ELEŞTİRİRKEN…
Mustafa KÖKSAL
Yazılmış bir makale, sportif yazı, toplumsal yaraya uzatılmış kalem ucuna, verilen emeğe, düşünceye, saygıya tenkit gelebilir, ama bunu yaparken art niyetli ve taraflı olmak okuyanı da, yazanı da çok üzer. Her şeyin kendi düşüncesinde yada içinde bir takım yanlışı yada zorluğu olabilir. Yazı içinde bile inceden bulut olsa, o yazının her daim bir yanı hep kör kalır.
Her zaman yeni fikir yada düşüncelerle karşılaşıyoruz. Her gördüğümüz yada yazdığımıza okuyucu olarak kuşku yada şüphe ile bakmamak lazım. Gerçekleri taraflı gözle saptırmak kişisel kine dökmek çok yanlış. Bu olayların benzeri şu olur;” adam arabanın motorunu söker, sonrada gelir karşına, niye araba çalışmıyor kardeşim derya, ha, işte öyle.
Sen yaz ,o tenkit etsin ama edebi ile.
Bir işi, oluşu birine teslim edersin, teslim ettiğim bu işin temeli demek ne kadar yanlışsa, bir takımın temeli hocadır demekte o kadar yanlıştır.Eğer futbolcu, yönetimi , taraftarı oyunu ile kahrettiriyorsa, orda durmak ,eksiği bulmak lazım. İnsanları tarafsız ve art niyetsiz gözle izlersek mutlu olabiliriz.
Artı yada eksi diyebiliriz.
Bazen karşındakini ciddiye almasan da onda öyle bir ışık görür yada davranışında o kadar olmayan doğruluk bulursun ki, onun yerine koyup kendini bir şeye karar verip onu yazabilirsin. Dersinki bu adam, sporcu, siyasetci, kadın, örgenci, köylü, daha kimse dağları duman basmadan buradan çıkmalı.
Eskidendi o ruhun güzel tarafını sunmak arkadaşına yada dostuna, şimdi puşta dağda dayanmıyor, her şey menfeat olmuş.
Hiçbir kurum kendi içinden çıkanla bir yere gelme adına işi başarır demenin anlamı yok. Kimse kendi içinden çıkan yeteneklerle başarılı olmuş değildir. Bunun yanında hocalar, kurum müdürleri, Ceolar da geniş yetkiler içinde olduklarında çok dürüst olmalılar. O müessese ye yada kuruma menfeati içinde değil, kurumun lehinde hareketle artılar kazandırmak zorunda.
Yönetim ona güvenmişse yüzü kadar yüreği de çok temiz olmalı. Çalışan kendi arasında mücadele etmeli, rekabet olmalı. Yoksa oynanacak oyun sindirilmeden kana karışır ki, eyvah o zaman. Bu yapılan herhangi bir iş yerinde çözümlenmese ne yağ içinde nede su da çözüme kavuşabilir.
Zarar o müesseseye olur.
O yüzden yazılanlara şüphe ile bakmak , kimseye kara leke, pislik atmak yerine,işi karanlık içine sokmadan ,kara gördüğü paragraf yada cümlelere ışık tutmak zorunda okuyucu, onu hızlı okumak hızla eleştiriyi yapıcı yapmak ve yazana a mesaj vermek vazifesi ise hemen yorumunu yazar.
İstediğimiz o. Kimse bu doğru diyeceği, haklıyım sen kimsin diyeceği bir yazının savunuculuğunda olmaz. Her yazının her cümlenin yapılan her işinde eksiği yada noksanı olabilir..
Tıpkı insan oğlu gibi.