Tam bir YIKIM programı
SES ORDU Şube Başkanı AHMET KADIOĞLU Yaptığı açıklamada ; " “Sağlıkta Dönüşüm” denilen programının halk sağlığına olumsuz etkilerinin yanı sıra biz çalışanlara olan olumsuz etkileri bugün artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır.
Bir Dünya Bankası Programı olan bu program tam bir YIKIM programıdır.
Bu program artık dayanılmaz bir hal almıştır. Bizi sokağa dökmüştür. Bugün 81 ilde sağlık emekçileri isyandır.
İsyan ediyoruz. Grevdeyiz. Çünkü:
- Sağlık bir insan hakkı olmaktan çıkarılmış üzerinden kar edilecek bir meta haline getirilmiştir. Oysa bizler “herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve kaliteli bir hizmet sunmak istiyoruz.
- Hiçbir sağlık kurumunda ilave ücret, ek ödeme, katkı katılım payı gibi çeşitli adlarla para alınmaması için alanlardayız.
- İsyan ediyoruz. Grevdeyiz. Çünkü:
- Sağlık ve Sosyal Hizmet sunumu ortamını dinamitlediği, çalışma barışını bozduğu, çalışanları birbirine rakip hale getirdiği, hastalara müşteri gibi bakılmasına neden olduğu için tüm dünyada vazgeçilen Performansa göre ücret uygulamasından vazgeçilmesini istiyoruz.
- Emeğimizin karşılığı olan kalıcı, güvenceli, insanca yaşayabileceğimiz, emekliliğimize de yansıyacak temel bir ücret ödenmesi için alanlardayız.
İsyan ediyoruz. Grevdeyiz. Çünkü:
- Bugün emekçiler ne yazık ki devlet eli ile güvencesizliğe itilmekte ve taşeron firmaların insafına terk edilmektedir.
Tüm kamuda istihdam edilen taşeron işçisi 300 bin sınırını aşmıştır. Bu sayının neredeyse yarıdan fazlası (bunun 125 bini Sağlık Bakanlığı, 12 bini SHÇEK) Sağlık ve sosyal hizmet iş kolundadır. 4/b, 4/c, 4924 ve vekil çalışanları da bu sayıya eklediğimizde, artık güvenceli çalışma tarihe karışmak üzeredir. Biz güvencesiz çalışma ortamına hayır dediğimiz için alanlardayız. Herkese güvenceli iş güvenceli gelecek için alanlardayız.
İsyan ediyoruz. Grevdeyiz Çünkü:
- Sağlık ve Sosyal Hizmet ortamında giderek artan şiddetin nedeni bizler değiliz. Bizzat Başbakan ve Sağlık Bakanı tarafından uygulanan sağlık politikalarının yarattığı olumsuz sonuçların sorumlusu bizler gibi gösteriliyoruz. Bu nedenle her gün birkaç arkadaşımız dayak yiyor, saldırıya uğruyor ve hatta zaman zaman öldürülüyoruz. Halkımızın sinirini bozan bizler değiliz, bu politikaların sahipleridir. Halkımıza bunu bir kez daha anlatmak için alanlardayız.
- Neredeyse büyük bir kısmımız 35–40 saatlere varan aralıksız ve karşılıksız çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Bu kölece çalışma koşullarına isyan ediyoruz.
- Her yıl artan salgın hastalıklar bizleri de vurmaktadır. Yıllardır söylememize rağmen iş yeri çalışma güvenliği birimleri oluşturulmuyor. İş yerinden ve hastasından kaptığı enfeksiyon nedeniyle arkadaşlarımız ya hasta oluyor ya da ölüyor. Ama maalesef meslek hastalıkları riskleri tanımlanmıyor ve bizler de bu hastalıklara yakalandığımızda, meslek hastası olduğumuz kabul edilmiyor. Hasta olduğumuzla ve öldüğümüzle kalıyoruz. Hastalıklarla uğraşırken korunmamızı sağlayacak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Birimleri kurulması için alanlardayız. Meslek hastalığı tanımlarımızın yapılması için alanlardayız.
Daha evvel defalarca uyarı eylemleri, mitingler yaptık, on binlerce emekçi sokaklara döküldük duymadılar, Adeta Kör, Sağır ve Dilsizi oynuyorlar. Bu nedenle isyan ediyoruz. Grev yapıyoruz.
Halkımızın ve kendimizin sağlık hakkı için insanca yaşayacağımız bugün ve güvenceli bir yarın için isyanımız ve direnişimiz sonuç alıncaya kadar devam edecektir.
Halkımızın anlayışına güveniyoruz. Bizlere bugün destek olan, anlayış, hoşgörü gösteren Ordu halkına teşekkür ediyoruz. “Herkese eşit,nitelikli,ulaşılabilir,ücretsiz sağlık hizmeti” HAKKIMIZI halkımızla birlikte kazacanağız.İlgililere duyuruyoruz" dedi