abdaydin42@hotmail.com
Emperyalizmin, sömürgeciliğin, diktatörlüklerin ve her türlü baskıcı rejimlerin en büyük silâhı kara propagandadır. Genellikle kültürel ve ekonomik geri kalmış kitleler üzerine inşa edilir…
Kara propagandanın amacı:
Halkı ikna etmeye dayalı olup, gerçeği farklılaştırarak yayar. Yoğun bir abartı ve gerçek dışılık vardır.
Egemenlerin çıkarlarını destekleyici siyasi amacı vardır. Kasten gerçeklerden uzaklaştırılmış, sapıtılmış ve çarpıtılmıştır. Hedef kitleleri ve bireyleri kandırma amacı taşır.
Rakip olduklarına veya yok etmek istediklerine karşı kin ve nefret yaratmayı amaçlar.
Kara propaganda tamamen yalan, hile ve yanlışlarla kitlelerin düşüncelerini çelmeye ve yönlendirmeye çalışır.
Kimileri, içinde her türlü kirliliği taşıyan kara propaganda yürütürken, kimileri de tarafsız görünüp, kara propagandacılara dolaylı destek verirler.
Hedeflediği kitlenin düşünce ve duruşuna göre, propaganda yöntemlerini değiştirerek, kitlelerin düşünsel boşlukta kalmasını sağlayabilir…
Kara propagandanın içeriği de belirleyicidir.
Korku yaratma,
Otoriteye mutlak riayet,
Karşısındakinin kişiliğini kirletme ve yok etme,
Karşısındakini suçlu duruma düşürme,
Mutlu ve güvenli gelecek vaatleri,
Kitleleri günlük sokak dili ile yönlendirerek, kendilerinden biri olduğu imajı yaratarak güven sağlamak,
Karşısındakileri, yapay oluşturulmuş bir suç zinciri içinde gösterip, kitlesel bir karşı duruşu yok etmek gibi yöntemleri kullanır.
Yaşadığımız Dünya’da ve ülkemizde, bu uygulamanın çoğunu yaşıyor ve tanık oluyoruz.
Arap baharı adıyla, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde halkların yönetimlere karşı ayaklandırılması, Arap halklarının çıkarına hiçbir gerekçe ile bağdaştırılmayacak şekilde kara propaganda yöntemleri ile yönlendirilmektedir. Arap yönetimlerin despotlukları elbette göz ardı edilemez. Ancak, ABD ve AB’nin kışkırtmaları, Arap halklarının daha özgür, daha Demokratik ve daha refah ortamında yaşamalarını sağlamak için değil, bu ülkelerdeki yer altı zenginliklerini ele geçirmek için yapılmaktadır.
Görünen o ki; bu kışkırtma ve kalkışma sonunda, ülkeler bölünüp parçalanarak güçten düşürülecek, binlerce kişi ölecek, çocuklar yetim kalacak, ülkelerin varlık ve zenginlikleri Emperyal güçler tarafından yağmalanacaktır. Propagandası yapılan ‘Arap Baharı’ yakın gelecekte, yaprakların döküldüğü, ağaçların kuruduğu hazana dönüşecektir…
AB. Bütün Avrupa’yı kapsama eyleminde adeta bahar havası estirmişti. Dünya siyaset ve ekonomik güç dengeleri içinde belirleyici role soyunmuş, ‘Avrupa, Dünya’nın refah bölgesi’ olarak tanımlanmıştı. Birliğin genişlemesinden sonra, bazı ülkelerin birlik fonlarına güvenerek ekonomik hovardalığa çıkması, bazı ülkelerin iflas noktasına gelmesi, bazı ülkelerin işsizlik ve ödeme güçlüğü içinde ekonomik sorunlar yaşaması, AB’nin boyasının çabuk akmasına neden oldu. Avrupa baharı giderek hazana dönüşüyor. Avrupa’da siyasal ve ekonomik kışın gelmesi pek de uzak değil…
Dünya konjonktürü yardımıyla yalancı bahar yaşayan, bunalımların bizi ‘teğet geçtiği’, hatta yanımıza bile yanaşamadığı söylenen ekonomimiz, Başbakan dışında, kimi ekonomik yetkililerin ve ekonomistlerin söylediğine göre, pek iç açıcı ve güven verici görünmüyor. Yıllardır hiçbir fabrika bacasının dikilmediği, gizli ve açık işsizliğin bir türlü azaltılamadığı, asgari ücretin sadaka düzeyinde kaldığı, İşçi Sendikalarının hacamat edildiği ülkemizde yaratılan yalancı bahar, hazana dönmek üzere. Ülkede hâkim kara propaganda, kitleleri yeterince inandıramıyor, kandıramıyor…
Ramazan ayı İslâm âlemi için yılın her mevsiminde yaşanan bahar gibidir. Ancak, din ticaretinin had safhaya çıkması, özellikle gıda maddelerindeki fiyat fırsatçılığı, İslâm inancının hiçbir yerine konamamaktadır. Görevli olduğum bir dönemde, fırıncılık mesleği ilgili bir arkadaşımın, fiyat sınırlaması çalışmamız karşısındaki tepki ifadesi hiç aklımdan çıkmaz, “Boşuna uğraşma, Ramazan ayında her fırıncı en az bir otomobil parası kazanır” demişti. Artık, adet haline getirildiği gibi, Ramazan ayındaki gıda zamları, mübarek Ramazan soygunculuğuna dönüşmüş durumda. Bahar addedilen Ramazanda bile, toplum adeta hazan mevsimi yaşıyor.
Kaba ve kara propagandanın cezasını da, her zaman olduğu gibi iyi niyetli ve yoksul kitleler çekiyor. Bilinmeli ki: her türlü kaba ve kara propagandanın sonu aldatılmaktır, ezilmektir, sömürülmektir, soyulmaktır ve egemenlerin istediği yönde şekillenmektir. Yalancı bahar, her zaman hazan ve hüzünle biten bir hikâyedir…