Yakarca sineğinin ısırması sonucu yüksek ateş, karın ağrısı ve ishal şikayetiyle yatağa düşen çocuk, yaşlı genç yüzlerce vatandaş en az beş gün istirahat etmek zorunda kalıyor.
Kiraz'ın Çayağzı ve Karaburç köylerinde üç ay içerisinde yüzlerce köylünün bir anda hastalanarak yatağa düşmesi büyük panik yarattı. Yakarca sineğinin ısırması sonucu bir anda ateş basan, halsizlik ve karın ağrısı şikayeti ile vatandaşlar hastanelere akın etti. Doktorlar tarafından ilaç ve serumla tedavisi yapılan hastalar en az 5 gün yatakta yatıyor.
VATANDAŞLAR TEDİRGİN
Çayağzı ve Karaburç köyünde bulunan 5 bin kişinin en az yarısının bu hastalığa yakalandığını söyleyen Çayağzı köyü muhtarı Hüseyin Kaymak "Artık bu köyde Yakarca ısırmayan vatandaş sayısı çok azdır. Sineğin ısırdığı çocuk, genç ve yaşlı köylülerin hepsi en az beş gün evde veya hastanede yatıyor. Doktorlar hastalığın çok zararlı olmadığını,
Yakarca sineğinin bulaştırdığı bir virüs olduğunu ve sadece ateş ve halsizlik yaptığını söylüyor. Hastalıktan kurtulmanın tek sebebi ilaçlama. Bu ilaçlamada havadan yapılması gerekiyor. Eğer ilaçlanmazsa, bu hastalık Kiraz ve Ödemiş'deki bütün köylere yayılabilir" diyerek yetkililerden yardım istedi.
Gece yatarken veya otururken bir anda sineğin ısırması ile vücutlarının yandığını söyleyen köylüler, "Yakarca sineği ısırdığı an bir anda o bölge yanıyor. Daha sonra ateş, halsizlik ve karın ağrısı yapıyor. En az 5 gün evde yatıyoruz. Artık bu hastalığın çaresi bulunmalı ve bizlerin mağduriyeti giderilmeli" dedi.
Tatarcık sinekleri; tropikal bölgelerde yıl boyunca hastalık bulaştırabilirlerken, daha soğuk iklimlerde sadece sıcak aylarda etkili oldukları öğenildi. İnsanlara enfekte tatarcık sineklerinin (phlebotomus papatasii) ısırmasıyla bulaşan hastalık halsizlik şikayetiyle kendini gösteriyor.
Tatarcık sinekleri; sadece bir kaç milimetre boyunda olan sinekçikler olarak biliniyor. Sadece dişi tatarcıkların insanları ısırdığı öğreniliken, ısırılan kişi eğer allerjik bir yapıya sahip değilse ısırılan yerde ağrı hissetmez. Yetişkin bir tatarcık sineği sıcak ortamda bir kaç hafta yaşar. Gündüz dinlenir, gece uçarlar. Dişi tatarcıklar yumurtalarını kaya diplerine, ağaç kovuklarına, organik maddelerden zengin nemli ve gevşek topraklara bırakırlar.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ
Tatarcık hummasının Phlebotomus papatasii ile bulaşan bir virüs hastalığı olduğu 1909'da ortaya çıktı. Halk arasında "Sinek Hastalığı" ve "Tavuk Hastalığı" olarak bilinir. Tatarcık sineğinin ısırdığı insanlarda, ısırığın olduğu yerdeki deride kaşıntılı kabarıklıklar oluşur ve 5 gün kadar devam eder.
Hastalık genel olarak birdenbire, titreme veya ürpermelerle ateşin yükselmesi şeklinde başlar, bazı hallerde önceden kırıklık, başdönmesi, bacak ve karında anormal hisler olabilir.
Başlangıçta veya daha sonra baş ağrısı, gözlerde yanma, göz arkasında göz hareketleriyle ortaya çıkan ağrılar, ensede ve sırtta sertlik, oynaklarda ve taraflarda ağrılar, tat alma duyusunda değişiklikler, iştahsızlık, bulantı, kusma, kabızlık veya sürgün, boğazda ağrı, burun kanaması, baş dönmesi olabilir.
