Türkiye Anne Çocuk Sağlığı Vakfı (TAÇSAV) Başkanı Prof. Dr. Hasan Acar, guatr hastalığının doğurgan yaşta kadınlar için çok büyük bir risk teşkil ettiğini belirterek, "Genç kızlar evlilik öncesi mutlaka guatr testi yaptırmalıdır" dedi.
Açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Hasan Acar, guatr hastalığının doğurgan yaşta kadınlarda çok büyük bir risk teşkil ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Hasan Acar, "Özellikle tiroid hormonlarının fazla veya az olduğu durumlarda, hamile annelerde çocukta ve annede hayatı riske sokacak tablolar ortaya çıkabilir. Çocuklarda geri zekalılık, gelişme gerilikleri ortaya çıkabilir. Bu nedenle aynı rutin testlerdeki gibi her genç kızımız evlilik öncesi bu testleri yaptırmalıdır. Guatr olsun ve olmasın, herhangi bir guatr belirtisi ortaya çıkarsa da mutlaka doğum öncesi bunun tedavileri yapılmalı ki, anne hem kendi hem de çocuğu riske atmasın, çocuk için ileride geri dönüşsüz sorunların ortaya çıkması önlensin" dedi.
Guatr hastalığına dünyada ağırlıklı olarak Akdeniz kuşağındaki ülkelerde rastlandığını ifade eden Prof. Dr. Acar, "Biz de ülke olarak Akdeniz kuşağındayız ve bu hastalığın en sık görüldüğü ülkelerden biriyiz. Şu anda Türkiye'de 5 kişiden 1'i guatr hastasıdır. Yine Türkiye'de en sık görülen hastalık guatr hastalığıdır, bu nedenle guatr hastalığı bir halk sağlığı problemidir. Yozgat da ülke içi dağılımında guatr hastalığının çok sık görüldüğü illerimizden biridir. Bir hesapla Yozgat'ta 60 bin kadar kişide bu hastalığın olduğunu tahmin ediyoruz. Birçok ilde yaptığımız gibi TAÇSAV, Yozgat Valiliği ve Bozok Üniversitesi iş birliğinde çok büyük bir proje başlattık. 300 bin kişi taramadan geçirilip muhtemelen ortaya çıkması beklenen 60 bin hastanın tanısını koymak, bu hastalık konusunda farkındalığı artırmak ve sonuna kadar tedaviyi sonuçlandırmak düşüncesindeyiz" diye konuştu.
Guatr hastalığının özellikle gelişmemiş ülkelerde ve 20-30 yıl önce ülkemizde de iyot eksikliğinden kaynaklandığına değinen Prof. Dr. Acar, "Bugün için beslenme sorunu büyük ölçüde ortadan kaldırılmış durumda. İyot eksikliği nedeniyle guatr çıkma oranı son derce azdır. Ağırlıklı olarak genetik sebeplerle guatr hastalığı var. Bunların da en riskli olan iki tipi var. Birinci zehirli guatrlar, ikincisi nodüllü guatrlar.
Zehirli guatrlarda genel olarak halkın bildiği tipte, sinirlilik, çarpıntı, saç dökülmesi, ellerde titreme, terleme, kilo kaybı gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Nodüllü guatr dediğimiz tipte de boyunda yutkunmakla hareket eden guatrın dışında ayrı bir topak şeklinde kitle görüntüsü ortaya çıkıyor. Bu tip hastalıklarda tiroid kanserinin görülme riski çok fazladır, yaklaşık olarak bu oran da yüzde 10'dur. Tiroid kanserleri çok yavaş ilerleyen bir hastalık olsa da nihayetinde ölüme kadar varabilen sonuçlar doğurabiliyor. Bu nedenle ülkemizde çok sık görülen bu hastalık konusunda vatandaşımızın farkındalığını artırmak zorundayız.
Bunun dışında iç guatrlar ve gizli guatrlarda daha ileri tetkikler yapılarak tanı konur ve tedavisi yapılabilir. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde, 'Karalahana yemek guatr hastalığını ilerletir mi?' sorusu ile karşılaşıyoruz. Karalahana gerçekten guatr yapar, yalnız her gün 4 kilo yenmesi şartıyla. Bu da çok zor olduğu için kara lahananın hiçbir zararının olmadığını söyleyebiliriz. Özellikle karalahana çok faydalı bir gıdadır. İçindeki vitamin yönünden, lif yönünden zengin bir gıdadır. Bu yüzden çekinmeden günde 4 kilodan az olmak şartıyla karalahana tüketilebilir" şeklinde konuştu.