ANAYASA AÇILIMI
Abdaydin42@hotmail.com
Açılım hayatımızın her alanına girdi ve günlük yaşantımızın bir parçası oldu. Özellikle siyasi kanatta oldukça popülerleşti ve "neye, nereye açık?" soruları zihinlere takıldı. Bizde soralım: Neye, nereye açık? Hiçbir şeye, her yere açık!
Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı, Asker, Polis açılımı, yüksek yargı muharebeleri ve nihayet Anayasa açılımı
Sorunların toplumsal Demokratik talepler bütünlüğü içinde ele alınması gerekirken, çeşitli isimler ve talepler çerçevesinde çözümlenmeye çalışılması, çözüm şöyle dursun, geleceğe daha büyük ve karmaşık sorunların ağırlaşarak taşınmasına neden oluyor
AKP hükümeti sorunların çözümünü "toplumsal yarar" üzerine oturtmak yerine, sorun çözüyormuş gibi yapıp, egemenliğini pekiştirme doğrultusunda arıyor
Büyüklü küçüklü yirmi civarında etnik ve dinsel ayrı yapının oluşturduğu bir ülkede, dertlerin çözümünü sadece bir iki farklı kesimin sorunlarının hallinde görme ve o doğrultuda çözüm arama gafletine düşen AKP, karşılaştığı olumsuz görüntüler ve toplumsal tepkiler karşısında durmak ve geri adım atmak zorunda kaldı.
Toplumsal alt yapısı hazırlanmadan başlatılan "Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı, Askerle kavga ortamı yaratılması" AKP Hükümetini zorda bıraktığı gibi, Türkiye"yi de hem kendi içinde, hem de Dünya"da güvenilmez görüntü yaratarak zor duruma düşürdü
Yanlış tanımlanarak başlatılan Kürt açılımından sonra, "Alevi Açılımı" da fiyaskoyla sonuçlandı. Lâik olduğu öne sürülen bir ülkede, bir inancın ve o inanç içinde bir mezhebin resmi inanca dönüştürülerek "Devlet Dini" gibi kabul gördüğü ve genel bütçeden çok büyük bir pay ayrıldığı yerde, "Alevi açılımı" adı altında göz boyama yöntemi ile Demokratik hakların yaygınlaşacağını ileri sürmek ve toplumu buna inandırmak pek mümkün görünmüyor
Kürt aydınlarını, Demokratlarını ve geniş yığınları bölgedeki etnik teröre, Feodal yapıya, gericiliğe, tarikat ve aşiret egemenliğine, Ortaçağ geleneksel sosyal yapısına karşı durur hale getirmeden yapılmaya çalışılan Kürt açılımı ne kadar fiyasko ise, temelsiz rötuşlarla Alevi açılımı yapıyormuş gibi davranmak da, hüsranla sonuçlanacak bir aldatmacadır
Kişiler bile en küçük işlerinde ön çalışma ve plânlama yaparken, Devlet ve toplumun yaşamında büyük sarsıntılara neden olabilecek kimi değişiklikleri, hiçbir ön tasarım, plânlama ve yasal alt yapısı oluşturmadan apar topar yapmaya çalışması, AKP hükümetini yeni arayışlara itti ve Devletin bazı kurumları ile kavga eder duruma getirdi
AKP"nin Parlamento dayanıklı güç güveni, "Her şeyi yapmaya gücüm yeter ve buna yetkiliyim" düşüncesi, önünde engel gördüğü Yüksek Yargı organlarını da devreden çıkarmak için kavgayı çıkış yolu olarak benimsedi ve yargı organlarına saldırıya geçti Dünya siyasi tarihi göstermiştir ki; güç vehmine kapılan ve hiçbir yasal sınır tanımayan kurum ve kişilerin sonu hep hüsran ve felâket olmuştur. AKP"nin bu konuda dikkatli olması gerekir. Toplumsal bir ortak zeminin oluşması için çalışması, hem kendi hem de ülke yararınadır
Güç gösterisi histerisine kapılan AKP, şimdi de Anayasa değiştirmeye kalkıştı. Hem de hiç kimseye sormadan ve kendi istediği gibi. Adından da anlaşılacağı üzere, ANAYASA, nasıl bir Devlet oluşturulacağının, nasıl bir Ulus-Millet olunabileceğinin, nasıl bir sistem kurulacağının Amentüsüdür, yol gösterici kaynağıdır. Anayasa, ülkede yaşayan herkesi ilgilendireceğine, hakların ve görevlerin belirlendiği kaynak olacağına göre, değişiklik yapılmadan önce uzun bir araştırma, altyapı hazırlığı, toplumun inandırılması ve ülkedeki bütün güçlerin katkısının sağlanması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Yapılacak Anayasa"ya tek bir yurttaşın itirazı bile, ileride kimi olumsuzlukların kaynağı olabilir
ANAYASA, birilerinin değil, benim, senin, onun, hepimizin duygu ve yaşantısına hitabeden, hepimizi memnun edecek, örnek bir hukuk belgesi, insanlık ve kardeşlik belgesi, Demokrasi belgesi olmalıdır. Hükümet veya Parti belgesi değil, çağdaş bir ULUS belgesi olmalıdır!
