Bu Sorular Cevap Bekliyor ?
Ordu Sağlık Sen den yapılan açıklamada; Kamuoyunun bildiği üzere Resmi Gazete’nin 02 Kasım 2011 gün ve tarihli nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda yapılan değişiklikler, söz konusu tarihten itibarenbütün Türkiye’ de olduğu gibi Ordu İlimizde de uygulanmaya başlanmıştır.
Çalışanların anayasal ve demokratik hakları olan sendikal özgürlüklerinin yok sayılarak, sendikal faaliyetlerinin engellenmesi girişimleri bunun en endişe verici örneğidir. Sendikal faaliyetleri nedeniyle sendika temsilcilerimiz ve yönetim kurulu üyelerimiz İl Sağlık Müdürü tarafından baskı altına alınmaya çalışılarak, iş barışının korunmasına ilişkin haklı talepleri dahi karşılanmamaktadır.
Yine, diğer sendika ve üyelerinin istek ve talepleri ivedilikle yerine getirilirken, İl içi atama ve geçici görevlendirmelerin bile, sendikamıza ve üyelerimize dönük hasmane bir tavır ve tutum içerisinde yapılması,sendikalar ve çalışanlar arasında ayrımcılığa ve bozgunculuğa kapı aralamaktan ve çatışma ortamına çanak tutmaktan başka hiçbir şeye hizmet etmeyeceği bilinmelidir.
Konumu ve görevi gereği bir İlde yaşanan sağlık sorunlarının çözüme kavuşturulması yönünde müdahale etmesi gereken yönetimin, asli işini bırakarak, sendika seçim süreçlerinde sendikanın iç işlerine müdahale etme işgüzarlığı ile delegeler üzerinde baskı uygulamaya kalkışarak istediği listenin kazanması için yönlendirmede bulunmasına karşın, destek verdiği listeyi elinin tersiyle iten üye ve delegelerimizi, intikam hırsıyla tüm yetki ve imkânlarını kullanarak cezalandırması, zaten öteden beri yöneticilik vasfını tartışılır hale getirmeye yetmiştir.
Bununla da yetinmeyen sayın idarecimiz, seçim ertesinde olağan üstü kongre için bir yandan delegeleri makamına çağırarak, deyim yerindeyse makamında adeta “ikna odaları” kurarak, bir yandan da işbirliği içinde olduğu ve sürekli sağlık çalışanlarına ihanet içinde olan bazı sivri isimler aracılığıyla delegelere telefon ettirerek olağanüstü kongre için imza vermeleri halinde tayin, makam ve mevki gibi vaatlerle baskı yapılmaktadır.
Sevgili Basın Mensupları,
Bir İl Sağlık Müdürünün görevi ilinin sağlık sorunlarıyla ilgilenmek ve Bakanlığın sağlık politikalarını görev yaptığı ilde hakkaniyetli bir şekilde uygulamaktır.
Ne yazık ki Sağlık Müdürümüz Sayın Yılmaz DÜNDAR geldiği günden bu yana bu politikalarla uğraşmak bir yana kişilerin bireysel taleplerini karşılamaktan öte gidememiştir.
Son zamanlarda basında yer alan haberleri tüm Ordulular gibi biz de kaygıyla okumakta ve takip etmekteyiz.
Bu güne kadar Sağlık Müdürümüzün görevini daha iyi yapabilmesi için üyelerimizin tüm baskılarına rağmen eylem yapmadık ve hatasını nasıl olsa fark eder diyerek susmayı tercih ettik.
Sağlık müdürünün çevresinde onun inancını sömüren ve onun görmek istediği gibi görünen birçok kişinin yaptığını yapmamaktır belki tek suçumuz.
Biz bunun yerine olduğumuz gibi görünmeyi ve bir sivil toplum örgütüne yakışır şekilde erdemli olmayı tercih ettik ve dedikodudan uzak durarak kişileri rencide edici söylemlerden hep kaçındık. Ancak geldiğimiz süreçte artık bugün bıçak kemiğe dayanmıştır. Son dönemde müdürlüğümüzde yapılan tayinler ve atamalar sabrımızı taşırmıştır.
Çevre Sağlığı Müdürlüğü’nün görevi Çevre Sağlığı ile ilgili projelerin İl düzeyinde yürütülmesi sağlamaktır.
Bu görevi yerine getirmesi gereken Çevre Sağlığı Şube Müdürü Çevre Sağlığı açısından (İçme Sularının Temizliği) İlimizi Türkiye’nin sondan 3. sırasına taşımıştır.
