Türkiye sağlıkta başarılı mı?
İlker Belek
Başbakana, Sağlık Bakanına sorarsanız öyle.
Bu başarı öyküsünü, halkın sağlık hizmetinden memnuniyet düzeyindeki artışı (ki bunu kendileri ölçüyorlar), hastanelerdeki MR, tomografi gibi ağır teknoloji yığınağının büyümesini, hasta başına ayrılan zamanın kısalmasına karşılık halkın daha çok hekim tüketmesini, özel hastane sayısının artışını kanıt olarak göstererek yazıyorlar.
Oysa çok teknoloji, ilaç, hekim tüketmek sağlık sisteminin başarısını kesinlikle göstermeyeceği gibi, çoğu kez başarısızlığın bir kanıtıdır.
Halk çok teknoloji, ilaç, hekim tüketmekten memnun oluyorsa, ki Türkiye’de kesinlikle böyledir, halkın bu memnuniyeti sağlık yönetiminin başarısızlığının bir göstergesi olarak okunmalıdır.
* * *
Başarı noktası üzerinde özellikle duruyoruz. Bunun esas olarak iki nedeni bulunuyor: Birincisi Sağlık Bakanlığı, hükümet ve Başbakan, Türkiye’nin sağlıkta başarılı olduğu izlenimini yaratıyorlar, bunun üzerinden de popülist politikalarının zeminini sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Hatta Başbakan çok yakın bir geçmişte Türkiye sağlık sistemini ABD için örnek olarak gösterdiğini bile açıkladı.
İkincisi, bir sağlık sisteminin tedavi edici sağlık hizmetleri üzerinden başarılı olabileceğini ileri sürmek, bizim sorun olarak saptadığımız bu olgunun, yapısal bir politika olarak daha ileri boyutlarda sürdürüleceği anlamına da gelir. Nitekim öyle de oluyor. Türkiye sağlık sisteminin tedaviye bağımlılığı artıyor. Bu uyuşturucu gibi bir şey: İlaç, teknoloji ve hekim tüketiminin ivmesi her geçen yıl büyüyor.
Daha çok tüketmenin başarılı olmanın koşulu olduğunun ileri sürülmesi: Bağımlılık dediğimiz şey budur. Bunun sonucu ise sağlık harcamalarındaki sürdürülemez artıştır, sağlık şirketlerine kamu eliyle rant aktarımıdır.
Türkiye’de bu sağlık hizmeti tüketim çılgınlığının sağlık sisteminin özelleştirilmeyle birlikte seyretmesi sorunu daha da ağırlaştırıyor. Bizim sağlık ekonomisinde arzın uyardığı talep dediğimiz olgu özelleştirme zemininde ortaya çıkıyor ve sorunu bir çıkmaz sokağa sürüklüyor.
Yukarıda özetlediğimiz iki nedenle sağlıktaki başarının gerçek yüzünü anlamaya ve anlatmaya çalışmak Türkiye’de yurtsever bir görevdir.
* * *
Bir ülkenin sağlıktaki başarısı ilaç, teknoloji, hekim tüketim miktarına bakarak değil, sağlık göstergeleri değerlendirilerek ölçülür. Çünkü, sağlık hizmeti üretim sürecinde kullanılan bütün araçlar sağlık içindir, bunların etkisi sağlık göstergeleri üzerinden ölçülür.
Belli düzeydeki bir sağlık göstergesine ne kadar az kaynak tüketerek ulaşıyorsanız ya da elinizdeki kaynakları en yüksek sağlık çıktısını elde etmek üzere organize edip kullanıyorsanız sağlıkta o kadar başarılısınız demektir.
Biz bu amaçla değişik sağlık göstergelerini değişik biçimlerde kullanarak makro ekonomik verimlilik analizleri gerçekleştiriyoruz.
Aşağıdaki tablolar bu amaçla düzenlenmiştir.
* * *
Tablo: Türkiye’nin insani gelişmedeki sırası
Kaynak: 2005, 2007, 2009, 2011 yıllarına ait Human Devlopment Report
Yukarıdaki tabloda Türkiye’nin insani gelişmedeki durumu veriliyor. İnsani gelişme indeksi, sağlık (bebek ölüm hızı olarak), eğitim ve kişi başı gelir göstergelerini içeren bileşik niceliksel bir göstergedir.
Tablodan da görüldüğü gibi Türkiye’nin İGİ açısından dünya ülkeleri arasındaki sıralama yeri yıllar içinde aynı gibidir.
Buna karşılık dünya ülkeleri arasında kişi başı gelirde bulunduğu sırası ile İGİ puanı açısından bulunduğu sırası arasındaki fark 2011 yılında, 2009’a göre 9 sıra, daha önceki yıllara göre ise 7 sıra gerilemiş ve performans puanı -25 olarak gerçekleşmiştir. Performans puanının -25 olması Türkiye’nin İGİ puanındaki sırasının gelirdeki sırasına göre 25 basamak aşağıda olduğunu gösterir. Oysa beklenen, gelir ve insani gelişme konumlarının aynı olmasıdır.