Abdaydin42@hotmail.com
Açılım hayatımızın her alanına girdi ve günlük yaşantımızın bir parçası oldu. Özellikle siyasi kanatta oldukça popülerleşti ve "neye, nereye açık?" soruları zihinlere takıldı. Bizde soralım: Neye, nereye açık? Hiçbir şeye, her yere açık!
Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı, Asker, Polis açılımı, yüksek yargı muharebeleri ve nihayet Anayasa açılımı
Sorunların toplumsal Demokratik talepler bütünlüğü içinde ele alınması gerekirken, çeşitli isimler ve talepler çerçevesinde çözümlenmeye çalışılması, çözüm şöyle dursun, geleceğe daha büyük ve karmaşık sorunların ağırlaşarak taşınmasına neden oluyor
AKP hükümeti sorunların çözümünü "toplumsal yarar" üzerine oturtmak yerine, sorun çözüyormuş gibi yapıp, egemenliğini pekiştirme doğrultusunda arıyor
Büyüklü küçüklü yirmi civarında etnik ve dinsel ayrı yapının oluşturduğu bir ülkede, dertlerin çözümünü sadece bir iki farklı kesimin sorunlarının hallinde görme ve o doğrultuda çözüm arama gafletine düşen AKP, karşılaştığı olumsuz görüntüler ve toplumsal tepkiler karşısında durmak ve geri adım atmak zorunda kaldı.
Toplumsal alt yapısı hazırlanmadan başlatılan "Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı, Askerle kavga ortamı yaratılması" AKP Hükümetini zorda bıraktığı gibi, Türkiye"yi de hem kendi içinde, hem de Dünya"da güvenilmez görüntü yaratarak zor duruma düşürdü
Yanlış tanımlanarak başlatılan Kürt açılımından sonra, "Alevi Açılımı" da fiyaskoyla sonuçlandı. Lâik olduğu öne sürülen bir ülkede, bir inancın ve o inanç içinde bir mezhebin resmi inanca dönüştürülerek "Devlet Dini" gibi kabul gördüğü ve genel bütçeden çok büyük bir pay ayrıldığı yerde, "Alevi açılımı" adı altında göz boyama yöntemi ile Demokratik hakların yaygınlaşacağını ileri sürmek ve toplumu buna inandırmak pek mümkün görünmüyor
Kürt aydınlarını, Demokratlarını ve geniş yığınları bölgedeki etnik teröre, Feodal yapıya, gericiliğe, tarikat ve aşiret egemenliğine, Ortaçağ geleneksel sosyal yapısına karşı durur hale getirmeden yapılmaya çalışılan Kürt açılımı ne kadar fiyasko ise, temelsiz rötuşlarla Alevi açılımı yapıyormuş gibi davranmak da, hüsranla sonuçlanacak bir aldatmacadır
Kişiler bile en küçük işlerinde ön çalışma ve plânlama yaparken, Devlet ve toplumun yaşamında büyük sarsıntılara neden olabilecek kimi değişiklikleri, hiçbir ön tasarım, plânlama ve yasal alt yapısı oluşturmadan apar topar yapmaya çalışması, AKP hükümetini yeni arayışlara itti ve Devletin bazı kurumları ile kavga eder duruma getirdi
AKP"nin Parlamento dayanıklı güç güveni, "Her şeyi yapmaya gücüm yeter ve buna yetkiliyim" düşüncesi, önünde engel gördüğü Yüksek Yargı organlarını da devreden çıkarmak için kavgayı çıkış yolu olarak benimsedi ve yargı organlarına saldırıya geçti Dünya siyasi tarihi göstermiştir ki; güç vehmine kapılan ve hiçbir yasal sınır tanımayan kurum ve kişilerin sonu hep hüsran ve felâket olmuştur. AKP"nin bu konuda dikkatli olması gerekir. Toplumsal bir ortak zeminin oluşması için çalışması, hem kendi hem de ülke yararınadır
Güç gösterisi histerisine kapılan AKP, şimdi de Anayasa değiştirmeye kalkıştı. Hem de hiç kimseye sormadan ve kendi istediği gibi. Adından da anlaşılacağı üzere, ANAYASA, nasıl bir Devlet oluşturulacağının, nasıl bir Ulus-Millet olunabileceğinin, nasıl bir sistem kurulacağının Amentüsüdür, yol gösterici kaynağıdır. Anayasa, ülkede yaşayan herkesi ilgilendireceğine, hakların ve görevlerin belirlendiği kaynak olacağına göre, değişiklik yapılmadan önce uzun bir araştırma, altyapı hazırlığı, toplumun inandırılması ve ülkedeki bütün güçlerin katkısının sağlanması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Yapılacak Anayasa"ya tek bir yurttaşın itirazı bile, ileride kimi olumsuzlukların kaynağı olabilir
ANAYASA, birilerinin değil, benim, senin, onun, hepimizin duygu ve yaşantısına hitabeden, hepimizi memnun edecek, örnek bir hukuk belgesi, insanlık ve kardeşlik belgesi, Demokrasi belgesi olmalıdır. Hükümet veya Parti belgesi değil, çağdaş bir ULUS belgesi olmalıdır!