İlimizin çevre sağlığı açısından birimine katkısı tartışılan bu isim bugün personel şube müdürlüğüne getirilmeye çalışılmaktadır. Bunun tek bir sebebi olabilir. Delegelerimiz ve üyelerimiz üzerindeki baskıyı daha da arttırmak.
İlimizde son dönemlerde yapılan tayin ve geçici görevlendirmelere birkaç örnekle değinerek Sayın Valimizi, sağlık çalışanlarını ve üyelerimizi yaralayan, çalışma barışını günden güne tahrip eden idarenin fevri ve hasmane tutumunun ortaya çıkardığı bu gelişmelere “dur” deme noktasında göreve davet ediyoruz.
Değerli basın mensupları, değerli arkadaşlar;
Yukarıda da belirttiğim gibi, Ordu’da sağlık alanında son dönemlerde gerçekleştirilen ayrımcı bir yaklaşımla başarısızlığa imza atılan uygulamaları sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
1-Akkuş ilinde laboratuvar teknisyeni ihtiyacı varken Çaybaşı İlçesinde görev yapan Laboratuvar teknisyenini Ünye Devlet Hastanesine geçici görevlendirip, Ünye Devlet Hastanesinde görev yapan Laboratuvar teknisyenini Akkuş Devlet Hastanesine görevlendirmek ne kadar hakkaniyetle bağdaşmaktadır, sadece bu görevlendirmelerde ödenen geçici görev yollukları nedeniyle kamu ne kadar zarara uğratılmıştır.
2- Ünye 1. Nolu 112’de personel ihtiyacı var denilerek Çamaş 112 de görev yapan bir ATT nin Ünye 1 nolu 112 istasyonuna görevlendirilmesi, Çamaş 112 ye de Kabataş ilçesinden bir ATT nin görevlendirilmesi, Ünye 1 nolu 112 çalışanlarının da Ünye Devlet Hastanesine görevlendirilmesi ne kadar doğrudur, amaçlanan nedir? Bu şekilde devlet ne kadar zarara uğratılmıştır.
3- Birçok personel bulunduğu yerde ihtiyaç var denilerek anayasal bir hak olan, eş durumu ve mazeret tayinleri dahi yapılmazken, bazı ilçelerimizde unvanında tek personel olan ve hiçbir mazereti olmayan kişiler İl merkezine çekilmiş midir? İl Sağlık Müdürlüğünün personel sayısı bu gün itibariyle kaçtır. Ve bunlardan kaç tanesi geçici görevlendirmedir. Uzak ilçelerde personel açığı var mıdır?
4- Son bir yıldır ilimiz sosyalleştirme emrine atanan personellerin dağılımı nerelere yapılmıştır. Uzak ilçelerimizde eş durumu tayini bekleyen personel varken aynı unvanda ilimize gelen personeller bu ilçelere gönderilmiş midir?
Son olarak 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı Teşkilat yapısı değiştirilmiş ve bu kapsamda yapılan personel devirlerinde Sağlı Müdürlüğünde kalacak personeller için çevremde sendikacı istemiyorum diyen bir sağlık müdürünün; 30.10.2010 tarihinde yapılan olağan kongremizde Sağlık-sen yönetimine kendi direktifleriyle çıkardığı isimlere diyet borcunu bu kişileri Sağlık Müdür Yardımcısı, İdari Mali İşler şube müdürü ve personel şube müdürü olarak atayarak mı ödemektedir. Yada bu kişileri bu makamlara atayarak sendikamıza kan kaybettirme niyetinde midir?
Sendika yöneticilerimizin, Anayasa’nın kanunla belirlediği sendikal örgütlenme ve faaliyet özgürlüklerini baskı ve dayatma yöntemleriyle engellemeye kalkışan yönetim anlayışının sahipleri şu gerçeği asla ve asla akıllarından çıkarmamalıdırlar, o gerçek; çalışanların haklı hak ve taleplerini ve üyeleri adına dile getiren iradeleri, her ne şekilde olursa olsun susturmaya çalışanlar, aslında kendilerini susmaya mahkum etmek için gayret gösterenlerdir.
Türkiye’nin ve İlimizin sağlık hizmet kolunda en çok üyeye sahip Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları adına “Genel Yetkili Sendikası” Sağlık-Sen’e karşı sistemli bir şekilde yürütülen bu yıldırma ve yok saymapolitikasının, konumları tartışılır hale gelmiş uygulayıcılarına, büyük bir yanılgı ve yanlışlık içinde olduklarını buradan bir kez daha hatırlatıyor, tarafgir tutumlarından bir an evvel vazgeçerek adalet ilkesiyle sağlık çalışanları arasındaki diyalog ve iş huzurunu bozmamalarını istiyoruz.