Ateş, 39 - 40 dereceye kadar yükselebilir. Genellikle ateş 2 - 4 gün kadar sürer (3 gün ateşi) ve bol terleme ile düşer; ancak ateş, 1 - 9 gün de sürebilir. Bazen ateş düştükten sonra kısa süren bir yükselme de görülebilir. Nabız yavaşlar. Tatarcık hummasında yüz ve boyun kızarıklıkları da görülür.
Gözde konjuktivadaki kanlanma ucu korneaya varan bir üçgen şeklinde dikkati çeker, fotofobi ve gözde yaşarma olabilir. Ağızda yumuşak damakta ve yutağın arka cidarında kanlanma olabilir. 2-12 hafta içerisinde hastaların yüzde 15'inde ikinci bir atak gelişmekte olduğu öğrenildi.
Hastalık ilerleyici değildir ve özel bir tedavi gerektirmez. Şikayetlerin tedavisi, yatak istirahati, uygun sıvı verilmesi ve aspirin ile analjezi önerilebilir. Hastalar, tatarcık geçirmeyen bir cibinlik içinde yatmalıdırlar. Insektisitlerle tatarcıklara karşı savaş çok etkilidir.
SALGIN YOK AÇIKLAMASI
Konuyla ilgili açıklama yapan İzmir İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Neşe Zeren Nohutcu, bölgede "tatarcık humması" şeklinde bir salgının söz konusu olmadığını söyledi. Kiraz halkının, bahar mevsiminden başlayıp, yaz mevsiminde de devam eden ve akşam saatlerinde ortaya çıkan 'tatarcık' adlı bir sineğin varlığından şikayetçi olduğunu belirten Nohutcu, bu şikayetin üzerine bölgede tüm tedbirlerin alındığını ve ilaçlama çalışmalarının yapıldığını bildirdi.
Fakat basına yansıyan şekilde bir salgının varlığından söz edilemeyeceğini belirten Nohutcu, "Kiraz'da tatarcık denilen ara hayvan nedeniyle bir şikayet söz konusu. Fakat bu bölgede 'tatarcık humması' salgını diye bir şey yok. Rahatsızlık nedeniyle 600 başvuru olduğu yazılmış, halbuki yapılan başvurular 60'ı geçmiyor.
Dolayısıyla 'salgın var' diyemiyoruz. Bölgede rahatsızlığı önlemeye yönelik ilaçlama çalışmaları dahil olmak üzere tüm çalışmalar yapılıyor, her şey kontrol altında. Hiç olmayan bir olgunun, basında karşımıza varmış gibi çıkarılması hoş değil.
Bu söylentiler o bölgede yaşayan insanları huzursuz ediyor. Biz bunu etik bulmuyoruz" diye konuştu. Nohutcu, hastalığın bulaşıcı olmadığını da sözlerine ekledi. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü'nce bölgede yapılan çalışmalar doğrultusunda Kiraz Devlet Hastanesi ve bölgedeki aile hekimlerine yapılan başvuruların tekrar incelendiği ve gazete manşetlerine taşınan haber başlıklarının ve içeriğinin gerçeği yansıtmadığı ve sayıların yanlış aktarıldığı bildirildi.
İncelemede, başka nedenlerle açıklanamayan ateş, halsizlik, vücutta yaygın kan ve eklem ağrıları nadiren bulantı kusma şikayeti ile Karaburç Aile Sağlığı Merkezi ve Kiraz Devlet Hastanesi'ne 2008 yılı içerisinde Karaburç'dan 41, Çayağzı'dan 8, Kiraz Merkez'den 5, Yeniköy'den 2 olmak üzere toplam 56 hastanın başvuru yaptığı belirtildi.
Hastalığın ölüme yol açmadığı, hastaların köyün belli yerlerinde lokalize olduğu, hane içinde hastaların yanında sağlıklı kişilerin olduğu, 5-9 yaş grubunda daha küçük yaşta hasta olmadığı, bölgede tatarcık sineği ile bulaştırılabilen kala-azar ve şark çıbanı hastalığına benzer bulguları olan hasta bulunmadığı, köydeki binaların yapısının tatarcık sineğinin üremesi için uygun ortam oluşturduğu, köy ekonomisinin de hayvancılığın önemli bir yer tuttuğunu ancak, hayvanların atıklarının usulüne uygun uzaklaştırılmadığı nedeniyle hastalığın oluşabileceğinin tespit edildiği bildirildi.