay içinde adaylar açıklanacaktır.
AKP"nin tekrar yerel seçimlerde oylarını arttırarak seçilmesi ve Ordu Kalesi"nin de AKP"ye kaptırılması sizi ürkütüyor mu?
Ne yazık ki 2007 seçimlerinde hükümetin fındık politikası sebebiyle çok ciddi bir tepki vardı AKP"ye ama yüzde 56 gibi korkunç bir oy oranıyla yeniden iktidara geldiler. Nerdeyse altıncı milletvekilini çıkarabilecek seviyeye kadar yükseltti oyunu. Ama bu seçim bence genel seçimlere benzemeyecek. Yerel seçimler daha çok adaylara endeksli seçimlerdir.
Biz DSP olarak adaylarımız konusunda kendimizi çok avantajlı görüyoruz. Çünkü toplumda en çok ihtiyaç duyulan unsur güven unsurudur. Bakın sağımızda solumuzda bütün kurumlar yolsuzluk çemberi içinde. Ama biz Demokratik Sol Parti olarak dürüstlüğün timsali olmuş bir partiyiz ve tertemiz yerel yönetimler vaadiyle ve gerçekten tertemiz adaylarla insanların karşısına çıkacağız.
Teşekkür ediyoruz. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben de teşekkür ederim.