DÂHİNİN NOTLARI

Abdullah AYDIN
 
Abdaydin42@hotmail.com
 

Askeri ve Siyasi bir dâhi, 20 Ekim 1927 tarihinde önündeki beyaz sayfalara bazı notlar düşüyor. Kelimelerde, cümlelerde, yazıldığı dönemdeki ortam ve yaşanmışlıklar tasvir edilirken, gelecekte de aynı ortamın oluşacağına işaret ediliyor ve özellikle gençlerin ve gelecek nesillerin dikkati çekiliyor…
 
Yirminci yüzyıldaki insanlık ve Uluslar uyanışının önderlerinden olan Atatürk, Anadolu’da yaşayan insanların şansı olduğu gibi, Emperyalist güçler ortaklığında parçalanıp yutulan Osmanlı’nın ve ezilmiş ulusların da şansı olmuştur. Sömürgeciliğin yok etmek istediği Uluslar, bağımsızlık doğrultusunda uyanırlarken, Osmanlı’nın adı, Atatürk ve kuruluşunda öncülük ettiği Türkiye Cumhuriyeti ve o’nun yurttaşları sayesinde Tarih sayfalarında kalıcı olabilmiştir…
 
Bu gün Atatürk sayesinde özgür insanlar olarak yaşayan, ama kafalarında hâlâ ümmetlik, tebaalık zihniyeti hâkim olan bazı kişi ve çevreler Atatürk’ü tarif ederken, ‘hayal peşinde koşan, atak, başardıklarının tesadüf ve Osmanlı Sarayının yardımlarıyla olduğunu’ propaganda ederek küçültmeye çalışırlar. Aslında Atatürk, zeki ve bilimi rehber edinmiş bir akılcı, gerçekçi, halkına güvenen, aynı zamanda bağımsızlıkçı, özgürlükçü, insanlığın evriminin tarihsel, sosyolojik ve siyasi gelişimini yorumlayabilen bilgi ve zekâya sahiptir… Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşını, öncesini ve sonrasını özetleyen Nutuk adlı eserinin sonunda, gençlere hiç akıldan çıkarılmaması gereken kimi tehlikeleri işaretleyerek yol gösteriyor, her zaman güçlü ve hazır olmasını öğütlüyor…
 
Atatürk ‘Geçliğe hitabesinde’ diyor ki:
 
“Birinci görevin ve varlık nedeninin temeli Türk bağımsızlığını ve Türk Cumhuriyetini korumaktır!”..
 
“Gelecekte seni bu hazineden (Bağımsızlık-Özgürlük ve kurulan Türkiye Cumhuriyeti) mahrum etmek isteyen iç ve dış düşmanlar olacaktır!”..
 
“Bir gün bağımsızlık ve Cumhuriyeti müdafaa zorunda kalırsan içinde bulunacağın durumu (zor olsa da-Müsait olmasa da) düşünme!)..
 
“Vatanın işgal edilmiş, teslim alınmış olabilir. Bütün kaleleri (resmi ve sivil tüm kurumlar, işletmeler) ele geçirilmiş, Ordu terhis edilmiş olabilir!”..
 
“İktidara sahip olanlar (Siyasi ve Ekonomik) gaflet ve ihanet içinde olabilir, kişisel çıkarlarını işgalcilerin amaçlarıyla birleştirebilirler!”..
 
“Millet yoksulluk, sıkıntı ve eziklik içine düşmüş olabilir!”..
 
Atatürk bu öngörüleri ile sanki bu günün resmini çekmişe benziyor ve gençleri uyarma gereği duyuyor. Günümüzün ülke halini değerlendirdiğimizde, o büyük insanın şüpheleri, ülkenin ve ulusun geleceği hakkındaki korkularında ne kadar haklı olduğu ortada değil mi?
 
Bu gün ülkeyi yönetenler ve kimi egemen çevrelerin Atatürk ve Cumhuriyetle olan kavgalarını anlamak için, ’Gençliğe hitabeyi’ kahvehane, Resmi daire ve Okulların duvarlarına aksesuar olarak asmak değil, her gün okumak ve okutmak gerekiyor…
 
Anadolu topraklarına ve Türk halkına yokluk, yoksulluk, cehalet ve zorbalıktan başka hiçbir şey bırakmamış Osmanlı hasreti içinde yanıp tutuşanların günümüz uygulamaları ve emelleri Atatürk’ün uyarıları ile tıpa tıp uyuşmakta ve ülkenin geleceği açısından tehlikeler içermektedir…
 
Geldiğimiz durumda, hakemlik ve görev halkımıza ve özellikle gençliğimize düşüyor: Bağımsız, Demokratik, Lâik ve Sosyal Hukuk Devletinde yaşıyorsanız, mutlu, yarınları güvenceli, refah, barış içinde iseniz, özgürlüklerinizi, insan olmaktan doğan tüm haklarınızı korkusuzca kullanabiliyorsanız, biber gazından, polis copundan, yatağınızda bile gözetlenmekten, işsiz kalmaktan, tutuklanıp sorgulanmadan yıllarca hapis yatmaktan, Altı Yüz liralık asgari ücretinizden, sigortasız çalışmaktan,
Okullarda, Üniversitelerde bilim yerine hurafe okumaktan memnunsanız, ‘Gençliğe Hitabeyi ‘ bilmenize gerek yoktur ve Atatürk uyarılarında haksız demektir!
 
Şayet, bu günkü yaşantınızdan memnun değil, ülkenin ve şahsınızın geleceğinden kuşkulu iseniz, herkes yurttaşlık görevini Demokratik çerçevede adam gibi yapmalı, tarihi geri döndürmeye çalışanlara karşı çıkmalı, Atatürk ilke ve Devrimlerine daha sıkı sarılmalıdır!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.