Kısaca, Türkiye dünya ülkeleri arasında, İGİ bakımından gelirdeki sıralamasının çok altındadır. Bu olumsuz durum gelirini sağlık ve eğitim için kullanmadığını gösterir. Türkiye aynı gelirle insani gelişme açısından 25 sıra daha yukarıda bir sonucu elde edebilir. Bu başarısızlığın nedeni siyasidir, siyasi tercihlerle ilişkilidir.
İGİ performans puanı açısından Türkiye’den daha kötü durumda bulunan, yani gelirini Türkiye’den daha kötü değerlendiren ülke sayısı (tabloda görüldüğü gibi) 11’dir. Bu ülkelerin hangileri olduğuna dikkat edilmesi ayrıca önemlidir.
Tablo: İGİ’de dönemlere göre yıllık gelişme hızı, %
Yukarıdaki tablo ise 1980’den itibaren 10 yıllık dönemler için Türkiye ve Venezüela’nın İGİ puanlarındaki yıllık gelişme hızını gösteriyor.
Burada Venezüela’yı özel olarak seçtik. Çünkü Türkiye’de AKP’nin iktidara geldiği dönemle hemen hemen eş zamanlı olarak Venezüela’da da Chavez özel bir sosyal programı uygulayacağına söz vererek seçildi. Chavez’in uyguladığı politikalar gerçekten de tam olarak sosyal içeriklidir. Sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik hizmetlerinin kamu eliyle sunulmasını ve ağır sanayide de önemli kamulaştırmaları içerir. Türkiye’deki ise hükümetin bütün söylemlerine rağmen bunun tam tersidir.
2000-2011 aralığı, kabaca, Türkiye’de AKP’nin, Venezüela’da ise Chavez’in iktidarını temsil eder. Tabloda izlendiğinde ortaya çıkan gerçek Türkiye’nin insani gelişme puanı açısından durumunun her 10 yıl için kötüleştiğidir. Buna karşılık Venezüela’daki gelişme tam tersi yöndedir.
Bu arada Erdoğan’ın 2002’de Chavez’in ise 1998’de iktidara geldiğini hatırlatalım. Dolayısıyla, Erdoğan için 0.90 olarak görünen puanın bir kısmı bir önceki dönemin yüksek puanının bir hediyesidir. Buna karşılık Chavez için 1.04 olarak görünen puan ise bir önceki dönemin düşük puanı tarafından gölgelenmiştir.
Tablo: Türkiye’nin BÖH performansı
Kaynak: 2005 ve 2012 yılları The State of World’s Children
Yukarıdaki tabloda ise yalnızca bir sağlık göstergesine, bebek ölüm hızına odaklanıyoruz. Burada da İGİ’de yaptığımız gibi Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında kişi başı gelir ve bebek ölüm hızında kaçıncı sırada olduğunu gösteriyoruz ve bu iki sıralama arasındaki farka (performans) bakıyoruz.
Türkiye’nin bebek ölüm 2003’te binde 33 (yani dünya ülkeleri arasında epey gerilerde 112. sırada), 2010’da binde 14 (bu hız düzeyiyle sıralamada 81. likte). Aynı yıllar için kişi başı gelirdeki sıralaması ise çok daha yukarılarda: 68. lik ve 52. lik. Her iki yıl için performans puanı da -44 ve -29.
Türkiye bebek ölümündeki performans açısından gelirine göre beklenen düzeyin çok gerisinde yer alıyor. Türkiye AKP döneminde performans puanını 15 basamak geliştirmiş olmakla birlikte halen sıralamada beklenen yerinden 29 sıra aşağıda bulunuyor.
* * *
Bu verilerle Türkiye’nin sağlıkta başarılı olduğunu söylemek açıkça gerçeği çarpıtmak olur.
Türkiye insani gelişme açısından başarısızdır ve başarısızlık derecesi son 10 yıl içinde daha da artmıştır. Türkiye bebek ölümündeki performans açısından da başarısızdır, ancak başarısızlık derecesi AKP döneminde azalmıştır.
Bu durum Türkiye’nin gelirini sağlık, eğitim için değil başka işler için kullandığını gösterir. Bu işler arasında örtülü ödenek harcamaları, savunma giderleri, faiz ödemeleri (ki halen bütçe gelirlerinin yaklaşık %20’si kadardır) vardır.
AKP iktidarı sağlıktaki bu başarısızlığını, halka daha çok ilaç, teknoloji, hekim sunarak örtmeye çalışıyor. Ancak burada da nesnel bir sınırlamayla karşılaşıyor. Tedavi hizmetlerinin gereksiz tüketimi sağlık harcamalarında anormal artışa neden oluyor. Bu gerilim SGK ile hükümet arasında sağlık harcamalarının kısıtlanması gerekip gerekmediği ve kısıtlanacaksa da bunun nasıl sağlanacağı konularında anlaşmazlıklar yaratıyor.
Ancak bu gerilimin sonuçlarından birisinin halka yansıyan katkı paylarının artırılması şeklinde olacağı kesin gibi görünüyor.