KORKMAKDA NEYİN NESİ?
Elimize gelmiş bir altını tam cebine atacakken elin titremesi, yüreğin ikilemede kalmasıda neyin nesi. İstanbulda yer gök mor beyazken, rakip bizden çekinip ikinciye razı olacakken, ben bu golü koruyayım içgüdüsüne kapılmak, bunun üzerinden puan hesabı yapmakta neyin nesi.
Şimdi, Denizli, Bolu ve diğerleri ile birkez daha orta oyunu oynamanın panik atağında olmak doğrumu? Yen Güngöreni, at dörtpuan farkı, içerde rakibinden al üç puanı, sanane diğerlerinden. Birde 5. dakika önüne sunulan tatlıya ortak aramak için 80 dakika ugraşmak, akıl alacak gibi değil.
Demekki, burda bir büyük yerine iki büyük olmalı. Panik atak hallerde elimizi tutacak agbi bulunmalı. Görünen köy bizim değil hala. Sporcun var kadronda, bunları yapacak tecrübeli isimlerde sınırlı . O zaman bu maçın kaybedilen iki puanında sorumlu olan kim?
Yani, zirvede yalnız kalmanın ve on puanları aşmanın getireceği tatsız tuzsuz günlerimi istemiyorda, bu sporcu kardeşlerimiz, illede adrinali, temposu yüksek bir yarışmı istiyor diyede aklıma apsut sorular geliyor.
Buna rağmen, bu kaybedilen iki puana rağmen, yani hatamıza rağmen, bizim bu sezon kimseye amiral kaptanı olmayı bırakacak gerekcemiz yok.
Bizim Ordusporumuz peşinde dost yüzleri bulmuşken kimseyide bu kadar güzelliklerden mahrum etmeye niyeti yok. İçerde ve dışarda onbinlerce insanın hedefinde olanı, Orduspor asla İstanbuldaki hatasına bir deha kurban etmez.
Cuma günü sahamızda maçımız var. Bizler üç puanı amak adına ordayız. 19 Eyüldeyiz. Siz nerdesiniz?